Spor

Şampiyon olamayan dünya birincisi: İspanya

Yazan: Volkan Ağır

İçinde bulunduğumuz yıl içerisinde 100. yaşını kutlayan İspanya Futbol Federasyonu önderliğindeki İspanya Ulusal Takımı, 2008 yazında İsviçre ve Avusturya’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası finalinde kupayı kazanarak tarihinde ilk kez FIFA dünya sıralamasında ilk sıraya yükseldi. Dünya Kupası kazanmadan bu sıralamada birinciliğe yükselen tek takım İspanya’nın futbol tarihi hayal kırıklıkları ile dolu. İlk resmi maçını 1920 yılında […]



İçinde bulunduğumuz yıl içerisinde 100. yaşını kutlayan İspanya Futbol Federasyonu önderliğindeki İspanya Ulusal Takımı, 2008 yazında İsviçre ve Avusturya’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası finalinde kupayı kazanarak tarihinde ilk kez FIFA dünya sıralamasında ilk sıraya yükseldi. Dünya Kupası kazanmadan bu sıralamada birinciliğe yükselen tek takım İspanya’nın futbol tarihi hayal kırıklıkları ile dolu.

İlk resmi maçını 1920 yılında Belçika’da düzenlenen Olimpiyat Oyunları’nda Danimarka’yla oynayıp 1-0 kazanan ‘kırmızılar’, oyunları gümüş madalya ile tamamladı. Uruguay’da 1930’da düzenlenen ilk Dünya Kupası’na katılmayan ‘boğalar’, dört sene sonra İtalya’daki Dünya Kupası’nda çeyrek finalde ev sahibine boyun eğdi. Sonraki uluslarası turnuvalarda 1950’ye kadar, İspanya İç Savaşı ve II. Dünya Savaşı nedeniyle boy göstermeyen İspanyollar, 1950’de Brezilya’daki Dünya Kupası’nı dördüncü sırada bitirdi.Fakat 1962’ye dek düzenlenen hiç bir turnuvaya katılamayarak, başarılarını devam ettiremedi.

İspanya, 1954 Dünya Kupası elemelerinde Türkiye’ye elendi. İlk büyük başarısını 1964’te ev sahibi olduğu Avrupa Kupası’nı kazanarak elde eden İspanya, 1984 yılında Fransa’da yapılan Avrupa Şampiyonası’nda ikinciliği elde edene dek, üç Avrupa, iki de Dünya Kupası’na katılamadı. 1966, 1978 ve 1982’deki dünya kupalarına da grup maçları sonrası veda ettiler. Meksika’da düzenlenen 1986 Dünya Kupası’nda ise Eric Gerets’li Belçika’ya çeyrek finalde penaltılar sonucu elendi.

Türkiye’nin tek galibiyeti
1954 ve 2009 yılları arasında dokuz kez karşılaştığımız İspanya’yı sadece bir kez mağlup edebildik. Dört maçı kaybettik, dört maç da beraberlikle sonuçlandı.

Ulusal futbol takımımız İspanya’ya karşı tek galibiyetini, 1954’te İsviçre’de düzenlenecek Dünya Kupası elemelerinde aldı. Takımımız, Mart 1954’te İspanya’da oynanan ilk maçtan 4-1 yenik ayrıldı. Maçın İstanbul’da oynanan rövanşında Türkiye 1-0’lık sonuçla durumu eşitledi. O yıllarda averaj uygulaması yapılmadığından üçüncü karşılaşma tarafsız sahada (Roma) oynandı ve 2-2 sona erdi. Kupaya katılacak takım, top toplayıcı “Franco”nun attığı yazı-tura ile ekibimiz, İspanya’yı eleyip kupaya katılma hakkı elde etti.

İspanya’ya karşı bugüne kadar kaydettiğimiz dört golü de, 1954’te oynanan o maçlarda attık. İspanya’daki yenildiğimiz ilk maçta Türkiye’nin golü Beşiktaşlı Recep Adanır’dan geldi. İstanbul ve Roma’da oynanan maçlarda Türkiye’nin üç golü de Ferenbahçeli futbolcu “Canavar” Burhan Sargun’un ayağından geldi.

İspanya, takımın başına 1992 yılında geçen İspanyol Javier Clemente ile, eldeki Luis Enrique, Albert Ferrer, Abelardo, Guardiola ve Kiko gibi genç ve yetenekli jenerasyonla katıldığı ilk turnuva olan 1992 Barcelona Olimpiyatları’nda altın madalyaya uzandı. Şanssızlık, Clemente ile 31 maç üst üste yenilmeyen İspanya’nın, 90’larda oynadıkları büyük turnuvalarda da yakasını bırakmadı. 1994,1996, 2000, 2002 şampiyonalarına çeyrek finallerdeki tartışmalı maçlarla veda eden ‘kırmızılar’, 2004’te ilk turda ve 2006’da ise ikinci turda finalist Fransa’ya 3-1 mağlup olarak kupaya veda etti.

