Sanat

Memet Fuat Ödülleri töreni

Yazan: Dila Özsoy

Yazar ve Yayıncı Memet Fuat, kendi ismiyle anılan ve bu yıl altıncı kez düzenlenen edebiyat ödüllerinin verildiği törende hatırlandı. Memet Fuat Eleştiri/İnceleme, Deneme, Yayıncılık Ödülleri ve ikincisi düzenlenen Memet Fuat Genç Şiir Ödülü’nün kazananları 30 Mart’ta açıklanmıştı. Bu ödüller, 19 Aralık 2002’de hayatını kaybeden Fuat hakkındaki belgesel gösterimi ve söyleşinin ardından sahiplerine verildi. Tören, İstanbul […]

Yazar ve Yayıncı Memet Fuat, kendi ismiyle anılan ve bu yıl altıncı kez düzenlenen edebiyat ödüllerinin verildiği törende hatırlandı. Memet Fuat Eleştiri/İnceleme, Deneme, Yayıncılık Ödülleri ve ikincisi düzenlenen Memet Fuat Genç Şiir Ödülü’nün kazananları 30 Mart’ta açıklanmıştı. Bu ödüller, 19 Aralık 2002’de hayatını kaybeden Fuat hakkındaki belgesel gösterimi ve söyleşinin ardından sahiplerine verildi. Tören, İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Santray yerleşkesinde gerçekleşti.

Cevat Çapan, Konur Ertop, Nurdan Gürbilek, Uğur Kökden, Hasan Kuruyazıcı, Nilüfer Kuyaş ve Mustafa Öneş’ten oluşan seçici kurul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları’nın verdiği 5 bin TL’lik eleştiri/inceleme ödülünü bu sene ilk kez iki yazar arasında paylaştırdı.
Bu ödülün ilk sahibi “Ecinniler’in Gölgesinde” adlı eseri ile Yeşim Dinçer oldu. İ. Erkan Irmak, “Kayıp Destan’ın İzinde ya da Manzaralar’da ‘Yiten’: Kuvâyi Milliye ve Memleketimden İnsan Manzaraları’nda Milliyetçilik, Propaganda ve İdeoloji” adlı yüksek lisans teziyle bu kategoride ödüllendirilen diğer araştırmacıydı. Adam Yayınları’nın 5 bin TL’lik deneme ödülünü, “Tepedeki Yabancı” adlı kitabıyla Şavkar Altınel kazandı. Yayıncılık Ödülü’ne, öncü kitaplar yayımlamakta gösterdikleri süreklilik nedeniyle; Sel Yayıncılık değer görülürken, bu yıl ikinci defa verilen Memet Fuat Genç Şiir ödülünü, “Perdesiz” isimli dosyası ile Didem Gülçin Erdem kazandı.

Tören, 2009 Haziran’ında geçirdiği uçak kazasında hayatını yitiren Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı Müzik Bölümü Öğretim Görevlisi ve Arp Sanatçısı Fatma Ceren Necipoğlu anısına, öğrencisi Elif Güngör’ün sunduğu arp dinletisiyle başladı. Ardından Memet Fuat’ın torunu, Bilgi Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü son sınıf öğrencisi Arda Bengü’nün hazırlanmasına katkıda bulunduğu 10 dakikalık kısa belgesel film ile usta yazarın yayıncı yönü vurgulandı.

“Toplum dışı edebiyat”

Dostları Metin Yasavul, Tuna Baltacıoğlu, Semih Gümüş, Turgay Fişekçi ve Nazar Büyüm’ün anılarını anlattıkları bu kısa film gösterimi sırasında duygusal anlar yaşandı.
Memet Fuat’ı hatırlarken ayrıntılar üzerinde duran, samimi ve yaptığı işi ciddiye alan bir insan olarak tanımlayan arkadaşları, kısa filmde onun edebiyat için duyduğu endişeyi dile getirdiği cümlesini yineliyordu: “Ben edebiyatın bu kadar toplum dışı hale geleceğini bilseydim, edebiyatla uğraşmazdım.” Onu tanıyanlar, Fuat’ın Türkçe konusunda titiz davrandığını, yazarların ona gönül rahatlığıyla kitaplarını teslim ettiğini, yayıncı olarak bakıldığında değerli olanı yayınlayan, değerli olacağına inandığı kitapları da destekleyen bir tavır sergilediğini söylüyordu belgeselde.

