Kültür Mirası

Kışla yahut vesayet

Yazan: Gökhan Tan

Alamet-i farikası askeri vesayetle mücadele olan bir iktidar Taksim’de 72 yıl önce yıkılan bir askeri yapıyı ihya için neden bu kadar ısrar eder?

Yazıya eşlik eden ilk görsel, Taksim’e tekrar inşa edilmek istenen Topçu Kışlası’nın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından bu yılın başında basına dağılan tasarımlarından biri. Bu “tasarımda” Gezi Parkı, “hayalet” kışla tarafından çevreleniyor ancak ortada kalan yeşil alan muhafaza ediliyor. (Kışlanın avlusunda kalacak yeşil alanın korunduğuna dair canlandırmalar İBB’nin sitesindeki tanıtımlarda da hâlen mevcut.)

Kışlayı aynı açıdan gösteren ikinci görsel ise çok taze; Elif İnce’nin Radikal’in bugünkü manşetindeki haberine eşlik eden tasarımlardan biri. Mimar Halil Onur’un projesinde, ortadaki yeşil alanın yerini bir buz pisti aldığı görülüyor.

Fotoğraf: İBB

Fotoğraf: İBB

Hatırlayacaksınız, projeyi duyuran ilk isim Başbakan Tayyip Erdoğan’dı. Erdoğan’ın Temmuz 2011 seçimleri arifesinde, “Türkiye Hazır Hedef  2023” adlı toplantıda duyurduğu 22 projeden biriydi, özgün adıyla Topçu Nümune Kışlası’nın Gezi Parkı üzerine yeniden inşası.. Başbakan’ın, bu yeni “proje”yi duyurken faydalandığı görselin İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti etkinlikleri kapsamında açılan ve günümüze ulaşmayan eserlerin canlandırıldığı, Hayalet Yapılar sergisinden “alıntılandığı” ortaya çıkmıştı daha sonra.. Avlusunda Recep İvedik afişleri vardı hani..

Olmayan projenin, gerçek dışı görselleri

Kışla “proje”sinin arada belki başka “tasarım”ları da olmuştur, ben kaçırmışımdır. 

Gelmek istediğim nokta şu: Bizler, Gezi Parkı’nın park olarak kalmasını ve ağaçların, yerini bir hayalet yapıya bırakmamasını isteyenler, Başbakan tarafından duyurulduğu Haziran 2011’den bugüne dek, ortada olmayan bir projeye itiraz ettik.

Parka kışla inşa etmek isteyen AKP hükûmeti (Başbakan genel seçimler öncesinde duyurduğuna göre böyle isimlendirebiliriz) ve İBB de olmayan bir projenin, gerçek dışı görsellerini paylaştı.

Fotoğraf: Halil Onur

Fotoğraf: Halil Onur

Neden kışla?

Peki Başbakan ve İBB, Taksim Kışlası’nın yeniden inşasını 2023 hedefleri arasına yerleştirirken aklında ne vardı? Bu kışlanın, İstanbul’un hangi ihtiyacına cevap vereceğini düşündü? Alamet-i farikası askeri vesayitle mücadele olan bir iktidar, Taksim’de Osmanlı döneminde yapılan ama 72 yıl önce yıkılan bir kışlanın ihyası için hangi somut nedenle ısrarcı oldu?

Koruma Kurulu’na sunulan ilk kışla projesinin basına yansıdığı bugün dahi yukarıdaki soruların somut bir cevabı yok. İBB Başkanı Kadir Topbaş ya da yetki sahibi bir başkası Gezi Parkı’na kışla inşasının nedenine dair gerçek bir cevap vermedi.  

Topçu Kışlası'nın ihyası gerçekten de kentle ilgili, onun ihtiyacını karşılamaya yönelik bir proje olsaydı, bu projeyle ilgili her adımda karşımızda Başbakan’ı bulmazdık. Bu, İstanbul için proje üretenlerle, o projeden fayda bekleyen halk arasındaki bir mesele olurdu. İstanbul kentini ve/veya Beyoğlu ilçesinin yerel yönetileri, hizmet götürmek insanlara bu kışlaya neden gerek duyulduğunu gerekçeleriyle açıklar, görüşlerini alır, ve itirazlarını dinleyen merci olurdu. Zaten bunları yapsalar, yönettikleri kentin fikirlerini kentli ile paylaşsalar, iyice gizemli hale gelen kışlanın haberi gazete manşetlerine taşınmazdı; belki iç sayfalarda yer bulurdu.

