Gündem

Meclisteki korsanlar

Yazan: Utku Gökerküçük

Genel seçimlerde meclise üç milletvekili sokmayı başaran İzlanda Korsan Partisi'nin politikası nedir, vekilleri ne kadar korsandır?

“Sadece İzlanda'da değil dünyanın her yerinde insanların, kurumları artık fonksiyonel bulmadıklarını hissettik. Bu iş için yeni bir çerçeve yaratmaya ve yeni bir donanıma ihtiyacımız vardı.”
 
Bu sözler İzlanda Píratar (Korsan) Partisi'nin kurucularından Birgitta Jónsdóttir'e ait.

Jónsdóttir ve ekibi, internet ortamında özgürlüğü savunan siyasal oluşum Korsan Parti'yi kurduklarında, işin neleye varacağını tahmin ediyor muydu bilinmez. Ancak 27-28 Nisan’da ülkede yapılan genel seçimlerde yüzde 5,1'lik oy oranına ulaşan parti, yüzde 5'lik seçim barajını geçerek meclise girmeyi başardı. Partinin hedefleri arasında telif hakkı yasalarını değiştirmek, patent sisteminden kurtulmak, bilgiye erişimin serbestleşmesi ve kişisel bilgilerin güvence altına alınması yer alıyor.  

Parti, ülkedeki telif hakkı ve açık içerik yasalarında reform yapılması hedefiyle geçtiğimiz kasımda kuruldu. Ancak bu isimdeki ilk parti 2006'da İsveç'te kurulmuştu. Korsan Parti, merkezi ülkede bulunan “The Pirate Bay” (korsan koyu) isimli ücretsiz dosya paylaşım sitesine açılan kapatma davasının da etkisiyle ciddi sayıda destekçi bulmuştu. Parti, 2009'daki seçimlerde yüzde 7,1 oy oranına ulaşarak Avrupa Parlamentosu'nda iki sandalye kazanmıştı. Daha sonra Almanya'da da kurulan Korsan Parti, Berlin eyalet seçimlerinde ulaştığı yüzde 8,9'luk oyla temsil hakkı elde etmişti. Bir bölümü resmi olarak tanınmasa da bugün Türkiye de dahil 62 ülkede Korsan Parti hareketi mevcut. Ancak İzlanda'dakini diğerlerinden ayıran, ilk kez ulusal bir mecliste temsil edilecek olmaları.

Bir partinin meclise girebilmesi için koyulan yüzde 5'lik baraj, yeni kurulan partilerin çokluğu göz önünde bulundurulunca halkın iradesinin yüzde 20'sinin parlamentoda temsil edilemeyecek olması sebebiyle eleştiri konusu olmuştu. Ancak seçimler öncesi anketlerde Korsan Parti'nin başarısı dikkat çekiciydi. Seçimlere 17 gün kala yüzde 7,8'lik oy oranında görünen parti seçimlerde de barajı 198 oyla geçti ve 63 sandalyeli mecliste üç sandalyeye hak kazandı. Mecliste Korsan Parti'yi temsil edecek isimler İzlanda Üniversitesi'nde İşletme okuyan Jón Þór Ólafsson, bilgisayar programcısı Helgi Hrafn Gunnarsson ve daha önce de milletvekilliği yapmış aktivist Birgitta Jónsdóttir.

Wikileaks aktivisti Jónsdóttir yeniden mecliste

Aslen şair ve yazar olan Birgitta Jónsdóttir, aynı zamanda aktif bir Wikileaks gönüllüsü. Jónsdóttir, 2007'de Amerika Birleşik Devletleri'nin helikopterle Bağdat'taki silahsız sivilleri bombalamasını içeren görüntülerin yer aldığı “Collateral Murder” adlı videonun yapımında görev almıştı. Söz konusu video daha sonra Wikileaks dökümanları arasında yer almış ve Jónsdóttir'in Wikileaks soruşturmasına dahil olmasına yol açmıştı.

İzlanda medyasını “yozlaşmış” olarak niteleyen Jónsdóttir, ülkesini gazeteciler ve haber kaynakları için özgürlük cenneti hâline getirmek için kolları sıvamış ve 2010’da gazetecilikle ilgili dünyanın en özgürlükçü yasa taslağı İzlanda Modern Medya Enstitüsü'nü (IMMI) meclise getirerek kabul ettirmişti. Jónsdóttir aynı zamanda Afganistan'da görev yaptığı sırada Birleşik Devletler ordusuna ait belgeleri sızdırdığı için tutuklanan asker Bradley Manning'e desteğiyle biliniyor. Amerikan mahkemelerinin veritabanındaki parayla satılan dökümanları ve akademik makaleleri parayla satan JSTOR'a ait milyonlarca belgeyi bilgisayarına indirip ücretsiz hâle getiren ancak yakalandıktan sonra başlatılan soruşturma sırasında intihar eden Aaron Swartz da Jónsdóttir'in desteklediği isimlerdendi.

