Yaşam

Sanal uyuşturucu

Yazan: Hüseyin Aslan

İnternette uyuşturucu etkisi yarattığı söylenen ses dosyalarının paylaşımı ve satışı yayılıyor. Gerçek madde olmasa bile bu sesler de insan sağlığı için pek uygun değil. Uyuşturucu kullanmak ve satmak neredeyse bütün dünyada yasakken son yıllarda kullanım alanını hızla geliştiren ve ticari amaçla satışa sunulan “dijital uyuşturucular” insan sağlığını tehdit etmeye başladı. Uyuşturucu etkisi olduğu söylenen ve […]

İnternette uyuşturucu etkisi yarattığı söylenen ses dosyalarının paylaşımı ve satışı yayılıyor. Gerçek madde olmasa bile bu sesler de insan sağlığı için pek uygun değil.

Uyuşturucu kullanmak ve satmak neredeyse bütün dünyada yasakken son yıllarda kullanım alanını hızla geliştiren ve ticari amaçla satışa sunulan “dijital uyuşturucular” insan sağlığını tehdit etmeye başladı. Uyuşturucu etkisi olduğu söylenen ve insanların beynine “binöral” ses sinyalleri göndererek, beyinde uyuşturuculara benzer etkileşimlere yol açabilen dijital ses dosyaları gün geçtikçe de çeşitleniyor. Bu ses dosyalarına internette “i-dose” tanımlaması yapılıyor. Bu dosyalarının çeşitlerine göre içki, extasy, kokain, şeytanın sesi, cehennemin sesi, hızlı mutluluk, marihuana, orgazm, mazoşist gibi çok farklı kategorilerde etkilere sahip olduğu öne sürülüyor.

Bu dozlara internetten 3-5 dolar arasında değişen fiyatlarla sahip olabiliyorsunuz. Ayrıca bu ses dosyalarını satan internet siteleri bununla da yetinmeyip sesleri daha kaliteli dinleyebilmeniz için kulaklık, harici MP3 çalar gibi ekipmanlar da satıyorlar.

Ses dosyalarına “doz” denildiğine bakmayın, aslında bütün bunlar MP3 formatında müzik dosyalarından ibaret. Örneğin bir dijital uyuşturucu satıcısı bu ses dosyalarının “kokain” dozunu 3 dolara satışa sunmuş. Bu ses dosyasını satın alan kişi, müzik dosyasını çalıştırıyor, kulaklıklarını takıyor ve 30 ile 45 dakika arasında kokain dozunu dinliyor. Kokain dozunun ayrıca üç dozu daha bulunuyor. Üç dozu da sırasıyla dinleyen kullanıcı, etkisinin ne olabileceği konusunda hiçbir fikri olmadığı halde eğlence amacıyla bu deneyimi yaşıyor. Hatta bu deneyimlerini yaşayıp youtube gibi video paylaşım sitelerinde paylaşanlar bile bulunuyor.

İnternet aracılığıyla ulaşılabilen bir şeyin ne kadar çabuk yayılabileceği ve kontrolünün imkânsız olacağı gerçeği göz önünde bulundurulunca, bu yeni gelişmeye “dijital uyuşturucu” tanımlaması yapmak hiç de yanlış görünmüyor. Ancak satışa sunulan ses dosyaları arasında sadece kulağa “zararlı” gelen etkileri olabilecek dosyalar bulunmuyor. Dinleyeni hızlıca mutluluğa ulaştıran “quick happy”, zayıflamak isteyenlere iştah kesici “diet doze”, tarihten önemli şahsiyetlerin ruhlarıyla konuşabilmek için “soul mate”, uykuya dalmayı sağlayan “anestezi” gibi birçok farklı ses dosyaları da bulunuyor. Bu ses dosyalarını deneyenlerin, kullanım sonrası geri dönüşleri “hiçbir işe yaramadı”dan öteye gidemese de, duyanların “en azından bir kere deneyeyim” diye yanıp tutuşacağı da kaçınılmaz bir gerçek.

