Medya

“Futbol Mahkemesi”ne soruşturma

Yazan: Berfu Özbal - Ali Mut

Habertürk'ün yayınladığı duruşma fotoğrafı hakkında basın savcılığı soruşturma başlattı. Fotoğrafın kamera kaydından alınma ihtimali de bulunuyor

Habertürk gazetesinin 22 Şubat tarihli sayısının manşetini görenlerin, tabiri caizse “şapkası uçtu”. Zira Habertürk, cümle Türkiye medyasının yapamadığını yapmış, Türkiye'nin gündemini işgal eden şike davasının savunmaları sırasında “çekmeyi başardığı” fotoğrafı  eskilerin deyimiyle sekiz sütuna manşet döşemişti.

İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma sırasında çekilen fotoğrafta, sanıklardan Coşkun Çalık, sanık kürsüsünde ifade verirken görülüyordu.  Fotoğrafta, diğer sanıklar, Aziz Yıldırım, Mecnun Odyakmaz gibi isimler de duruşma salonunun sanıklara ayrılan bölümünde duruşma izlerken yerlerini almışlardı.

Fotoğrafın çekilmesinin ve yayınlanmasının gazetecilik açısından büyük bir başarı mı yoksa yasanın ihlali mi olduğu yönünde hararetli bir tartışma gün boyunca sosyal medyada devam etti.  Tartışma devam ederken, fotoğrafı yayınlayan Habertürk gazetesi hakkında beklendiği gibi, ancak beklendiğinden de hızlı bir şekilde soruşturma başlatıldı.

Basın Savcısı HaberVs'ye açıkladı

Soruşturmayı başlatan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Soruşturma Savcısı Muzaffer Yalçın, HaberVs’ye, “yapılan eylemin suç olduğunu” açıkladı. Fotoğrafı çeken kişi ve yayınlayan kurum hakkında inceleme yapıldığını belirten Savcı Yalçın, kesin olmamakla beraber 2 aya kadar soruşturmanın sonuçlanacağını tahmin ettiğini de sözlerine ekledi.

Fotoğraf kamera görüntüsü mü?

Gün boyunca yine sosyal medyada, Habertürk muhabirinin “fotoğrafı çektikten sonra kaçmak zorunda kaldığı”, “Mahkeme salonuna bir komiserin geldiği”, “Mahkeme başkanı Mehmet Ekinci'nin Habertürk muhabirine kızdığı” yönünde haberler yayınlandı, tartışıldı.  Ancak çıkan söylentilerin gerçek olup olmadığı, böyle bir fotoğraf çekilmiş olsa bile çekilen fotoğrafın gerçekten Habertürk'te yayınlanan fotoğraf olup olmadığı pek tartışılmadı. Oysa yayınlanan fotoğrafın çekim açısı, duruşma salonunu bilen gazeteciler için fotoğraf çekmenin neredeyse imkansız olduğu bir açıydı. Habertürk muhabiri bir sanığın savunması sırasında salondaki tüm polis ve jandarmaları aşarak mahkeme heyetinin bulunduğu kürsüye çıkmış, hakimlerin yanından fotoğrafı çekmiş ve yine polisle jandarmayı aşarak kaçmayı başarmıştı.

Aynı mahkeme salonunda duruşma izleyen tüm gazeteciler bunun imkansız bir eylem olduğu görüşünde. Peki böyle bir fotoğraf nasıl elde edilebildi?

Yayınlanan fotoğrafın çekim açısı ve fotoğrafta yer alan insanların tavırları, fotoğrafın aslında “fotoğraf olarak çekilmediği” izlenimini güçlendiriyor.  Habertürk'ün manşetini kaplayan karenin sağ alt köşesinde yer alan bilgisayar ekranında görülen ve tüm duruşmayı kaydeden kameranın çekim açısı, fotoğraf hakkında oldukça ilginç bir ipucu veriyor. Bu ekrandaki görüntünün açısı ve yerden yüksekliğinin fotoğraf karesiyle aynı olması, Habertürk'ün yayınladığı fotoğrafın  bir fotoğrafçı tarafından çekilme ihtimalini oldukça zayıflatıyor.

İkinci olarak, polis ve jandarmayı atlatıp kürsüye fırlamış bir gazeteci herkesin dikkatini kürsüye çekeceği halde, Habertürk'ün yayınladığı karede böyle bir davranış da gözlenmiyor. Aksine diğer sanıkların ve avukatların bakışları konuşan sanığın üzerinde görünüyor. Bu gözlemler, fotoğraf karesinin aslında mahkeme salonuna ait ikinci bir kameranın kaydından alınma ihtimalini güçlendiriyor.   

Habertürk muhabiri: “Fotoğrafın kaynağını açıklayamam”

Habertürk’ün sözkonusu manşetinde imzası bulunan muhabiri Hayati Arıgan, HaberVs’nin bu gözlemi ve sorusu üzerine, fotoğrafın, “fotoğraf makinesinden mi yoksa kamera görüntüsünden mi alındığı” hakkında bir açıklama yapamayacağını belirtti.

