Yorum Analiz Görüş

Uykusuz’da Ahmet Şık

Yazan: Barış Uygur

Lemanve Penguenmizah dergilerinden sonra bugün dağıtıma giren Uykusuz da kapağını Ahmet Şık ve NedimŞener’in tutuklanmasına ayırdı. Uykusuzyazarlarından, HaberVsmuhabiri Barış Uygur dergideki “Akıl Fikir Ofisi” köşesinde bu konuyu yazdı. (Barış’ı başlıklı haberinden de hatırlayabilirsiniz.) Uygur’un Okuyom ben yaa! başlıklı yazısını yayınlıyoruz. *** Efendim üzerinize afiyet bir operasyon geçirdim, hastanedeydim. Narkoz öncesi ilaç verdiklerinden tam olarak hatırlamıyorum […]

Lemanve Penguenmizah dergilerinden sonra bugün dağıtıma giren Uykusuz da kapağını Ahmet Şık ve NedimŞener’in tutuklanmasına ayırdı.

Uykusuzyazarlarından, HaberVsmuhabiri Barış Uygur dergideki “Akıl Fikir Ofisi” köşesinde bu konuyu yazdı. (Barış’ı başlıklı haberinden de hatırlayabilirsiniz.) Uygur’un Okuyom ben yaa! başlıklı yazısını yayınlıyoruz.

***

Efendim üzerinize afiyet bir operasyon geçirdim, hastanedeydim. Narkoz öncesi ilaç verdiklerinden tam olarak hatırlamıyorum ama saçma sapan hayaller gördüm, garip garip şeyler duydum. Yanımdakilerin söylediğine göre daha sonra sevgilime “hayatım Prusya mavisi boyaları hazırla, resim yapacağız” demişim.

.
Ameliyattan döndüğümde, herkes benim ilaç etkisi altında söylediğim saçmalıklara gülerken, ben “O da bir şey mi yahu, ilacın etkisiyle Ahmet Şık’ı Ergenekon’dan gözaltına almışlar diye duydum” dedim. Kimse gülmeyince benim kıkırdamam yarım kaldı. Anlamamışlardır diye açıkladım, “Yahu Ahmet Hoca var ya, dersini almıştım, B vermişlerdi hatta, hani gazeteci…” diye ama yine kimse gülmedi. Onun yerine sesi kısık televizyonu işaret ettiler. Ekrandaki son dakika bandında Ahmet Şık’ın Ergenekon kapsamında gözaltına alındıkları yazıyordu.

Hayır, kalkıp gidemiyorum da; aldı mı beni bir panik. Bir an evvel eve gitmeliyim, zira Ergenekon, döndü dolaştı benim telefon rehberime ulaştı. Aklımdan türlü düşünceler geçiyor. İyi ki notuma itiraz edip yükselttirmemişim, Zekeriya Öz’ün olası bir “Ergenekon üyesi gazetecilerden yüksek not isteyerek örgüt içinde yükselmek mi istediniz?” sorusunu savuşturmuş oldum. Tabii tamamen de yırtmadım, zira Zekeriya Öz tam bir külyutmaz olduğu için “Örgüt üyeliğinizden şüphelenilmesin diye mi düşük not aldınız?” diye sorabilir doğrusu. Ne olursa olsun çıkmam lazım, ama önce doktoru ikna etmem gerek.

Doktor geldi, nasıl olduğumu sordu. “İyiyim, iyiyim” diyorum ama sesim Darth Wader gibi çıkıyor. Bir şekilde kendimi taburcu ettirdim. Çıkarken aklıma geldi; adamcağızı “Hastayı erken taburcu ederek delillerin karartılmasına yardımcı olduğunuz sabit görülmüştür.” diye de sorgulayabilirler. Ama oldu bir kere.

Evde hemen kitaplığa gittim. Zira polisler tam bir kitap kurdu gibi önce kitaplara dadanıyorlar. Şüpheli bir şey arıyorum ama muhtemel şüphe nedir bilmediğim için çaresizim. Bana gelirlerse önce Enis Batur yanacak zira elli kitabı bir rafta. Yarın öbür gün Enis Batur’a “Örgüt üyeleri birçok kitabınızı almıştır. Üyeler, yazdıklarınızı anlamadıklarını söylediklerinden, kitaplarınızın örgüt için aidat toplama sistemi olarak kullanıldığı anlaşılmıştır” diyebilirler. Yok etmeyi düşündüm ama sonra bakarsınız savcı okur da anlar, bana da anlatır diye bıraktım.

Yan rafa gözüm iliştiğinde adeta ürperdim. Samanpazarı kitapları. İsimleri olacak gibi değil, “Bomba”, “Anarşist Şehitleri”, “Amerikan Anarşistleri nasıl örgütlendi?” Harris’in Bomba romanı baştan ofsayt. Eminim ki kimi gazete “Evinde bomba çıktı” diye görecek bu haberi. Yanarım; hepsini indirdim.

