Spor

Şehrimize 'WTA' geldi

Yazan: Utku Gökerküçük
Volkan Ağır

Dünyanın en iyi sekiz kadın tenisçisi bugün başlayan organizasyonda kozlarını Sinan Erdem Spor Salonu'nda paylaşıyor

İstanbul’un ikinci kez ev sahipliği yaptığı Kadınlar Tenis Birliği (Women’s Tennis Association –WTA) maçları bugün (23 Ekim 2012) başlıyor. Kadınlar teniste dünyanın en iyi sekiz sporcusu ile dört çift ekibinin mücadale edeceği TEB-BNP Paribas WTA Championship maçları Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleştirilecek.

Turnuvada teklerde geçen yılın şampiyonu Çek Petra Kvitova; bu yılın Avustralya Açık şampiyonu da olan dünyanın 1 numarası Belaruslu Victoria Azarenka; Wimbeldon, ABD Açık ve 2012 Londra Olimpiyat Oyunları şampiyonu ABD’li Serena Williams ve Fransa Açık galibi Rus Maria Sharapova’nın yanısıra PolonyaAgniezska Radwanska; Almanya’dan Angelique Kerber; Çinli Li Na ve İtalyan Sara Errani karşı karşıya gelecek. Kadın raketlerin olası sakatlık durumlarında Avustralyalı Samantha Stosir ile Fransız Marion Bartoli yedekte bulunuyor. Çiftlerde ise geçen yılın şampiyonları ABD’li Lisa RaymondLiezel Huber, İtalyan çift Sara ErraniRoberta Vinci, Çek Cumhuriyeti’nden Lucie HradeckaAndrea Hlavackova, Rusya’dan Nadia PetrovaMaria Mirilenko kozlarını paylaşacak.

Sekiz raketin dörderli iki gruba ayrıldığı statüde, gruplarda ilk iki sırayı alan oyuncular yarı finale yükselecek ve çapraz eşleşerek finalin adını belirleyecek. Kırmızı grupta Viktoiya Azarenka, Serena Williams, Angelique Kerber ve Li Na yer alırken; beyaz grupta Maria Sharapova, Agnieszka Radwanska, Petra Kvitova ve Sara Errani yarı final mücadelesi verecek. Altı gün sürecek organizasyon, 26 Ekim Cumartesi günü oynanacak yarı final ve 27 Ekim Pazar günü oynanacak final maçıyla sona erecek ve kadınlarda bir tenis sezonu daha kapanmış olacak.

Azarenka mı Sharapova mı?

Turnuva, bütün sezonun sonunda yer alması itibarıyla oyuncuların gereken özveriyi sağlamakta güçlük çektiği bir organizasyon olarak biliniyor. En iyi sekiz tenisçi arasına girebilmenin onuru, çoğu zaman rekabet unsurunun önüne geçebiliyor. Yıl sonu rehaveti de buna eklenince bazı maçlarda kazanma hırsından çok işin gösteri boyutu ön plana çıkabiliyor. Ancak vaat edilen puanlar ve para ödülleriyle bu durumun önüne geçilebilmesi söz konusu. Örneğin, erkekler tenisine göre daha sık değişebilen kadınlar klasmanında bu turnuva sonrasında düşük ihtimalle de olsa yeni bir numara Victoria Azarenka yerine Maria Sharapova olabilir.

WTA Sezon Sonu Turnuvaları, Grand Slam'lerin ardından en çok para ödülü ve puan dağıtan turnuva olarak biliniyor. Oyuncuların dünya sıralamalarını etkilemede en önemli yere sahip olan dört Grand Slam, kazananının hanesine 2 bin puan eklerken; sezon sonu turnuvasını kazanmak bin 500 puana kadar ödül vaat ediyor. Indian Wells, Madrid, Pekin gibi önemli turnuvaları kazanan tenisçi de bin puan kazanıyor. Bu yüzden turnuvanın önemi yadsınamaz. Para ödülü olarak da toplam 4.9 milyon dolar dağıtılırken, namağlup şampiyon olacak tenisçi 1 milyon 750 bin dolar, grupta tek yenilgi alarak şampiyon olacak tenisçi de 1 milyon 635 bin dolar kazanacak.

