Sanat

Smoke on Bosphorus

Yazan: Betül Okçu

Rock müzik tarihinin efsanevi mihenk taşlarından Deep Purple, 4. İstanbul konserinde de hayranlarını rock’a doyurdu. Turkcell Kuruçeşme Arena’daki diğer konserlere kıyasla muhtemelen bilet fiyatlarını yüksekliği ve hafta içi oluşu sebebiyle konser daha tenha gözükse de grubun çıktıkları uzun yolculuğun başlangıcı 1960’lar olunca, konser alanını da 7’den 70’e bir hayran kitlesi doldurmuştu. Ağarmış saçlarıyla kelli felli […]

Rock müzik tarihinin efsanevi mihenk taşlarından Deep Purple, 4. İstanbul konserinde de hayranlarını rock’a doyurdu. Turkcell Kuruçeşme Arena’daki diğer konserlere kıyasla muhtemelen bilet fiyatlarını yüksekliği ve hafta içi oluşu sebebiyle konser daha tenha gözükse de grubun çıktıkları uzun yolculuğun başlangıcı 1960’lar olunca, konser alanını da 7’den 70’e bir hayran kitlesi doldurmuştu. Ağarmış saçlarıyla kelli felli adamlar ve kadınlar, uzun saçları ve siyah tişörtleriyle genç müdavimleri grubun şarkılarını hep bir ağızdan söyledi. Önceki senelerde konseri yaşı tutmadığı için kaçırmış olan genç hayranların yanısıra anne babalarıyla konsere gelip birlikte aynı şarkılara eşlik eden ufaklıkları görmek grubun ölümsüzlüğünün bir kanıtı gibiydi.

Yaşlıların performansı gençlerden iyi

Tüm dünyada albümleri 100 milyonun üzerinde satan, rock tarihinin belki de en çok kadro değişikliği yaşayan Deep Purple, bir dönem, Guinness Rekorlar Kitabı’nda “en gürültülü” grup olarak gösterilse de Kuruçeşme Arena’daki akustik sorunu nedeniyle grubun bu ününe yakışır bir ses duymak mümkün olmadı. Konser sırasında sesin her yerden net duyulmamasının yanısıra tüm enstrümanlar birlikte çaldığında uğultuya sebep olsa da, Deep Purple’ı İstanbul’da hem de boğazın yanıbaşında dinliyor olmanın gerçeküstülüğü tüm bu sorunları unutturdu. Grup üyelerinin yaşlarının hayli ilerlemiş olmasından dolayı beklentiler biraz düşük tutulmuştu, belki de bu yüzden konser birçokları için olağanüstü geçti. Hatta Ian Gillan, Steve Morse, Roger Glover, Don Airey ve Ian Paice’in kariyerlerinde geride bıraktıkları 40 yılı ve yaş ortalamalarının 50’nin üzerinde olduğu düşünülürse Deep Purple’ın sahnedeki performansının izleyicilerden daha iyi olduğunu söylemekse hiç de yanlış olmaz. Seyirciye her şarkı bitiminde övgüler yağdıran vokalist Ian Gillan aslında o kadar da coşkulu olmayan kalabalığı canlandırmak ister gibiydi. Arenada gerçekleşen hemen hemen her konserde olduğu gibi önden arkaya doğru artan yaş ortalamasıyla birlikte seyircinin şarkılara eşlik etmedeki coşkusunda bir düşüş vardı. Yine de Deep Purple’ın insanı hareket etmeye zorlayan şarkıları arka taraflarda da kimilerinin içinie kıpır kıpır etmeyi başardı.

Deep Purple hep aynı

Konserde Ian Gillan’ın eşsiz çığlıklarına pek yer yoktu ama kendisi sıcak tavırlarıyla ve sahneye hakim oluşuyla bu açığı kapatmayı bildi. Konsere çıplak ayakla ve üzerinde bir eşofmanla çıkan Gillan rahatlığı ve cana yakın tavırlarıyla oldukça sempatikti. Grup üyelerinin performansını teker teker ele almak gerekirse: Don Airey klavyesiyle izleyiciyi adeta kendinden geçirdi, Steve Morse gitarıyla deyim yerindeyse döktürdü fakat konserin en unutulmazı belki de onun yüzünden hiç düşmeyen gülümsemesiydi. Roger Glover sahnede kıpır kıpırdı, Ian Paice ise dünyanın en iyi davulcularından biri olma unvanına halel getirmedi.

Katibim de repertuvardaydı

Grubun en bilinen şarkılarından Highway Star’la hızlı başlayan konser izleyiciyi dans etmeye davet eden Strange Kind of Woman’la aynı hızla devam etti. Ardından gelen Fireball coşkuyu daha da artırdı ve Contact Lost’la gelen Steve Morse solosu Morse’un performansından yıllar içinde hiçbir şey kaybetmediğinin adeta göstergesiydi. Peşpeşe gelen şarkılar seyirciyi Perfect Strangers’ın büyüsüne hazırlıyor gibiydi, zira seyircinin doruğa ulaştığı an o tanıdık tınıların çalınmaya başladığı andı. Boğazın atmosferiyle en çok bütünleşen şarkı belki de bu şarkıydı. Don Airey’nin solosuyla taçlandırdığı bu büyülü şarkının ardından, Airey, Türk Marşı’nı ve Katibimi de çalarak İstanbul izleyicisine bir nevi kendi dilinde selam etmiş oldu. Smoke On The Water’ın artık akıllara kazınmış olan klasik riff’iyle birlikte herkesin hep bir ağızdan eşlik etmesiyle konserin bis’ten önceki bölümü sona erdi. Hush’la başlayan biste, son şarkı aşkına Black Night’a coşkuyla eşlik edildi ve bir Deep Purple konseri de böylece adına yakışır şekilde sona erdi.

Yorum yazın