Sanat

Burada Ayrılıyoruz

Yazan: Pınar Palabıyık

Foxman ailesini baba John’un yasını tutmak için bir araya getiren Jonathan Tropper’ın yeni romanı Burada Ayrılıyoruz, işlevsiz bir ailenin içinde zekice işleyen leziz bir komedi.

Amerikalı Yazar Jonathan Tropper’ın 2012 tarihli çok satan romanı This is Where I Leave You nihayet Türkçe’de. Algan Sezgintüredi'nin İngilizce’den çevirdiği roman  geçtiğimiz ay April Yayıncılık tarafından Burada Ayrılıyoruz ismiyleyayınlandı.

Foxman klanının liderlerini kaybedişini gözyaşlarından çok nükteli bir mizaçla karşılayan dört çocuk ve dul eş Bayan Foxman; örneği görülmemiş, rahatsızlık verici bir aile. Tepkileri baba John’u sevmedikleri veya özlemediklerinden değil belki ama “hassasiyet” in Foxmanlara pek de yakın olmayan bir duygu olduğuna şüphe yok. 

Babamız öldü” cümlesiyle başlayan hikâye, “Annemiz ne durumda?” sorusuyla birkaç gözyaşı beklentisi ile ilerlerken, ortanca kardeşin cevabıyla kaşlar hızla havaya kalkıyor, “Bildiğin gibi. Ölümü ilan eden doktora ne kadar bahşiş vereceğimizi sordu.

Aile kurumuyla baştan sona alaycı bir ilişki kuran Tropper’ın karanlık tonu, yazar Tom Perrotta’nın tarzını anımsatan, suçluluk duyarak kahkaha attığımız cinsten.

Eşi ve babasını aynı anda kaybetmenin ağırlığıyla ezilen anlatıcı Judd Foxman, “Bu ailenin seks hayatını takip edebilmek için GPS gerekli” derken abartıdan uzak. 10 yıllık evliliğinin Judd’ın kaba ve maço partonu Wade Boulanger’ a yenik düştüğünde dahi Judd’ın Tanrı’ya isyanı Tropper’ın aşina olduğumuz karanlık mizahıyla sunuluyor; “Evrendeki her kadın bu heriften nefret ediyor. Tek istisna tabiki sevgili karım!”

Karısı Jen ve patronu Wade’i kendi yataklarında yakalamanın şokunu atlatamadan babasının ölüm haberini alan Judd, gönülsüzce çılgın ailesi, uzaklaştığı arkadaşları ve yakasından bir türlü silkemediği kardeşleriyle bir araya gelmek zorunda kaldığı aile evine doğru yola koyuluyor. Hikâyenin omuriliği olan, tüm ailenin ölenin evinde bir araya gelerek bir hafta boyunca akraba ve yakınlarını ağırladıkları şiva geleneği, bir Musevi cenaze ritüeli olmanın ötesinde, öykünün “düğüm” kısmı için harika bir ton ayarlama cihazı.

Foxmanların dinibütün tek bir üyesi dahi olmamasına rağmen, devam ettirdikleri bir haftalık yas töreni, bir ateist olsa da dini bayramları sinagogda geçiren baba Foxman’ın ölmeden önceki son arzusu. Ölümünden önce inançsız olmasına rağmen niçin sinagoga gittiği sorusuna “Daha önce de yanıldığım olmuştu” karşılığını veren Bay Foxman için ise bu cevap, adeta bir otobiyografi.

Karakter yaratımı sürecinde Tropper’ın capcanlı bir karışım yakalamayı başardığını inkâr etmek imkânsız. 63 yaşındaki dobra, alkolik ve çocuklarının deyimiyle “pornografi için dahi fazla ucuz” giyinen anne Hillary, en iyi gününde bile intihardan yalnızca bir adım uzakta olan Judd ve sinir bozucu derecede açık fikirli annesini rahatsız edebilmeyi görev edinmiş kız kardeş Wendy.

Annesinin özel hayatına karışması konusunda hiçbir problemi olmadığını bilen Wendy’nin, gençlik günlüğünü seks, yeme bozuklukları ve uyuşturucu içerikli uydurma hikâyelerle doldurarak günün birinde “endişeli ve normal”  bir anne ile karşılaşmayı umduğu bu darmadağın aile ortamında acı bir kayıp… Tropper gerçekten de dram ve mizah gibi paralel ilerleyen iki doğruyu kesiştirmeyi başarabilen ender kara mizah yazarlarından.