Takıma en başarılı yıllarını yaşatan Luis Aragones ile son Avrupa Şampiyonası’nı kazanan İspanyol Boğaları 1992 ve 1998 yıllarında yakalanan jenerasyonlardan sonra en başarılı futbolcu topluluğunu 2006 yılından bu yana yakalamış durumda. Takıma kısa, hızlı, çabuk ve derinlemesine paslarla oynama felsefesini oturtan Aragones’in yerine getirilen Vicente del Bosque ise aynı oyun düşüncesi ve oyuncu kadrosunu bozmamayı tercih etti.

Takım del Bosque ile çıktığı maçlarda sekizde sekiz yaparken 16 gol atıp sadece bir gol yedi. 2008’deki Avrupa Şampiyonası’nda turnuvanın en 11’ine giren Puyol, Fabregas, İniesta gibi kilit oyuncuların takımda bulunmamasına karşın 28 Mart’ta ulusal takımımıza karşı oynadıkları maçta oyuncuya değil, sisteme bağlı bir takım olduğunu tekrar gösterdi. 2010 Dünya Kupası eleme gruplarında topladığı 15 puanla şimdiden finaller için ismini yazdırdı diyebiliriz. Bu durumun İspanyollar üzerinde yaratacağı rahatlamayı lehimize çevirip, ilk maçın ilk yarım saatindeki performansımızı sergileyebilirsek, bugün Ali Sami Yen’de oynanacak maçı kazanmamız mümkün olacaktır.

Şansızlık tarihi
İspanya, tarihi boyunca bir turnuva takımı olarak dikkat çekti. Katıldığı dünya ve avrupa şampiyonlarının ilk turlarında oynadığı futbol ve aldığı sonuçlarla favori olarak gösterildi. Ancak ilerleyen turlarda çoğu kez dramatik şekilde elendi.

1994 Dünya Kupası’nda çeyrek finalde İtalya ile karşılaşan İspanya, maç 1-1’ken son dakikalarda İtalya ceza sahasında Luis Enrique’nin burnunu kıran Mauro Tosetti’nin hareketine penaltı çalmayan Macar hakem Sandor Puhl’un kurbanı oldu. İtalyan efsanesi Roberto Baggio’nun 87. dakikada attığı golle takımını 2-1 öne geçirirken İspanya’yı kupa dışına itti.

İngiltere’de düzenlenen 1996 Avrupa Şampiyonası’nda da çeyrek finale çıkan İspanyollar, bu turda ev sahibi İngiltere ile eşleşmişti. 120 dakika içinde ‘Kırmızıların’ iki golü sayılmamış, iki tane de çok tartışılan penaltı pozisyonu verilmemişti. Penaltılar sonrası turu geçen İngiltere olmuştu.

İki yıl sonra Fransa’daki Dünya Kupası’nda yine favoriler arasında yer alan İspanya, Nijerya karşısında 2-1 önde götürdüğü ilk maçında 72 ve 77’inci dakikalarda kaleci Andoni Zubizaretta’nın yediği hatalı gollerle kaybetmiş ve yaşadığı moral bozukluğuyla bulunduğu gruptan bile çıkamamıştı.

Euro 2000’de Raul,Morientes, Salgado, Valeron gibi genç yetenekleri bulunduran kadro şeytanın bacağını kıracak gibi görünüyordu. Gruplardaki Yugoslavya maçını 3-2’den uzatma dakikalarında gelen 2 golle kazanarak kupaya uzanma inancını tazeledi. Fakat Zidane önderliğindeki Fransa Henry, Trezeguet, Anelka gibi gençlerle İspanya’nın yine belalısı olmuştu. O maçta son yılların en önemli forveti Raul Gonzalez skor 2-1 iken İspanya adına kazandığı penaltıyı gole çevirememişti.

2002 Dünya Şampiyonası’na da çeyrek finalde ev sahibi Güney Kore’yle oynadığı maçta normal süre içerisinde attığı iki golü sayılmadı. Penaltılara giden maçı Güney Kore kazanmıştı. İspanya hayalkırıklıkları dolu geçmişine yenik düşüp 2004’te ilk turda, 2006’da ise ikinci turda finalist Fransa’ya 3-1 mağlup olarak kupaya veda etti.

Yorum yazın