İlki 1972'de Amerika Birleşik Devletleri'nin Boca şehrinde düzenlenen turnuva, 42 yıllık sürede sekiz farklı şehirde organize edildi. Bu süreçte katılan oyuncu sayısından, takvimdeki yerine kadar pek çok değişikliğe sahne olan turnuvanın en başarılı ismi tam sekiz şampiyonlukla Martina Navratilova oldu. Onu bir diğer efsane Steffi Graf beş şampiyonlukla takip etti. Chris Evert de ikiliyi dört şampiyonlukla izledi.

Ne olacak Türkiye tenisinin hali?

Sinan Erdem seyircisini tenise doyuracak sekiz oyuncuyu bütün tenisseverler yakından tanıyor. Bu turnuvada ülkemizden yetişmiş bir oyuncuyu görmek kısa vadede pek mümkün görünmüyor. Türkiye Tenis Federasyonu'nun böylesi gösterişli bir organizasyonu teniste yeri olmayan bir ülkeye getirebilmesi önemli bir başarı. Tenis sporu ile daha önce herhangi bir etkileşimi olmamış sporseverlerin, gazetelerde en az bir Fenerbahçe/Galatasaray haberi boyutlarında tenis haberiyle karşılaşacak olmaları bile başlı başına bir kazanım. Ancak sadece ilk adım olarak niteleyebileceğimiz bu girişim yeterli değil. Erkek veya kadın tenisçiler içinde ilk 100'e girmiş tarihimizde sadece tek oyuncu olması, sporun tabana yayılabilmesi noktasında istenilen yerde olunmadığını gösteriyor. Tenisin pastasının üzerindeki çilek olan WTA Sezon Sonu Turnuvası'nın düzenlendiği ülkede, WTA harici diğer tenis turnuvalarının ne durumda olduğunu, ne zaman/nerede düzenlendiğini sporcuların dostları ve aileleri dışında bilen kim var şüpheli.

Son olarak geçtiğimiz ay İzmir'de düzenlenen ve Dimitri Tursunov gibi önemli bir tenisçinin şampiyonluk yaşadığı İzmir Cup'a basının ve kamuoyunun ilgisi son derece yetersiz kalmış ve turnuvayı izleyen seyirci sayısı da paralel düzeyde olmuştu. Tarihimizin en başarılı tenisçisi Marsel İlhan da çeyrek finalde elenmiş ve bu durum ciddi bir platformda tartışılmaya layık bile görülmemişti. Gerçek bir tenis politikası üretmeksizin oyunun en iyilerini evin bahçesinde oynatmak biraz komşulara hava atmak gibi kalıyor. Turnuvanın basın gününde dünya bir numarası Belaruslu Azarenka'nın “Ülkeme bir turnuva getirmek isterdim” şeklindeki sözü bazı şeylerin özeti niteliğinde. Belarus tenisi bu tip organizasyonlar düzenlemeksizin bir dünya birincisi yetiştirebiliyorken, Davis Cup'ta Moldova ile çekişen Türkiye'yi dostlar alışverişte görmeye devam ediyor. Yılın 360 gününde tenisi Hülya Avşar'la özdeşleştirilen bir spor dalı olarak gören milletin, WTA turnuvasına geçen yılki ilgisi reklam ve halkla ilişkiler çalışanlarının tarihi bir başarısı olarak yorumlanmalı. Bu yıl da aynı tribün ilgisine rastlanacak mı bilinmez. Ancak takvimi itibarıyla Kurban Bayramı'na denk gelmesi sebebiyle deyimin de yerini bulacağı üzere “bayramdan bayrama” tenise ilgi duyan Türk seyircisine tenis sınavında bir kez daha başarılar dileriz.

Tenisçileri, form durumları ve kariyerleriyle ilgili notlarla birlikte yakından inceleyelim.