I-dose ses dosyalarının etkili olabilmesi için kullanma talimatnamesine göre bazı özel koşulların yerine getirilmesi gerekiyor. Bunların başında konsantre olmayı gösteriyorlar. Ayrıca, karanlık bir ortam, kaliteli bir kulak içi kulaklık da gerekiyor. Ses dinlenirken etrafımızda başka kimselerin de olmaması gibi şartların yerine getirilmesi halinde dozların iddia edildiği gibi etkileri olduğu söyleniyor.

“Bağımlılık söz konusu değil”

Ses dosyalarıyla beynin uyarılması sonucu vücudun farklı tepkimelere yol açması, beraberinde “acaba bu dosyalar bağımlılık yapar mı? Sorusunu da gündeme getiriyor. Konuyla ilgili olarak, uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele konusunda Türkiye’nin aşina olduğu bir isim, Doç. Dr. Özkan Pektaş, bunun biraz zor olduğu görüşünde. Bağımlılığın beş duyuyu kapsadığını , “farklı algılamalar” nedeniyle aynı algının tekrar tekrar yaşanmak istenmesi sonucu bağımlılığın oluştuğunu belirten Pektaş, ses dosyalarıyla böyle bir bağımlılığın oluşabileceği konusunda spekülasyonlar olmakla birlikte bu söylentilerin bilimsel bir açıklaması olamayacağını ifade ediyor. Seslerin, iddia edildiği gibi vücutta farklı etkileşimlere yol açmasının da pek mümkün olmadığının altını çizen Pektaş: “kulak aracılığıyla algılanan seslerin defalarca dinlenmesi sonucu etkilenenler ya bağımlı olmaya hazır kişilerdir ya da telkine yatkın kişiliklerdir” diyor. Bir başka deyişle Pektaş, “dijital uyuşturucu” olarak tanımlanan bu ses dosyalarının etkilerinin aslında sadece kişinin kendini şartlandırmasıyla yaşanabileceği görüşünde.

Hipnoz gibi etkiliyor
Uzman Nörolog Dr. Cüneyt Başbuğu ise nörolojik açıdan ses dosyalarıyla beynin uyarılmasının mümkün olabileceğini söylüyor. Başbuğu; “bu ses dosyaları beyinde hasara neden olmaz, ancak işitsel kayıplara veya ses halisünasyonlarına yol açabilir” diyerek bu ses dosyalarının kullanımı konusunda uyarıyor. Başbuğu da Pektaş gibi , ses dosyalarının örneğin “kokain” gibi etkileri olamayacağını çünkü kanla direkt ilişkisi bulunmadığını ifade ediyor. “Beynin uyarılmasının çok farklı ve komplike bir durum” olduğunu belirten Dr. Cüneyt Başbuğu, bilinen “hipnoz” tekniğinin etkileriyle bu ses dosyalarının etkilerinin “eş” görülebileceğini de sözlerine ekliyor.

Sanal uyuşturucu da suç olabilir
Uyuşturucu kullanımı ve ticaretinin yasak olmasına rağmen dijital uyuşturucu olarak üstelik de gerçek uyuşturucuların adıyla ve yarattığı etkilere gönderme yaparak satılan ses dosyalarının bir suç konusu oluşturup oluşturmayacağı da ayrı bir tartışma elbette. Bilişim Hukuku Derneği Başkanı Avukat Emre Heper, uyuşturucu maddelerin internet aracılığıyla veya reel olarak sağlanması arasında büyük bir fark olmadığını düşünüyor. Heper; “uyuşturucu maddeleriyle aynı etkiyi yaratan fiziksel veya gayri fiziki her türlü materyalin ve uyuşturucuya özendirmenin suç olarak kabul edilebileceğini” söylüyor. Ayrıca “Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesi ile uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin imal ve ticareti suçuna ilişkin hükümler düzenlenmiş, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin nelerden ibaret olduğu açıklanmamıştır. Böylece, psikotrop madde olarak, uyuşturucu veya uyarıcı etki yapan ve kişilerde bağımlılık meydana getiren bütün maddelerin, bu suçun konusunu oluşturacağı kabul edilmiştir” diyerek dijital uyuşturucu tanımlamasının da suç olarak ele alınabileceğini belirtiyor. Buna rağmen yasaların açıklarından yararlanmak isteyenlerin de olabileceğini söyleyen Emre Heper, fiziksel bir madde olmayan ses dosyalarının veya çeşitli kayıtların gerçekten uyuşturucu etkisi yapattığının kanıtlanması halinde Türk Ceza Kanunu’ndaki ilgili maddelerinin ileride değişikliğe uğrayabileceği görüşünde. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 187’nci maddesinde “kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde ilâç yapma veya satma” eyleminin suç unsuru teşkil ettiğini belirten Heper; bu bilgisayar programlarının veya ses dosyalarının insan sağlığına zarar verebileceği konusunda tibbi raporlar ortaya çıkanrsa durumun 187. Madde uyarınca değerlendirilebileceğini söylüyor.