Altı ay ceza

Ceza Muhakemeleri Yasası'nın (CMK) 183'üncü maddesine göre  duruşma sırasında sesli veya görüntülü kayıt cihazlarıyla görüntü kaydedilmesi, bu görüntülerin canlı olarak yayınlanması yasaklanmış durumda. Yasa maddesinde her ne kadar “fotoğraf” ifadesi açık olarak yer almasa da uygulama, fotoğraf alınmasını da yasaklama yönünde. İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Yard. Doç. Dr. Barış Erman, maddenin fotoğrafı da kapsayacak şekilde yorumlandığını söylüyor.

Bu düzenlemenin yaptırımı ise Türk Ceza Yasası'nın (TCK) 286'ncı maddesinde yer alıyor. Avukat Fikret İlkiz hem kovuşturma (duruşma) hem de soruşturma (savcılık) aşamasını kapsayan bu yasağın ihlal edilmesi durumunda sanığın altı aya kadar hapis cezası alabileceğini ifade ediyor. Ancak bu cezanın da paraya çevrilmesi, ertelenmesi veya hükmün açıklanmasının ertelenmesi mümkün. Fotoğrafın çekim açısının düşündürdüğü diğer olasılık ise bir hakim veya savcı tarafından çekilmiş olması. Barış Erman, soruşturmada böyle bir sonuca ulaşılırsa, ilgili yargı görevlisinin  HSYK'ya şikayet edileceğini söylüyor.

Aslında CMK ve TCK'daki düzenlemeler duruşmalara bir yayın yasağı getirmekten çok sanıkların kişilik ve savunma haklarının korunmasını amaçlıyor. Zira TCK'nın 285. maddesinin dördüncü fıkrasında “Soruşturma ve kovuşturma evresinde kişilerin suçlu olarak damgalanmalarını sağlayacak şekilde görüntülerinin yayınlanması hâlinde, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” ifadesi yer alıyor.

Diğer gazetelerin yazı işleri çalışanları bu tür bir fotoğrafın yayınlanıp yayınlanmayacağı konusunda farkıl görüşte:

Radikal: “'Cezası neyse öderiz ve yayınlarız' bakış açısı sorunlu”

Radikal gazetesi Yazıişleri Müdürü Gökçe Aytulu, böyle bir fotoğrafın herhangi bir yayın kuruluşunda yayınlandığı takdirde ceza uygulanacağını, Habertürk Gazetesi'nin “parasını veririz, yayınlarız” gibi bir bakış açıyla hareket ettiğini söylüyor. “Türkiye’de bu tip etik sorunlar her zaman yaşanıyor ve yaşanacak” diyen Aytulu, genel görüşün Radikal’in böyle bir fotoğrafı yayınlamayacağı yönünde olduğunu da sözlerine ekliyor.

Zaman: “Daha az yetenekli olduğumuzdan değil kurallar gerektirdiği için yayınlamıyoruz

Zaman gazetesi Fotoğraf Editörü Selahattin Sevi ise kural gereği duruşma fotoğraflarının yerine çizimlerin yayınlandığını anlatıyor:

“Kişisel görüşüm duruşmalarda fotoğraf çekilmesi gerektiği yönünde ama böyle bir durumda da kaos yaşanıyor. Yine de daha kısa bir süre içinde medya tarafından fotoğraf çekilebilmeli.” Selahattin Sevi, Habertürk Gazetesi'nin  “risk alabilen” bir gazete olduğunu, daha önce de sırtından  bıçaklanmış kadın örneği olduğundan bu fotoğrafa şaşırmadığını belirtiyor:

“Buradan çıkarılabilecek sonuç; ya alınan önlemler yeterli değil ya da verilen cezalar. Daha az yetenekli olduğumuzdan değil kurallar böyle gerektirdiği için yayınlamıyoruz.”

Para cezası caydırıcı mı?

Cumhuriyet Gazetesi Yazıişleri’nden Murat Ataş, “Bu fotoğrafın nasıl ve nereden alındığını bilmiyoruz ama bize de gelse kullanırdık” diyor. Birgün Gazetesi Yazı İşleri’nden İlker Yaşar ise karşı görüşte: “Habertürk para cezasını göze alıp yayınlamış. Birgün, maddi sıkıntılarla zar zor ayakta duran bir gazete dolayısıyla biz yayınlayamayız. Ayrıca gazeteciler arasındaki centilmenliğe ve yasalara aykırı. Birgün gazetesi olarak sırf sansasyon yaratmak adına böyle bir fotoğraf yayınlamayız.”

Hürriyet Gazetesi Fotoğraf Editörü Koray Peközkay, Türkiye’de her gazetenin bu fotoğrafı kullanacağı görüşünde: “Sonuçta bir ceza olup olmayacağı düşünülmüyor o esnada. Büyük olasılıkla Hürriyet gazetesi de böyle bir fotoğrafı kullanırdı.”

Vatan Gazetesi Yazı İşleri Editörü Feridun Çil ise hem yasalara aykırı hem de etik olmadığı düşünüldüğünden Vatan'ın  böyle bir fotoğraf yayınlamayacağını söylüyor.

*Fatih Altaylı Fotoğrafın çekim öyküsünü anlattığı yazısıyla HaberVs'nin kamera iddiasını doğruladı. Altaylı'nın 23 Mart tarihli yazısı için teklayın >>

Yorum yazın