Kırmızı Grup

Viktoriya Azarenka
Kendisinden beklenen çıkışı yıllardır bir türlü yapamayan Belaruslu tenisçi için 2012, patlama yılı oldu. Sezona harika bir giriş yapan Azarenka, ocak ayında Avustralya Açık'ı kazandı ve genel klasmanda bir numaraya yükseldi. Tam 26 maçlık galibiyet serisi yakalayan tenisçi, Cokoviç'in 2011'deki performansına göz kırptı. Ancak Roland Garros'da son 16'da Wimbledon'da da yarı finalde kaybeden Azarenka, kariyeri boyunca sahip olduğu istikrarsızlığını sezon içinde de göstermiş oldu. Yine de sezon sonuna doğru formunu arttıran ve Olimpiyat Oyunları'nda ülkesine bronz madalya kazandıran Vika, son büyük turnuva Çin Açık'ı da kazandı ve İstanbul'a formda geldiğinin sinyallerini verdi. Yıl boyunca oynadığı 76 maçın sadece birini kaybeden Azarenka'nın rüya gibi bir yıl geçirdiği kesin. Bu turnuvadaki handikapları fiziksel yorgunluk ve bir numara olmanın getirdiği baskı olacaktır.

Serena Williams
2011'i sakatlıklar sebebiyle adeta pas geçen Serena, bu yıl yeniden doğdu. Sezona iyi bir başlanıç yaşamasa da yaz sezonunda vitesi yükselten oyuncu, önce Wimbledon'ı kazandı, ardından Olimpiyat Oyunları'nda altın madalyaya uzandı, son olarak da Amerika Açık'ı kazanarak Grand Slam şampiyonluklarını 15'e yükseltti. Amerika Açık finalinde rakibi Azarenka 5-3 öndeyken ve şampiyonluk için servis atıyorken maçı oradan çevirmesi, İstanbul'daki randevularına da ayrı bir anlam katıyor. Yıl içinde oynadığı 57 maçın 54'ünü kazandı ve bu turnuvaya katılan yedi raketin altısı bu yıl kendisini yenemedi. Daha önce altı kez sezon sonu şampiyonasında yer alıp iki şampiyonluk yaşayan Serena Williams, eskisinden de daha korkutucu şekilde turnuvaya geliyor. Amerika Açık zaferinden beri yaklaşık iki aydır profesyonel maça çıkmayan oyuncu, sağlık sorunu yaşamazsa turnuvanın en büyük favorilerinden biri olur.

Angelique Kerber
Geçtiğimiz yılın bu zamanlarında sadece bir Grand Slam'de yarı final görmüş, onun dışındakilerde üçüncü turdan öteye geçememiş sıradan bir oyuncuydu Angelique Kerber. Şimdi ise bulutların üzerinde. Şubat ayında Paris'te ilk WTA zaferini elde etti. Ardından Kopenhag'da Caroline Wozniacki'yi devirerek bir WTA şampiyonluğu daha kazandı. Roland Garros'da çeyrek, Wimbledon'da yarı final gördü. Kerber'i turnuvaya katılan diğer tenisçilerden ayıran önemli bir özelliği var. Turnuvadaki isimler arasında nu sezon Serena Williams'ı yenebilen tek isim kendisi. Bakalım gruptaki randevularında tarih tekerrür edecek mi?

Li Na
2011'de inanılmaz bir çıkış yapan Çinli tenisçi bu yıl cepten yedi. Sezonun başında son derece formsuz olan Li Na, Avustralya Açık'ta da son şampiyon unvanıyla geldiği Roland Garros'da da dördüncu turda elendi. Yaz aylarına kadar rölantide ilerleyen Li, sert zemin sezonunun başlamasıyla toparlandı. Montreal'de final gören Çinli, Cincinati'de bu yılki tek şampiyonluğunu elde etmeyi başardı. Son olarak ülkesi Çin'de yarı final gören Li, İstanbul da aynısını gerçekleştirirse buna itirazı olmayacaktır.