Türkiye’nin uyuşturucuyla ilgisinin anlatıldığı 2004’te basılan “Overdose Türkiye” kitabının yazarı gazeteci Cengiz Erdinç de dijital uyuşturucu denilen ses dosyalarının psiko-aktif madde olarak kabul edilebileceğini düşünüyor. “Etkisi kanıtlanırsa bu materyallerin kullanımı da suç olarak kabul edilir” diyen Erdinç, yasalarda uyuşturucu kavramının tanımı tam olarak yapılmadığı için zihni etkileyen her türlü materyalin suç kapsamına girebileceğini söylüyor. Erdinç, uyuşturucu kullanıcılarının kendilerini “şartlandıkları” ruhsal duruma soktuklarını da belirtirken, her şeyin aslında insan doğasında yattığının altını çiziyor.

Haberimize konu olan ses dosyalarının dağıtımı ve kullanılması 2007 yılından itibaren başladı. Bu ses dosyalarının satışıyla ciddi maddi kazançlar sağlayan programların yanı sıra, bazı ses dosyalarına internet aracılığıyla ücretsiz olarak ulaşabilmek de mümkün. Bu dosyalarla yaşadıkları deneyimi paylaşanlara bakınca, dijital ses dosyalarının çok etkili olduğu düşünülebilir. Ancak olaya Doç. Dr. Özkan Pektaş’ın perspektifiyle bakılırsa bu ses dosyalarının etkisi tamamen kişinin kendini şartlandırmasına bağlı. Sonuç olarak bu dosyaları gerçekten “uyuşturucu” veya “uyarıcı” olarak kabul etmesek de kişinin kendini fiziksel bir maddeyle veya bir ses dosyasıyla “uyuşturma” fikri başlı başına sorunlu bir durum. Üstelik bu seslerin yarattığı söylenen etkilerin dağişik maddelere referans vermesi, madde kullanımını özendirici bir etki de yaratabilir. Bunun dışında yüksek volumle dinlenen seslerin kulaklar ve beyinde yaratacağı etkiler konusunda da çok fazla bilgi bulunmuyor. Sözün özü uyuşturucunun gerçeğinden uzak durduğumuz gibi sanalından da uzak durmakta fayda var.

i-dose deneyimi

Kulağa çok ilginç gelen bu deneyimi yaşamak için “sarhoş” ettiğini iddia eden bir ses dosyasını dinlemiştim ve hiç etkilenmemiş hatta “kulak vızıltısı” deyip geçmiştim. Sonra bu ses dosyasının etkili olabilmesi için habere de konu olan “şartları” yerine getirmek gerektiğini öğrendim ve bir de öyle denedim. Şartları yerine getirip dinledikten sonra sarhoş olmanın belirtilerini yaşadım. Yaklaşık 20 dakika boyunca başım dönüyordu ve bu sürecin sonunda soluğu tuvalette aldım! Bu deneyimimden sonra bir başka arkadaşım da kendisine “extasy” etkisi verdiğini iddia eden bir ses dosyasını 2 doz halinde (30+30 toplam 60 dakika sürüyor) dinledi. Dinledikten sonra arkadaşıma neredeyse hiç bir şey olmadı ve “bu tamamen safsata” yorumunu yaptı. Bir başka arkadaşım da aynı dosyayı dinledi ve etkilenerek bazı bilinçsiz davranışlarda bulundu. Aynı ses dosyasından iki farklı insanın iki farklı şekilde etkilenmesi, iddia edilen bu etkilerin tamamen kişinin şartlanmasına bağlı olduğu izlenimini yaratıyor.

Yorum yazın