Spor

Kortların yeni çığlığı: Petra Kvitova

Yazan: Volkan Ağır
TTF

Maria Sharapova'yı ikinci sıradan indiren Petra Kvitova'nın önümüzdeki yıl yine İstanbul’da oynanacak turnuvaya ilk sırada katılması sürpriz olmayacak

İstanbul’da düzenlenen Kadınlar Tenis Birliği (Women’s Tenis Association –WTA) Sezon Sonu Şampiyonası’nda ipi Çek Petra Kvitova (21) gögüsledi. Kvitova, sadece dünya sıralamasında ilk sekiz sırada yer alan sporcuların çağrıldığı turnuvanın finalinde Belaruslu Victoria Azarenka’yı 2-1’le geçerek kupaya ulaştı. Bu yıl altı turnuvada birincilik elde eden Çek tenisci, böylelikle dünya sıralamasında da ikinci sıraya yükseldi.

Kvitova’nın tenisin zirvesine uzanan hikâyesi, II. Dünya Savaşı sonrası -eski ismiyle- Çekoslovakya’dan sürgün edilen Almanların tutulduğu Bilovec kasabasında 8 Mart 1990’da başladı. Ailesinde spor yapan biri yoktu ve herhangi bir tenis akademisine de gitmedi. Bugünkü rakipleri günde 3-4 saat antrenman yaparken o, tenisle fazla alakası olmayan ağabeyleri ve babasıyla okuldan sonra günde 1-2 saatlik antrenmanlar yapabildi. Herşeye rağmen başarı basamaklarını teker teker ama hızlıca çıktı. Profesyonel tenise 2006’da başladı. 2007’de Uluslararası Tenis Federasyonu’nun yaptığı sıralamada 27’inciydi. Bu kayda değer bir başarı gibi görünmese de Kvitova ertesi yıl büyükler turnvalarında boy göstermeye başlayacaktı.

2008’de katıldığı Gaz de France turnuvasında ilk 50 içinde bulunan İspanyol Anabel Medina Garrigues’i eleyerek adından bahsettirmeye başladı. Sonraki turda o yılın finalisti Elena Dementieva’yı ilk sette zorlasa da elenmekten kurtulamadı. Ardından Memphis’te katıldığı “2008 Cellular South Cup”ta ilk süprizine imza attı ve o yıl ilk 10 içinde yer alan, Wimbledon şampiyonu Venus Williams’ı ilk turda eledi. Bu maçı kazandığında Kvitova henüz dünya 143'üncüsüydü. Aynı yıl Fransa Açık’a katılan 128 tenisçinin arasında son 16’ya girme başarısını gösterdi. O yıl katıldığı turnuvalarda ilk 44. Sıraya yükselmeyi başardı.

2009’a Brisbane’de Ana Ivanovic mağlubiyeti ile başladı. Buna karşın Moorilla Hobart turnuvasında Pavlyuchenkova, Bondarenko gibi önemli isimleri eleyerek çıktığı finalde vatandaşı Iveta Benesova’yı yenerek ilk birinciliğini kazandı. Fransa Açık'a sakatlığı nedeniyle katılamadı ve Wimbledon'da da sakatlığı sonraki turlara ilerlemesine engel oldu. Amerika Açık'ta dünya sıralamasında birinci sıradaki Dinara Safina’yı üçüncü turda elerken 71. sıradaydı. İkinci finaline Avusturya'nın Linz Kenti'nde gerçekleşen Generali Kadınlar turnuvasında çıktı. Daha önceki turnuvalarda da tur atlamasına engel olan Belçikalı Yanina Wickmayer'e finalde kaybetti. Ve düşüşe geçtiği 2009'u, 61. sırada tamamladı. 