Jónsdóttir, bir önceki dönem “Hreyfingi” (Hareket) adı verilen siyasi oluşumla da milletvekilliği yapmıştı. Siyasi görüşünü “anarşist” olarak tanımlayan 46 yaşındaki Jónsdóttir, Korsan Parti'nin elde ettiği başarıyı “tarihi” olarak yorumluyor.

Partisini, “Bilgi devriminin siyasi kolu” olarak tanımlıyor Jónsdóttir, Associted Press'e yaptığı açıklamada. “Fikirlerimiz üzerinde çalışabileceğimiz için heyecanlıyız. Parlamentoda bizimle birlikte çalışabilecek ve iyi anlaşacağımız isimler olduğunu biliyoruz” diyor. Üzerinde durduğu fikirleriyse 21'inci yüzyıl kuralları olarak tanımlayan Jonsdottir, bunları, internet ortamındaki gizlilik, bilgiye erişimin serbestleşmesi, telif hakları konusundaki reformlar ve politik şeffaflık olarak özetliyor.

2009'daki ekonomik krize sebep olan ve iktidarı kaybeden liberal-muhafazakâr Bağımsızlık Partisi ve Gelişim Partisi, seçimlerden oylarını arttırarak çıktı. Bu durum, kriz sonrası sıkı para politikaları sebebiyle ücretlerinde kesintiye gidilen halkın tepkisi olarak yorumlanıyor. Bu iki parti koalisyon hükümetini oluşturacak çoğunluğa sahip olurken, Korsan Parti hükümete katılmayacağını açıkladı. Daha önce Bağımsızlık Partisi ile aynı hükümette yer almasının mümkün olmadığını açıklayan Jónsdóttir ise, “Az sayıda milletvekilimiz var ve bu şekilde çalışırsak daha etkili olabileceğimize inanıyoruz” diyor.

İzlanda bu seçimlerle birlikte rotayı farklı bir yöne kırdı. İktidarın değişmesi bir yana, Korsan Parti'nin meclise girmesi ülkeyi ve demokrasisini ayrı bir yere koyuyor. Belki de Jónsdóttir 'in dediği gibi durumu İzlanda özelinde okumak gerekiyor: “İnsanların çoğu İzlanda'yı bir demokrasi laboratuarı olarak görüyor. Biz de bu ünü canlı tutmak zorundayız.”

Demokrasi laboratuarı: İzlanda

2008’de tarihinin en büyük ekonomik krizini yaşayan ve iflas ettiğini açıklayan İzlanda, ülkedeki en büyük bankayı kamulaştırmış ve halk İngiltere ile Hollanda'ya olan banka borçlarından sorumlu olmayacaklarını yapılan referandumla belirtmişti.

Kriz sonrası yapılan seçimlerde başbakan seçilen Jóhanna Sigurðardóttir, dünyanın ilk lezbiyen başbakanı olarak biliniyor. Başkent Reykjavik'in belediye başkanı ise bir komedyen, Jón Gnarr. Siyaseti ti'ye alan “En İyi Parti“nin kurucusu Gnarr, seçim vaadi olarak şehrin hayvanat bahçesine bir kutup ayısı getireceğini ve havuzlara ücretsiz havlu koyacağını söylemişti.

Dünyanın en özgürlükçü gazetecilik yasasına sahip olan İzlanda ve demokrasisi, son olarak anayasa çalışmalarıyla gündeme gelmişti. Başbakan Sigurðardóttir'in anayasanın halkın katılımıyla kolektif bir şekilde yazılmasını istemesinin ardından halkın seçtiği ve içinde profesörden çiftçiye 25 kişinin yer aldığı Anayasa Meclisi oluşturuldu. Yine halk arasından rastgele seçilen 950 kişilik kurulun hazırladığı raporu inceleyen Anayasa Meclisi, yeni anayasayla ilgili talepleri sosyal medya üzerinden halkın katılımıyla gerçekleşen tartışmalarla dinledi. Kurul, anayasa taslağını hazırlayıp referandumda halka onaylatmış ve hükümete göndermişti. Ancak yeni taslak bürokratik engellere takılıp meclisten geçmedi. Korsan Parti’nin aldığı oylarda anayasa süreci sebebiyle halkın diğer partilere olan tepkisinin önemli rolü olduğu düşünülüyor. İzlanda’nın anayasa süreciyle ilgili ayrıntılı bilgiye, Benan Molu'nun Güncel Hukuk dergisi Mart sayısında yayımlanan Eylem Halinde Doğrudan Demokrasi: İzlanda'nın Anayasa Referandumu başlıklı yazısından ulaşılabilir.

Yorum yazın