Yaşam

‘Antipatik’ uyarı, 'case study’ye dönüştü

Yazan: HaberVs

“Santral Sözlük'e 'antipatik' uyarı” haberinin tarafları yazıştı; suç duyurusunda bulunacağını açıklayan Tokuzlu gerçek amacının bu olmadığını söyledi

Santral Sözlük’te kendisi için yapılan “çok antipatik adam” yorumunun silinmemesi halinde suç duyurusunda bulunacağı uyarısında bulunan Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Lami Bertan Tokuzlu, gerçek niyetinin bu olmadığını; amacının konuyu tartışmaya açmak olduğunu açıkladı.

HaberVs’de 7 Şubat’ta yayınlanan “Santral Sözlük’e ‘antipatik’ uyarı” haberinin tarafları Santral Sözlük ve HaberVs’ye gönderdikleri mesajlar üzerinden tartışmaya devam etti. Haberle ilgili ilk yorum Lami Bertan Tokuzlu’dan geldi.

Tokuzlu dün (8 Şubat) öğle saatlerinde yayınlanan ilk yorumunda, haberin kendisiyle görüşülmeden yapıldığını iddia etti ve başlığı nedeniyle taraflı izlenimi verdiğini söyledi. Öğretim üyesi aynı yorumda, itirazda bulunduğu -ve biri daha sonra silinen- iki yorumun birlikte değerlendirildiğinde suç teşkil ettiği konusunda şüphesinin olmadığını söyledi.

Yazar kimliğini açıkladı

Tokuzlu’ya cevap aynı gün akşam, Santral Sözlük’te “7uvenile” takma ismiyle yazan ve Hukuk Fakültesi mezunu olduğunu söyleyen Kaan Bayülken’den geldi. Bayülken söz konusu yorumların sözlüğe kendisi tarafından girildiğini açıkladı ve şunları söyledi:

“…hakkınızda, antipatik olduğunuzu söylemiş olmam sizi yaralamış olabilir. Belki bu düşünceyi kendime saklamam daha makul olacaktı, ancak açıkça söylemek gerekirse, sizinle bir kaç kez karşılaşmış biri olarak öğrencilere karşı yaklaşımınızı ve tutumlarınızı beğenmemekteydim.

“Beni en çok yaralayan ise, elimizde bir çok iletişim ve diyalog yöntemi varken, beni ve sözlük yönetimindeki arkadaşlarımı dava etmekle tehdit etmeniz oldu. Elbette bu yola başvurmak sizin hak arama hürriyetinizdir ve buna başvurduğunuz için kimse sizi kınayamaz. ancak arkadaşlarımın gösterdiği iyi niyete rağmen sizin bu konudaki sert tutumunuz, gerek bizlerin, gerekse sizin olmasını istemeyeceği bir noktaya, bir çok basın yayın organına taşıdı konuyu…”

Santral Sözlük’te “Lami Bertan Tokuzlu’ya açık mektup” başlığıyla yayınlanan bu yazısında Bayülken, Tokuzlu’yu hukuki süreçten vazgeçmeye davet etti:

“Hiç birşey için geç değil, bence siz, gelin bu hukuki süreçten vazgeçin. Sizin hak arama hürriyetiniz karşısında sansüre uğrayacak ve karartılacak bir çok yazarın hakları yer alabilir. Bundan sonrası sizin takdirinize kalmış.”

Tokuzlu: “Mükemmel bir ‘case-study’”

Lami Bertan Tokuzlu, Kaan Bayülken’e yine HaberVs’ye gönderdiği yorumla cevap verdi. Bu yorumda, özetle, Bayülken’in mesajını aldığından itibaren üzerine düşündüğünü, eleştiriye açık biri olduğunu ancak eleştirinin yöntemini beğenmediğini ve aslında tüm bunların “ifade hürriyeti ve özel yaşamın korunması hakkının bir parçası olan insan onuru hakkının kesiştiği noktada mükemmel bir case-study (örnek çalışma) olduğunu” yazdı.

Tokuzlu yapacağını söylediği “suç duyurusu” hakkında ise ilk kez geri adım attı. Şunları yazdı:  

“Santral Sözlük’ün yapısını bildiğim için, göstereceğim herhangi bir tepkinin orada önemli bir ses getireceğini biliyordum. Bu nedenle, sizleri biraz ajite edip konuyu tartıştırmaya, eteğinizdeki taşları döktürmeye karar verdim. Altından ne çıkacağını merak ediyordum ve de tabiki grubun nasıl bir tartışma yapacağını. Bunun sonucunda zaten benim dışımdaki eğitimli gözler, varsa, eleştirinin aslı astarı olup olmadığını görebileceklerdi. Elbette aslında şikayetimde belirttiğim gibi savcılığa suç duyurusunda bulunmayacaktım. Zaten elimde bununla ilgili belge de yoktu. Nitekim, asıl suç teşkil eden yazı siteden silinmişti. Aslında beklentim konunun hak temelinde tartışılması idi.”

Yorumların tamamı HaberVs’de

Lami Bertan Tokuzlu’nun yorumları ve Kaan Bayülken’in Santral Sözlük’te verdiği cevap  HaberVs'de yayınlandı. Bu yazışmanın tamamını “Santral Sözlük’e ‘antipatik’ uyarı” haberinin altında bulabilirsiniz.

