Medya Söyleşi

Mustafa Dağıstanlı: ‘Osmanlı bir hayretistan bence’

Yazan: Özlem Özkan
Mustafa Alp Dağıstanlı (Fotoğraf: Bünyad Dinç)

Son zamanlarda özellikle dizi formatıyla ana akım medyada daha çok yer almaya başlayan Osmanlı İmparatorluğu’na duyulan ilgi ve merak gün geçtikçe artıyor. Peki, Osmanlı hakkında hangi bilgiyi ne ölçüde doğru biliyoruz? Mustafa Alp Dağıstanlı, Kasım ayında çıkardığı “Bildiğin Gibi Değil-Osmanlı” adlı ikinci kitabıyla yanlış bilinen doğruları anlatıyor.

Neo/Yeni Osmanlıcılık akımı Turgut Özal döneminden beri bir tartışma konusu. Fakat son yıllarda Muhteşem Yüzyıl dizisinin yüksek reytingler elde etmesiyle Osmanlı’yı konu edinen birçok yapımın peşi sıra yayınlanması bu akımı toplumda yaygınlaştırdı. Gerek dekorlarla, gerek kostümlerle Osmanlı simülasyonu yaratan bu yapımlar beraberinde çarpıklaşmış bir bilgi akışı da getirdi. Mustafa Alp Dağıstanlı’nın kaleme aldığı “Bildiğin Gibi Değil – Osmanlı” kitabı, soru cevap şeklinde sunduğu pratik ve enteresan gerçeklerle, biriken bilgi kirliliğini ortadan kaldırabilmek için müthiş bir araç.

1960 ylında İstanbul’da doğan Mustafa Alp Dağıstanlı bir gazeteci. Otuz yılı aşkın süredir Güneş, Cumhuriyet, Yeniyüzyıl gibi gazetelerde; NTV, Show TV, ATV, Kanal D gibi televizyon kanallarında ve Şehir, Start, Gergedan, Argos gibi dergilerde çalıştı. Atlas, Express, Birikim gibi bazı dergilerin yanı sıra birçok gazete ve internet sitesine yazılar yazdı. Günümüzde diken.com.tr’de yazmaya devam ediyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde 10 yılı aşkın ders verdi ve ayrıca HaberVs‘nin kurucu yayın yönetmenliğini yaptı. Ocak 2014’te ilk kitabı “5Ne1Kim? – Medyanın Mutfağından Sansür-Otosansür Hikayeleri” yayınlandı.

Her ne kadar medyada böyle bir yükseliş varsa da kitabın yazarı Mustafa Dağıstanlı bu dizileri hiç izlemedi. Ama bunların mevcut bilgileri gerçeğinden farklı şekilde zenginleştirip çoğalttıklarından emindi. Dolayısıyla bu çarpıtmalar ve bilinmeyenler, kitabı yazmak için onu motive etti. Öğrenirken yaşadığı heyecanı başkalarına da tattırmak istedi ve kendi yazdıklarıyla yetinemeyecek olanlara  yararlandığı kaynakları tek tek sıraladı. Kitabı yazarken insanların ilgisini çekerek kitabı sevdirmeyi ve bu sevgiyi bilgilerle beslemeyi amaçlayan Dağıstanlı’nın konuları belirlerken ise aklında 4 kriter vardı:
Birincisi, günümüzün sorunlarının Osmanlı’daki izdüşümlerini anlatmak,
İkincisi, didaktik ya da ansiklopedik bir anlatım dili kullanmadan Osmanlı’nın siyasal ve sosyal yapısıyla ilgili temel bazı bilgileri yerleştirebileceği durumlar, hikayeler bulabilmek,
Üçüncüsü, okuru; Osmanlı insanı ve onun gündelik yaşamıyla tanıştırmak, insan sıcaklığını hissettirmek,
Dördüncü ve sonuncusu ise insanlara Osmanlı’nın sandıkları gibi olmadığını göstermek.

Araştırma sürecine gelecek olursak…

Fast food var mıydı?”, “Drakula’nın kardeşi Fatih’e niye kılıç çekti” ve “Avrupalıların imrendiği ‘Osmanlı’ hayvanı hangisiydi?” gibi birbirinden ilginç 81 soruyu barındıran kitabın araştırması iki yıl kadar sürmüş. Bu süreçte sadece kitap, makale gibi akademik çalışmalar okuduğunun altını çizen Dağıstanlı, Peçevi gibi Osmanlı tarihçilerinin eserlerinden de yararlandığını ama eski tarihçilerin de hatalar yaptığını, yanlış yorumlarda bulunduğunu dolayısıyla asıl olarak akademik tarihçilerin işaretlerini takip ettiğini belirtti. Yazar ayrıca Venedik elçilik belgelerinden de araştırmaları için faydalı ve zevkli bilgiler edindiğini söylüyor. Üstelik bu belgeler internette de bulunabiliyor!