Talat Tekin’in “Kül Tigin, Bilge Kağan, Tunyukuk” kitabını tereddüt etmeden indirdim. Tonyukuk falan derken işin Ergenekon’a dayanacağını tahmin etmek güç değildi. Zaten, utanarak söylüyorum “Aa Özlem Tekin’in babası” diye almıştım kitabı. Onsuz da hayatıma devam edebilirdim.

Çizgiromanda zorlanmam sandım ama Tenten işi bozdu. Zira bu Tenten, bir gün bir gazetede mesai yapmışlığı olmadığı halde, gazeteci kisvesiyle dünyayı geziyor, kâh Pikaro’ları kışkırtıyor, kâh devrik generallere yardım ediyordu. Savcının “Belçika Gizli Servisi hesabına çalıştığı sabit bulunan Tenten isimli gazeteciyi örnek aldığınız doğru mudur?” sorusuyla karşılaşmamak için onları da ayırdım kenara.

Akşama doğru sevgilim gelip “Yeter yahu, bunların hepsini nasıl okuyacaksın” dediğinde raflardaki kitapların yarısı inmişti. Kitapları kucaklayıp yatağa giderken orta rafta Aziz Nesin’ler ilişti gözüme.

Ola ki beni de alsalar; hani Ahmet, “Dokunan yanar” demişti ya; o sırada ben ne derim? diye düşündüm. “Amirim, bir yanlışlık olacak?” desem, rezil oluruz; en iyisinin öğrenciliğimi vurgulayarak “Okuyom ben yaa” olduğuna karar verdim. Tam de emin olamadım.

Yatağa uzandım, kitaplar yanı başımda yığın halinde duruyor. Okur gibi yapıp birer ikişer yanımdaki pencereden atmaya başladım. 1904 yılından beri kimsenin girmediği apartman boşluğumuzu arayacak polis ekibi yoktur doğrusu. Hem belki dedikleri gibi yağmur yağar, deliller yok olur dedim. Arada uykuya dalıyor, rüyamda soruşturma tutanakları görüyordum:

Soruldu: Gözaltına alınan Ahmet ŞIK’la irtibatınız var mıdır? İlişkinizi açıklayınız?
Cevap: Abi, ben seçmeli ders olarak Gazetecilik dersi almıştım. Yani seçmeli dediysem öyle çok isteyerek seçmedim, kredi tamamlamak için illa almak gerekiyordu yoksa seçer miyim? O ara gördüm ettim. Merhaba merhaba o kadar. Borç istese vermem, evine çağırsa gitmem. Vatanına milletine bağlı bir kimseyim.

Soruldu : Bilgisayarınızda “KOKTEYL.docx” isimli belge bulunmuş, içinde isimler olduğu görülmüştür. Bunlar Molotof kokteyli dağıtılan örgüt üyeleri midir?
Cevap: Amirim, benim bu yakınlarda allahın izniyle nikâhım olacak, o kokteyl nikâh kokteylidir. Bilseydim kokteyl planlamazdım. Bir daha mı iki olsun amirim. Vatanına milletine bağlı bir kimseyim.

Soruldu: Bilgisayarınızda “bitirme_projesi.docx” isimli word belgesi bulunmuş, içinden de hiçbir şey çıkmamıştır. Bu hükümeti ve cemaati bitirme projesi midir? İçi neden boştur, içindekileri delil karartmak maksadıyla mı sildiniz?
Cevap: Kıymetli efendim, bitirme derken orada kastedilen benim bitirme projemdir, mezun olmak için yazmam gereken tezdir ama daha bir satır yazamadım, o yüzden dosya boştur. Ama gözünüzü seveyim bu sızmasın, Bülent ve Süreyya Hoca her sorduğunda, iyi gidiyor diyorum. Vatanına milletine bağlı bir kimseyim.

Soruldu : 01.11 günü Yusuf isimli şahsa telefonda “Usta soğuk akacak yerden sıcak akıyor, ortalığı kırıp dökmeden ayarlamak lazım. Sistemi komple değiştireceğiz, başlamışken düzeltelim” dediğiniz tespit edilmiştir. Şahsa usta demenizin sebebi örgüt hiyerarşisi midir? Sıcak akmak derken sıcak para akışından mı bahsediyorsunuz? Kırıp dökmeden kastınız provokasyon mudur? Sistemi derken anayasal sistemi mi hedef alıyorsunuz?
Cevap: Sevgili büyüğüm, bu Yusuf sıhhi tesisat ustası, taharet musluğunu sıcağa bağlamış eşek, afedersiniz haşlanıyoruz her seferinde. Fayansları kırıp dökmeden yapalım diyorum işte ama sonra yapamadı zaten. Sistem derken tesisattan bahsediyoruz. Ha illa alacaksanız alın Yusuf’u, hala bitirmedi işleri. Uyuzum zaten. Vatanına milletine bağlı bir kimseyim.

Kan ter içinde uyandım. Gecenin bir yarısı aklım hâlâ orta raftaki Aziz Nesin’lerdeydi.

 

Yorum yazın