2 Yorum

  • Bu aşamada olayın kısmen çözüldüğünü söyleyebiliriz ama ben halen tam olarak hedefime ulaşabilmiş değilim. Size sebebini açıklayayım. Burada tartışılması gereken kişiler değil ilkelerdir. Olaya gelince, Santral Sözlük’te bir yıl kadar önce benim hakkımda “çok antipatik adam” ifadesi yayınlamıştı. Ben bu ifadeyi gördüm, ama buna karşı herhangi bir tepki göstermedim. Ancak geçen hafta aynı kişi doğrudan doğruya benim mesleki onurumu hedef alan “içine ne kadar doktrin koysa da..” diye başlayan başka bir metin yayınladı. Bu ifade benim akademik çalışmalarımın değersizliğini ima ediyordu. Belki savcılığa gitse suç olarak nitelendirilebilecek bir metindi. Ancak ben hiçbir öğrencimin suç takibatıyla karşılaşmasını veya Marmara Üniversitesi’nde olduğu gibi uzaklaştırma almasını istemem. Bu konuyu kendim çözebilirim diye düşündüm. Üzülerek ifade etmek istiyorum ki yukarıdaki ifadeler Sözlük’te yayınlanan diğer ifadelerin düzeyi karşısında çok da sıradışı değiller. Sözlükte yapılan yayınlara bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Ben bir Anayasa Hukuku öğretim üyesi olarak, öğrencilerimin bu düzeyde ilkesiz bir şekilde internette yayın yapmalarından rahatsızım. Kendimi bu durumdan sorumlu hissediyorum. Esasen Santral Sözlük her türlü sermaye veya etki grubundan bağımsız, hür, bir platform olduğu için yapısını son derece beğendiğim bir forumdur. Gelin görün ki bu hür ortamın pek de iyi değerlendirilmediğini düşünüyorum. Sonuçta forumu daha ilkeli olmaya davet etmek istedim. Bunun için de bu olayın masaya yatırılması gerekiyordu. Bilgi Üniversitesi Yüksek Lisans Programı’nda Mülteci Hukuku Dersi kapsamında mülakat teknikleri dersi veriyorum. Bu ders kapsamında Birleşmiş Milletler’de mülteci mülakatlarında edindiğim tecrübe dolayısıyla, öğrencilerle uygulamalı teknikleri çalışıyoruz. Bu birikimim bana söz konusu olayın çözülmesinde yardımcı oldu. Nitekim, yazıları yayınlayan kişinin diğer yazılarını incelediğimde yüksek egoya sahip bir kişilik olduğunu gördüm. Bu karakterde kişiler tehdit karşısında muhakkak tepki gösterir ve kendilerini açığa vurma ihtiyacı duyarlar. Ben de kendisine, sitenin verdiği şikayet mekanizmasından faydalanarak, yazıları kaldırması için iki günlük bir süre verdim. Süre sonunda yazılar kaldırılmadığı takdirde savcılığa suç duyurusunda bulunacağımı söyledim. Dikkatinizi çekerim bu tehdit sadece kişinin kendisine yönelikti. Amacım bu kişinin olayın detaylarını açıklaması ve hatta kendisini açıklaması ve sonrasında grubun ifade hürriyeti ile özel yaşamın gizliliği hakkının kesiştiği bu noktada ilkelerini tartışmasıydı. Site yöneticisi ikinci yazıyı sakıncalı bulduğu için bunu yayından çıkardı ve ortada sadece bir yıl önce yayınlanmış “çok antipatik adam” ifadesi kaldı. Sitenin yöneticisi ve kişinin kendisi savcılık tehdidini gruba yaydılar ve grup, benim isteğimin aksine, ilkeleri değil, sadece ilk yazı çerçevesinde savcılık tehdidini konuşmaya başladı. Ben de ortada sadece ilk yazı kalmasına rağmen savcılık tehdidini yineledim. Halbuki yazı yayınlandığı sırada şehir dışında bulunduğum için elimde ikinci yazının yayınlandığına ilişkin bir belge de bulunmuyordu. Yani baştan beri savcılık tehdidi gerçek değildi. Yukarıda belirttiğim gibi amacım yazıları yazan kişinin olayı açıklamasını sağlamak ve bunun üzerinden bir tartışma yapmaktı. Sonunda istediğim oldu. Kişi kendi kimliğini açıkladı ve hiçbir zaman benim dersime girmediğini, bana hitaben grupta yayınladığı açık mektupta ifşa etti. Yukarıdaki haberde maalesef yazarın açıklamasının bu kısmı yer almıyor. Bu koşullar altında beni hiç tanımayan bir kişinin neden hakkımda bu yazıları yazdığını tartışmak gerekir diye düşünüyorum. Nitekim, açık mektup yayınlandıktan sonra bazı grup üyeleri yazıları yazan kişiyi eleştiren mesajlar da yazdılar. Ancak ben ilkeli olmanın sadece bu kişinin şahsında değil, grubun genelinde bir ilkesel anlaşmayla gerçekleşmesini daha doğru buluyorum.

    Saygılarımla,

    Yrd. Doç. Dr. Lami Bertan Tokuzlu

Yorum yazın