Ansiklopedik kaynakların da kitabın yazılma sürecinde önemi büyük. Aynı zamanda hem yabancı hem de çeviri kitaplar okunmuş fakat burada dikkat çekici bir farka değinmek gerekli: Orijinal kaynakta olup Türkçe kaynağa taşınmayan bilgiler. “Bir şehzadeyle aşk yaşayan valide sultan kimdi?” başlığının altında bahsi geçen Turhan Sultan… Orijinali, dönemin İngiliz elçisi sekreteri Paul Rycaut tarafından yazılan ve Halil İnalcık tarafından Türkçe’ye çevrilen Osmanlı İmparatorluğu’nun Halihazırının Tarihi adlı kitapta orijinal eserde var olan bir parantez atlanmış: Turhan Sultan’ın lezbiyen ilişki yaşadığına dair bilgi veren parantez…

“Çalışırken ben de öğrendim”

Dağıstanlı hiç aklında yokken araştırmalar sonunda yazmaya karar verdiği ya da üzerine yazmak isteyip kaynak yetersizliği gibi sebeplerle yazamadığı bir konu oldu mu sorusuna, kitapta var olan 81 konudan çok daha fazlasının rahatlıkla yazılabileceğini söyleyerek cevap veriyor. Kitabın ilgi görmesi halinde bu konseptle devamının getirebileceğini söylüyor. Yani Osmanlı’nın gizemli yaşamına dair daha çok bilgiyi bu pratik ve neşeli üslupla edinmek mümkün olabilecek. Dağıstanlı’nın tüm konuları bu kitapta toplamamasının nedeni, çok kalın bir kitap yazmak istememesi. Çünkü kalın bir kitabın,  ilgi-merak-tatlı dil üçgenini bozabileceğini düşünüyor.

Çalışırken ben de öğrendim” diyen Dağıstanlı, araştırmalar boyunca birçok yeni bilgiyle karşılaştığını vurguluyor. Bu nedenle de aklında yokken birçok başlığı kitabına eklemiş bulundu. Örneğin; Allahsız mollaların varlığı. Sizce “Mollaların hepsi Müslüman mıydı?”

Osmanlı’nın en şaşırtıcı özellikleri

Kitabı okuduğunuzda Osmanlı hakkında pek çok şaşırtıcı noktayla karşılaşıyorsunuz. Örneğin Osmanlı’da üçgenin iç açılarının toplamının üçgenine göre değişebileceğini hiç düşünmüş müydünüz? Mustafa Dağıstanlı da 18. yüzyıl ortasında Osmanlı’da bilimin ne kadar geri durumda olabileceğini  bilmiyordu… Ya da şeriatın toplum düzeninde önemli bir yer tuttuğu böylesi bir imparatorlukta Allah inancı olmayan din bilginlerinin olabileceğine inanabiliyor musunuz? Araştırmalar aksini gösterene kadar Dağıstanlı da inanmıyordu ve öğrendikleri onu şu tanımlamaya götürdü: “Osmanlı bir hayretistan bence.

Kitaptaki en şaşırtıcı konulardan biri ise Osmanlı’da kadınlar ve kadın hakları. “Erkekleri suya götürüp susuz getiren kadın kimdi?”, “Kadınlar haklarını arayabiliyor muydu?”, “Boşananlar var mıydı?” ve “Doğum kontrolü var mıydı?” gibi soruların cevaplarında aslında Osmanlı’da kadınların hakları için mücadele verebildiğini, zaman zaman feminist duruşlar sergilediğini görüyoruz. Erkekler kadar kolay değildi belki ama Osmanlı’da bir kadının boşanma talep ettiğini ve bunu gerçekleştirebildiğini öğrenmek oldukça enteresan.

Dağıstanlı’ya göre Osmanlı kadınının miras, mülkiyet gibi hakları olması o dönemde Avrupa’daki hemcinsinin hayal dahi edemeyeceği bir şeydi. Kocalar, kardeşler gibi kadınların bu tip haklarını elinden almak isteyenler olsa da kadınlar mahkemelerde haklarını arardı, hatta içlerinde aile reisi olanlar vardı. Ama tüm bunlara rağmen eşitsizlik baki kalıyordu: “Bir cennette de yaşamıyorlardı tabii. Mahkemede tanık olarak bir erkeğin yarısı bile değillerdi. Mirastan aldıkları payda da… Avrupa’da kadınların böyle hukuki hakları yoktu ama çok erken zamanlardan beri öğretmen olabiliyorlardı mesela; Osmanlı kadını ise ancak 19. yüzyıl sonunda, 20. yüzyıl başında bunu sağlayabildi. Kadın ve erkeğin birlikte sosyalleşmesi de kolay değildi ve geç başladı…”

Peki ya sonra?

Her güzel şey gibi okuduğunuzda tadı damağınızda kalacak bu kitabın arka kapağındaki “Bildiğin Gibi Değil serisinin ilk kitabı” ibaresi kitapseverler için bir müjde gibi. Yazar Mustafa Dağıstanlı, ikinci kitabı Haluk Oral ile birlikte yazacağını söylüyor. Yazarımızın yeni kitap hakkında HaberVs okurları için verdiği ipuçlarına bakacak olursak serinin devam kitabında Kurtuluş Savaşı’nı, İstanbul’u, ekonomiyi ve matematiği bulacağız gibi duruyor…

Yorum yazın