Beyaz Grup

Maria Sharapova
Geçen yıl daha çok İstanbul'un köpekleriyle alakalı yaptığı iddia edilen yorumları ve Anadolu Efes oyuncusu Saşa Vuyacic'le olan ilişkisiyle gündeme gelen Şarapova, turnuvada varlık gösterememiş, iki maçın sonunda sakatlanarak çekilmişti. Ancak harika bir yıl geçiren Rus raket, İstanbul'da bu kez iddialı. Şarapova, daha önce 2004 yılında 17 yaşındayken bu turnuvada şampiyonluk yaşamıştı. Bu yıl Roland Garros'da da şampiyonluğa ulaşan ve kariyer Grand Slam'ini tamamlayan Şarapova'nın müzesinde eksik kupa kalmadı. Önceleri toprak zeminde iyi sonuçlar alamayan oyuncu, bu yıl Roland Garros da dahil olmak üzere toprak zeminde üç şampiyonluk yaşadı ve oyununa boyut kattı. Son olarak Olimpiyat Oyunları finali, Amerika Açık yarı finali ve Çin Açık şampiyonluğuyla İstanbul'a gelen dünya iki numarası, gerek bulunduğu grubun, gerekse şampiyonluğun en önemli favorilerinden biri konumunda.

Agnieszka Radwanska
Geçen yıl da turnuvaya katılan Polonyalı raket, fazla varlık gösterememiş ve iki maç kaybederek grupta elenmişti. Oyuncu, yavaş ama uzun vadeli yükselişini bu yıl elde ettiği Wimbledon finaliyle taçlandırdı. Ancak oradaki ufak çaplı kura şansını da yadsımamalıyız. Yıl içinde elde ettiği puanların çoğunu Dubai, Miami ve Brüksel'deki şampiyonluklarına borçlu. Yaz sezonunu iyi geçirmeyen Polonyalı raket sezonu 57 galibiyet 17 mağlubiyetle noktaladı. Radwanska'nın, bu turnuvaya katılan diğer raketlerle yıl içinde oynadığı 15 maçın 10'unu kaybetmiş olması dikkat çekici. Turnuvada sürpriz arayanlardan olacak.

Petra Kvitova
Geçtiğimiz yıl harika bir çıkış yakalayan ve sezon sonu şampiyonasını kazanarak sezonu kapatan Kvitova, 2012'ye çok iddialı girmişti. Sezonu dünya iki numarası olarak bitiren Çek raket, Avustralya Açık'ı kazanabilseydi bir numaraya yükselecekti fakat yarı finalde Şarapova yoluna taş koydu. O maçın ardından bir türlü kendisini toparlayamayan Kvitova, yarı final gördüğü Roland Garros'u bir kenara koyarsak yıl boyunca aşağı doğru serbest düşüşünü sürdürdü. Geçtiğimiz yıl Wimbledon da dahil olmak üzere altı şampiyonluk gören oyuncu, bu yıl sadece Montreal ve New Haven'da mutlu sona ulaştı. Geçtiğimiz yıl tüm maçlarını kazandığı kapalı kort sezonunda bu yıl resmen döküldü, Çin Açık'a mide rahatsızlığı sebebiyle ikinci turda veda etti. Kvitova bu yıl son şampiyon unvanıyla İstanbul'da olacak. Kariyerinde aniden zirveye çıkıp, sert bir düşüş geçirmekte olan oyuncu önemli bir psikolojik testten geçiyor. Bu zorlu testte İstanbul'da alabileceği bir iyi sonuç, önümüzdeki yılı için kendisi adına çok önemli. Saman alevi gibi parlayıp sönen yıldızlardan biri olmakla, tenis efsaneleri arasına adını yazdırabilmek arasındaki çizgide 2013 performansı çok belirleyici olacak.

Sara Errani
İtalyan tenisçi, kariyerinde ilk kez bir sezonu ilk 10'da bitiriyor. Tam bir toprak kort virtüözü olan Errani, Roland Garros'da kariyerinin ilk Grand Slam finaline yükselme başarısı gösterdi. Acapulco, Barcelona, Budapeşte ve Palermo'da şampiyonluk gören tenisçi, bacağındaki problem izin verirse İstanbul'da da sıkı maçlar çıkarabilir. Ancak şampiyon olması için Sinan Erdem'in zeminine toprak atmamız gerekecektir. Errani'nin bir diğer ilginç noktasıyla aynı zamanda çiftlerde de mücadele edecek oluşu. Partneri Roberta Vinci ile bu sezon iki Grand Slam şampiyonluğu yaşadılar ve çok formdalar. Errani, turnuvaya grup sisteminin geldiği 2003'ten bu yana aynı anda hem çiftlerde hem de teklerde mücadele edecek beşinci isim olacak.

1 Yorum

Yorum yazın