İhtiyaç yok, irade var

Ama böyle olmadı. Tam tersine, özellikle Kadir Topbaş proje hakkında konuşmaktan hep kaçındı. Son çare olarak gazete ilanlarıyla kendisinden randevu isteyen mimar meslektaşlarına, hatta Gezi Parkı’nın mevcut esnafına bile cevap vermedi. Verdiği kısa/kaçamak cevaplarda, tıpkı Haydarpaşa Garı’nın dönüşümünü gerekçelendirdiği gibi, kentin sanat ve kültür mekanlarına ihtiyacından bahsetti. İtirazları, sıkça yaptığı şekilde “ideolojik” diye niteledi. Ama İBB’nin hayalet bir yapıyı hangi ideolojiyle diriltmek istediğini söylemedi  

Topçu Kışlası’nın sözcülüğünü, gündeme geldiği günden itibaren ülkenin Başbakanı yaptı. İtirazlara, sokaktan gelen ve parkta nöbet tutmaya kadar varan karşı talebe bürokratları adına cevap verirken, kendi lisanıyla, sadece “isterük” dedi. Bunu yazarken bile çok bilinen birşeyi tekrar ediyor hissine kapılıyorum: Gerekçesi ve gerçek bir projesi olmayan kışlanın yapımını savunurken, kendisinin ve iktidarının sorgulanamaz iradesini ortaya koydu.

“İçeriden” itirazlar

Elif İnce’nin “Gezi Parkı buz kesti!” başlıklı haberinde, bu sorgulanamaz iradeyi yansıtan ilginç görüşler de var.

Örneğin, sessizliğine alıştığımız Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay projeyi desteklemediğini söylüyor.

Adı belediyenin yarışmaya açmadan verdiği projelerle anılan, Süleymaniye Camii’nin minareleriyle yarışan Haliç Metro Köprüsü projesini tasarlayarak, İstanbul’un neredeyse Dünya Kültür Miras Listesi’nden çıkarılmasına sebep olan Mimar Hakan Kıran’ın bile Taksim Kışlası'na karşı olduğunu öğreniyoruz.

Konuşmaktan özenle kaçınan Kadir Topbaş'ın da kışla hakkında gerçekte ne düşündüğünü  bilmiyoruz. Acaba karar verilirken görüşü alındı mı?

Görünen o ki, ne “içeriden” ne de “dışarıdan” (başta Gezi Parkı’nın korunması için eylemler düzenleyen halk, sivil toplum kuruluşları, mimarlar, park esnafı, vs) yapılan itirazlar bu iradeyi sarsamıyor.

Günden geceye değişir işler

Mimar Halil Onur’un Koruma Kurulu’na sunulan projesine göre Topçu Kışlası’nın “ağaç free” avlusu gündüz buz pisti, gece konser alanı olarak kullanılacak.

Gerçekten de, günden geceye işler değişiyor. Dün belediye başkanıyken, yıktırmak için Gökkafes’e  (Süzer Plaza) zabıta gönderen ama karşısında polisi bulan Erdoğan iradesinin önünde bugün bırakın polisi, halk iradesi bile dikilemiyor.

Sorumuza dönelim: Osmanlı döneminde yapılan ama 72 yıl önce yıkılan bir kışlanın ihyası bize ne sağlayacak? Kaybedilecek koskoca bir park varken iktidar neden bu kadar ısrarlı?

Sorunun yanıtına bugünlerde en çok, önlerine gelen buz pistli proje hakkında karar vermek zorunda olan Koruma Kurulu üyeleri ihtiyaç duyuyor olmalı. İradesinin sınırını artık kendi içinde bile tartışmayandan bir cevap beklemek de gerçekçi olmayan bir beklenti. Ama cevap da burada, cevap verme ihtiyacı duymadan bir toplum adına karar verebilmede.

http://twitter.com/gomalak

Yorum yazın