2010 Avustralya Açık’ta ikinci turda Serena Williams'a, “Cellular South Cup”ta da yarı finalde Maria Sharapova'ya elendi. Wimbledon'da Azarenka, Wozniacki, Zheng gibi önemli isimleri eleyerek yarı finale çıktı ancak bu turda yine Serena Williams'a elendi. Senenin en önemli turnuvasından elendikten sonra yaptığı basın toplantısında, “Serena'yı yenebileceğimi hiç düşünmemiştim. Bu yüzden kazanbildiğim kadar sayı kazanmaya baktım. Wimbledon'da yarı finale gelmek çok mutluluk verici. Bir sonraki sefer benim için daha iyi olur diye düşünüyorum” demişti. Yine de 2010'daki en büyük başarısını bu turnuvada elde etti ve ilk defa ilk 30 arasında yer buldu. Sezonu 34. sırada tamamlasa da, WTA tarafından “yılın en iyi çıkış yapan tenisçisi” seçildi. Aynı ödüle daha önceki yıllarda Williams kardeşler, Sharapova, Radwanska ve Wozniacki de layık görülmüştü. 

Tenis izlemeyen şampiyon

Kvitova, artık oyununu geliştirmiş ve tecrübeli bir oyuncu haline gelmiş, S. Williams, Sharapova gibi rakiplerle karşılaşmaya alışmıştı. 2011 Uluslararası Brisbane turnuvasında 13 setin sadece üçünü kaybederek o yıl ilk kupasını kazandı. 28. sıraya yükseldi. Avustralya Açık’a ise 25. sırada başladı. Çeyrek finalde Zvonareva’ya yenildiği bu turnuvada onu 18. sıraya taşıdı. Mutua Madrid Açık’ta Alexandra Dulgheru, Chanelle Scheepers, Zvonareva, Li Na ve Azarenka’yı geçip kupayı kazandı. Böylece ilk 10’a adım attı. Fransa Açık’a dokuzuncu, AEGON International turnuvasına sekizinci sırada başladı. Zaferle ayrılacağı Wimbledon’a da aynı sırada giren Çek yıldız finalde Maria Sharapova’yı yenerek pek de alışkın olmadığı çim korta da ismini yazdırdı. Artık 5. Sıraya yükselmiş ve zirveye nefesini hissettirmişti.

Turnuvanın ardından yaptığı açıklamada “Tenisi eğlenmek için oynuyorum. Daha önce Wimbledon finallerini takip etmedim televizyondan. Çünkü tenisi izlemektense oynamayı daha çok seviyorum” diyerek tenisin kendisi için sadece bir oyundan ibaret olduğunu belirtiyordu. İdolü ve hemşehrisi efsane oyuncu Martina Navratilova’nın ardından Wimbledon’u kazanan ikinci solak tenisçi olurken, 1998’den bu yana Grand Slam kazanan ikinci Çek kadın oyuncu oldu ( Diğeri Wimbledon şampiyonu Jana Novotna.) Ayrıca 1990 doğumlular arasında Grand Slam kazanan ilk tenisçi unvanını kazandı.

İstanbul’daki turnuvaya aynı yıl içinde 5 şampiyonluk (Brisbane,Paris [Kapalı Salon], Madrid, Wimbledon, Linz) kazanarak gelen Kvitova 12 sette 2 set kaybederek sezon sonu turnuvasını da kupayla kapattı. Topladığı puanlarla da Sharapova’nın iki numaralı koltuğunun yeni sahibi. Sinan Erdem’deki turnuvada maçlarını tribünden takip etme şansı bulduğum Kvitova, sayı kazandıktan sonra attığı çığlıklarla ünlü Rus rakibinin tahtını bu konuda da sallıyor.

Ailesinin öğretmen olmasını beklediği , kadınların tenis pek de oynanmadığı bir yerde büyüyen ve yılın en büyük şampiyonası olarak nitelendirilen Wimbledon’u daha önce televizyonda takip etmemiş Kvitova kadınlar tenisinin artık en önemli ismi. Önümüzdeki yıl da İstanbul’da oynanacak WTA Sezon Sonu Turnuvası’na birinci sırada gelmeye artık hiç uzak değil.

 

Yorum yazın