Belgesel gösterimi sonrası, İstanbul Bilgi Üniversitesi Araştırma Görevlisi Sevengül Sönmez ve Çevirmen Selahattin Özpalabıyıklar yaşama amacı insanlara güzellikler sunabilmek olan Memet Fuat’ı konuştular. Özpalabıyıklar Fuat’ın eğitmenlik yönüne değinirken, “Editörlük yaparken, editörler yetiştirdi” dedi. Ondan bir şeyler öğrenerek çalışan çok sayıda editör olduğundan ve kendisine de yol gösterenin onun yazıları olduğundan söz etti. “Editörlük adına ne öğrendiysem Mehmet ağabeyden öğrendim” diyen çevirmen, “Yeni Dergi” nin Memet Fuat yayıncılığının en önemli hali olduğundan ve örnek temsil ettiğinden bahsetti. Bugün hatırlanan pek çok şiirin ilk olarak Yeni Dergi’de çıktığını söyleyen Özpalabıyıklar, “Memet Fuat sadece editörler değil aynı zamanda çevirmenler de hediye etti bize” diyor ve ekliyordu: “Umarım bu toplantı onu yayıncı olarak hatırlamamızı sağlamıştır.” Sevengül Sönmez ise Memet Fuat’ın her yazarla kitap yayınlanana kadar geçen süreçte ilgilendiğinden, bu süreçte yazdığı mektupları sakladığından ve bu mektupların Bilgi Üniversitesi arşivinde yer aldığından söz etti.

Söyleşi sonunda ödül törenine geçildi. Memet Fuat Ödülleri’nin nedeniyle düzenlenen kısa süreli sergide Memet Fuat Kitaplığı’ndan ve Pirâye Koleksiyonu’ndan derlenen belgeler ve kitaplar ilk kez izleyiciyle buluşuyor.

Yazar, yayıncı, eleştirmen ve sporcu

Memet Fuat (Mehmet Fuat Bengü) (d. 16 Şubat 1926 Erenköy, İstanbul – ö. 19 Aralık 2002) Eleştirmen, yazar, voleybol antrenörü, eğitimci. Nazım Hikmet’in üvey oğludur. Erenköy 38. İlkokulu’nda, Kadıköy 1. Orta’da, Robert Kolej’de ve Haydarpaşa Lisesi’nde okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu. Nazım Hikmet ile Piraye’nin birlikteliği sırasında onlarla birlikte yaşadı. Gençliğinde yaşadığı akciğer rahatsızlığı sebebiyle askerliğe başladığı yedek subay okulundan çürük raporuyla çıkarıldı. Nazım Hikmet’in etkisi ile yöneldiği edebiyat alanında “Memet Fuat” adıyla tanınmaya başladı. Çocukluğundan beri tanıştığı ve Piraye’nin de akrabası olan İzgen’le Edebiyat Fakültesi’ndeki arkadaşlıkları evlilikle noktalandı. Bu evlilikten 25 Temmuz 1961 yılında oğulları Kenan doğdu. De yayınevini kurdu ve 1960 – 1980 yılları arasında, 20 yılda birçok kitap yayımladı. “Yeni Dergi”yi çıkardı. İstanbul Altunizade mahallesinde Altınyurt Spor Kulübü’nde çocuklara futbol öğretti, turnuvalar düzenledi. Daha sonraki yıllarda yardımlaşmaya dayanan bir takım sporu olan voleybolu seçti. Altınyurt Voleybol A Takımını deplasmanlı voleybol ligine taşıdı. Tam 10 yıl amatörlükten hiç ödün vermeden, yeni genç oyuncular yetiştirerek bu ligde kalmayı başardı.
1972 – 1980 yılları arasında genç, ümit, büyükler ve üniversite erkek ulusal takımlarını turnuvalara hazırladı. 1979 – 1982 yılları arasında Anadolu Hisarı Gençlik ve Spor Akademisi’nde voleybol dersleri verdi.
1980 – 1983 yılları arasında Yazko Edebiyat dergisini yönetti. 1981’de Adam Yayınları’nın yerli yayınlar editörü oldu.
1990’larda önce 1990 yılında bir ameliyatta eşi İzgen’i, arkasından da 1995 yılında Piraye’yi yitirdi. 1995’de onların üzüntüsünü atlatamadan solunum yetmezliğinden yoğun bakıma alındı.

Yorum yazın