Şiva haftasına Wendy ile birlikte gelen eşi Barry ise burnu büyük, sıkılgan bir iş adamı. Aileleri bir araya getiren mutlu veya trajik her tür olaydan büyük rahatsızlık duyan genç adam da açık sözlülük konusunda Bayan Foxman’ı aratmayan bir karakter. “Kumar, alkol, uyuşturucu, kozmetik gibi milyar dolarlık sektörlerin varlığına rağmen, niçin hala bebekler için düzenlenen doğumgünü partileri ve ömrünün sonuna gelenler için planlanan toplantılar var anlayamıyorum” diyen Barry, Foxman ailesi için mükemmel bir damat. Töreni cep telefonunun küfürlü rap melodileriyle bölen, Bay Foxman onuruna yapılan konuşmalar sırasında göz devirerek saatine işaret eden huzursuz koca, Tropper’ın klasik komedi jokeri.

Ağabeyi Judd ile paylaştığı korkunç geçmiş ve saklamaya çalıştığı karanlık sırları ile ortanca kardeş Paul ise hikâyeyi vurucu zirve noktasına taşıyan tam bir kapalı kutu. Şiva boyunca ağırladıkları farklı konuklara kendini bir mucit, tankçı ve Steven Spielberg’ün yeni proje ortağı olarak tanıtan patolojik yalancı ve profesyonel dolandırıcı küçük kardeş Philip’in de cenaze evine katılımıyla tamamlanan kadro, adeta birinin ilk taşa dokunmasını bekleyen sonsuz bir domino serisi. Büyük bir titizlikle kurulan bu son derece gergin ambiyansta, Tropper’ın hikâyeye ustaca dahil ettiği popüler kültür göndermeleri ve aksamayan keskin üslubu ile Burada Ayrılıyoruz, hiçbir kelimenin boşa gitmediği tam bir edebi ziyafet.

Roman hızlı ilerleyen, espirili diyalogların hâkimiyetinde olsa da, hikâyenin ağır ve düşündürücü olmadığı sonucuna varmak hem eser hem de yazar için yanlış ve adil olmayan bir saptama. Ölümün trajik doğasının öyküye kattığı matem havasını göz ardı etmek en absürd anda dahi mümkün değil. Yüzeysel görünen karakterlerin çevrilen her sayfada ciddiyetsiz ve küstah kabuklarından biraz daha sıyrılarak kayıplarının farkına varmaları ise okuyucuyu rahatan, hoşnutlukla karşılanan ve yazarın başından beri planladığı bir değişim.  Tropper’ın her bölümü sert bir pişmanlık hikâyesiyle bitirişi öyküyü yer yer mekanikleşen bir tempoda ilerleme riski altına soksa da, acı dolu hikâyeler yazarca planlanan karakter dönüşümlerinin en somut kanıtı.

Romanın okuyucuda ufak da olsa hayal kırıklığı yaratan klişelerden sıyrılamadığı kısımları da atlamamak gerek. Jen’in ihaneti ile sarsılmış halde iken, yazarın öyküye dahil ettiği tek kelimeyle mükemmel, sevimli karakter Rachel, Tropper’ın adeta Judd’a acıyarak hediye ettiği bir teselli armağanı. Hikâyedeki varlığı havada bırakılan ve uzaklaşılmaması gereken ana temaya amaçsız bir romantizm katan yan öykü ve karakterler, son derece gülünç ve dokunaklı anlardan soyut, gereksiz bir sapma.    Sadakatsiz eş Jen’in romanın ortalarındaki geri dönüş çabasının anlatıcı Judd’ın başta ailevi olmak üzere tüm ilişkilerini yeniden gözden geçirmesine sebebiyet vermesi ise bu denli kompleks karakterler için fazlasıyla basmakalıp ve kolay bir kaçış.

Aile hikâyelerini kaçınılmaz olarak sıkıcılaştıran klişeler bir yana bırakılırsa, romandan okuyucuya geri kalan, nükteli ve zekice kaleme alınmış orijinal diyaloglar. Tropper’ın en güçlü silahı olan karanlık ve mizahi üslubu ile hızla New York Times En Çok Satanlar Listesi’ne taşınan roman, “aile” temalı sayısız eser arasından kolayca sıyrılabilen vurucu bir hikaye.

2015 baharında beyaz perdeye taşınması planlanan Burada Ayrılıyoruz, Tropper’ın Joe’nun Kitabı ve B Planı gibi eserlerinin bir basamak üzerinde, duygusal, rahatsızlık verici ve bir solukta okunarak okuyucuyu yazarın bir sonraki eseri için sabırsız bırakacak tatlı acı bir modern klasik.

1 Yorum

Yorum yazın