Spor

Takım olamazsın demedim…

Yazan: Gökhan Tan
FIBA Europe

Yıllar yılı takım içindeki sivrilikleri törpülemeye çalıştık ve başardık. Artık hep birlikte savunma yapıp, hep birlikte üç sayı ve faul kaçırıyoruz

Sırbistan’a tek sayıyla (68-67) yenilerek EuroBasket 2011’den elenmemizin ardından, milli takımın eski kaptanı İbrahim Kutluay NTV ekranında hiç görmediğimiz kadar tepkiliydi. Oyuncuları sorumluluk almamakla ve yeterince mücadele etmemekle suçluyordu. Kutluay “Bir de gülüyorlar” diyerek isim vermese de takım kaptanı Hidayet Türkoğlu’na yüklendi.

Kutluay kantarın topuzunu kaçırmış olsa da getirdiği eleştirinin haksız olduğunu söylemeyiz. Tam 10 yıl önce aynı turnuvada “12 dev adam”ın boynuna takılan gümüş madalyada belki de en çok onun katkısı vardı. Maç başına 21,7 sayı ortalamasıyla turnuvanın ilk beşine seçilmişti.

Ama mesele Kutluay’ın geçmişte yaptıklarıyla bugün milli takımı eleştirme hakkına sahip olup olmaması değil. Mesele, milli takımın bugün ona yakın bir performans sergileyen oyuncuya sahip olmaması. Ben bunun bir tercih olduğunu, oyunculara eşit sorumluluk veren “takım olma” anlayışının abartıldığını ve bu nedenle kritik anlarda alternatifsiz kaldığımızı düşünüyorum.

Oyuncular, kenar yönetiminden kaynaklanan bu anlayışı o kadar benimsedi ki, hep birlikte savunma yapıp, hep birlikte üç sayı ve faul kaçırıyor; son topları kullanmamak için birbirleriyle yarışıyor. Yenilgiyi bile hep birlikte kabulleniyor.

    Sırbistan    Ortalama
                       sayı            sayı    
Ömer Onan        11          9,1
Enes Kanter       11          9,6
E. İlyasova
         10           9,3
E. Preldzic            8         10,8
H. Türkoğlu        8          10,6
K. Tunçeri            8           3,3
E. Arslan              6            4,5
Ömer Aşık            5           9    

Tutarlı istatistik! 

İlk beş ya da yedek, tüm oyuncuların skora katkı yapması hep istediğimiz ve takımımızın övündüğümüz bir özelliğiydi. Sırbistan karşısında da topu ve sorumluluğu yine mükemmel paylaştık. Ve 4 dakika oyunda kalan Oğuz Savaş hariç, sekiz oyuncumuzla sayı bulduk: Üç aşağı beş yukarı hepsi aynı sayıyı attı. Lafın gelişi değil; en çok sayı atan Ömer Onan ve Enes Kanter 11’er ve en az atan Ömer Aşık 5 sayı buldu. Ama işin ilginç (alışageldik mi demeli?) tarafı “dengeli” sayı dağılımı değil, her oyuncumuzun hemen hemen turnuvadaki ortalaması kadar sayı atmasıydı.

“Türkiye’de Dirk Nowitzki ya da Tony Parker ayarında bir oyuncu vardı da topu mu esirgedik” denebilir. Böyle düşünenlere şunları sormak isterim: Oyuncularımızın kapasitesi bu kadar mı birbirine yakın? Daha fazla sorumluluk alması gereken birileri yok muydu? Ya da maç çevirmek için elimizde hiç mi “silah” yok?

Sorular, turnuvadaki 8 maçın 5’ini nasıl kaybettiğimiz de yanıtlıyor. Son üç maçı, son saniyelerini bile oynayamadan vermemizi de… İspanya karşısında kenardan gelerek 18 sayı bulan Emir Preldzic ve her iki potada “devleşen” Ömer Aşık dışında maç çeviren bir oyuncu hatırlamıyorum. Bu kadar mı yıldızsızdık?

Sınırlı sorumlular

Verdiği sürelere bakılırsa Orhun Ene’nin en yüksek beklentisi Ersan İlyasova ve Hidayet Türkoğlu’ndandı. Her ikisi de maç başına 27 dakika sahada kaldı. Ersan Litvanya ve İspanya, Hidayet ise Sırbistan karşısında 34er dakika oynadı, ki turnuva boyunca bir maçta daha uzun oynayan da yoktu. Takımın en çok top kullananan iki ismi de onlar oldu. Ama süre daha fazlasını gerektiriyordu. Durdurulmaları pek zor boyalı alana uzak kaldılar. Özellikle Ersan, boş şutların çoğunu pas ya da tereddütle harcadı.

Aslında takım içindeki çalkantıların bugüne kıyasla çok daha fazla olduğu 2001 Avrupa Şampiyonası’nda, çaylak NBA’li Hidayet Türkoğlu’na bugünden çok daha fazla yıldız muamelesi yapıyor; son topları da ısrarla onun eline veriyorduk. Daha önce de yazmıştım; EuroBasket 2011’de takımlarının başarısında en çok pay sahibi olması beklenen isimler ilk kez o turnuvada karşı karşıya gelmişti. Ve bugün sorumluluktan kaçtığı için eleştirilen Hidayet, Almanya ile oynadığımız yarı final maçında Dirk Nowitzki’nin 22 sayısına, 1 fazlasını atarak karşılık vermişti.

Enes Kanter üzerine bir takım

Sekiz maç sonunda izleyenlerin aklında Türkiye’den üç oyuncu kaldı. Enes Kanter, Emir Preldzic ve Ömer Aşık. Topu her hücresiyle isteyen Enes Kanter’in kısa süre sonra ilk beş oynayacağı ve takımın yeni İbrahim Kutluay’ı olacağını söylemek zor değil. Kanter’i çok az tanıyoruz. Umarım mental kapasitesi de bu sorumluluğu taşımaya yeter. Takımın üç kaptanı Hidayet Türkoğlu, Kerem Tunçeri ve Ömer Onan son turnuvasını oynadı. Yaptıkları için onlara teşekkür edip yeni isimler kazanmamaz lazım. Boşaltacakları mevkiler içinde en sorunlusu, 1 numara gibi görünüyor.

 ***

Son söz, kaliteli ekibine rağmen EuroBasket 2011’de garip bir yayın politikası izleyen NTV’ye: Bizleri önemli maçları seyretmekten mahrum bıraktı. Türkiye’nin Sırbistan’ı yenmesi durumunda çeyrek finale kalıp kalmayacağımızı belirleyecek Litvanya-Almanya maçı da yayınlanmadı. Herhalde Türkiye’nin yenilmesi kanal yönetimini rahatlatmıştır.

1 Yorum

Yorum yazın