Genel

Protestocunun performansı

Yazan: [email protected]

Nur Toprakoğlu Ressam ve müzisyen Asaf Zeki Yüksel, kendini performans sanatçısı olarak tanımlıyor. Türkiye’de yaşayan biri için hayli ilginç performanslara imza atmış. İlk performanslarını 1989’da icra etmeye başlayan Yüksel’in en dikkat çekici işlerinden biri, kendini İsa Peygamber kılığında Ayasofya Camii’nde çarmıha germesi. Zaten o görüntüler zamanın gazetelerinde de kullanılmış. Peki, neden kendini çarmıha germiş? Amacı, […]

Nur Toprakoğlu

Ressam ve müzisyen Asaf Zeki Yüksel, kendini performans sanatçısı olarak tanımlıyor. Türkiye’de yaşayan biri için hayli ilginç performanslara imza atmış. İlk performanslarını 1989’da icra etmeye başlayan Yüksel’in en dikkat çekici işlerinden biri, kendini İsa Peygamber kılığında Ayasofya Camii’nde çarmıha germesi. Zaten o görüntüler zamanın gazetelerinde de kullanılmış.

Peki, neden kendini çarmıha germiş? Amacı, o günün koşullarında, düşüncelerinden dolayı cezalandırılan gençlerin durumunu protesto etmekmiş. İşin cesaret kısmına gelince, tahmin edebileceğiniz gibi, Ayasofya’da çalışan polis memurları Yüksel’i durdurmaya kalkışmış, ama o ve birkaç arkadaşı bu durumdan hiç yara almadan kurtulmuş. Artık sanata saygı mı dersiniz, yoksa deli sanılmanın avantajı mı bilinmez…

Bu kadarla da kalmamış Yüksel’in imza attığı işler. Türkiye’de yaptığı performansları İsveç’te de icra etmesini isteyen bir grup sanatçıyla oraya giden Yüksel, sokaklarda 12 saat çıplak dolaşmaktan tutun da bir market arabasında çıplak olarak paketlenip bir tavuk gibi kasadan geçirilmeye kadar pek çok akıl almaz işe soyunmuş. Peki derdiniz neydi neden soyup tavuk gibi paketlediler sizi diye sorunca, Yüksel, “O zaman İsveç’te Migros diye zincir marketler vardı. Onları ve aşırı tüketimi protesto etmek için yapmıştık bu performansı” diyor. Sokaklarda soyunup gezmek mümkün olsa da, İstanbul gibi keşmekeşin hakim olduğu bir şehirden sonra İsveç’te kısa bir süre sonra sıkılan Yüksel, tası tarağı toplayıp vatan topraklarına geri dönmüş. Sonra da ver elini Amerika demiş. Orada İtalyan bir ressamın yanında sokak resimleri yapmaya başlayan Yüksel, bu işte epey uzmanlaşmış. Türkiye’de sosyal sanat henüz yaygınlık kazanmadığı için yaptığı duvar resimleri restoranların, alışveriş merkezlerinin ve tatil köylerinin duvarlarını süslüyor maalesef.

Geçimini resim dersleri vererek sağlayan Yüksel, çok sevdiği resim yapmak dışında müzikle de uğraşıyor. Dinar Bandosu adlı grupta kendi yaptığı müzik aletlerini çalan Yüksel, performanslarına artık galeri ve sergi salonlarından çok sahnede devam ediyor.
Kendi yaptığı müzik aletleri deyince aklınıza gitar ya da davul gibi bir enstrüman gelmesin. O daha çok elektrikli süpürge borularından ya da hunilerden yaptığı yüzde yüz kendi imzasını taşıyan müzik aletlerini seslendirmeyi seviyor. Yaptığı makyajlar ve renkli kıyafetleri de performansının bir parçası aslında.
Dinar Bandosu adlı grupla birlikte çalışan Asaf Zeki Yüksel, eğer uygun bir mekan bulursa gerçekleştirmek istediği “Uçmak” konulu performans konusunda hayli heyecanlı. Yüksel, şimdilerde 24 saat sürecek ve içinde müzikten değişik gösterilere kadar pek çok performansın yer alacağı etkinlik için mekan arıyor.

Yorum yazın