Genel

Kedi tuzağına düşenler

Yazan: HaberVs

Gökhan Tan “İlk” ve “son” ibaresi taşıyan başlıklar gazeteciler için cazip olduğu kadar tehlikelidir de. Çünkü bir şeyin ilk ya da son kez gerçekleştiğini duyurmak haber değeri taşıdığı gibi, bir iddia da barındırır. Yakın zamanda bu iddiadan nasibini alan bir habere tanık olduk. Haber konusu Türkiye’nin nadir ve hemen hiç görülemeyen kedisi karakulak, bilimsel ismiyle […]

Gökhan Tan

İlk” ve “son” ibaresi taşıyan başlıklar gazeteciler için cazip olduğu kadar tehlikelidir de. Çünkü bir şeyin ilk ya da son kez gerçekleştiğini duyurmak haber değeri taşıdığı gibi, bir iddia da barındırır. Yakın zamanda bu iddiadan nasibini alan bir habere tanık olduk. Haber konusu Türkiye’nin nadir ve hemen hiç görülemeyen kedisi karakulak, bilimsel ismiyle Caracal caracal’dı.

Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü yüksek lisans ve doktora öğrencileri Anıl Soyutürk ve Alper Ertürk’ün Marmaris’te bir karakulağı “fotokapan” kullanarak görüntülemesi 12 Ağustos’ta Anadolu Ajansı (AA) tarafından duyuruldu. (kısaca “fotokapan” ya da “fotoğraf makinesi tuzağı” olarak çevrilebilecek camera trap, bir fotoğraf makinesi ve ona bağlı sensör yardımıyla insana gerek duyulmadan, canlının makine ile sensör arasına girmesiyle otomatik olarak çalışıyor.)

İki araştırmacı, hakkında çok az veri bulunan bu nadir türün mevcut durumunun anlaşılması, korunması ve gereken faaliyetlerin planlanması için Muğla çevresinde bir proje yürütüyordu. Haber hemen tüm gazetelerde yer aldı ve AA’nın metninde karakulağın “bugüne dek görüntülenemediği” ifadesi nedeniyle “Karakulak ilk kez görüntülendi” başlıklarıyla yayınlandı. Nadir bir türün ilk kez görüntülenmesi, gazetecilik açısından elbette haber değeri taşıyordu. Ama gerçekten de ilk miydi?

Atlas2002’de yayınladı

Ajans haberlerinin, sorgulanmadan ve doğrudan gazeteler tarafından kullanılması neredeyse doğal bir durum. Ancak haber doğa gibi, hemen hiçbir gazetede bu alanda özelleşmiş editörü bulunmayan bir konuda olunca, bu oran daha da yükseliyor.

Atlasmuhabirleri Batur Avgan ve Ali Murat Atay 2002 yılında Antalya’daki Güllük Dağı Milli Parkı’nda türü aynı yöntemle görüntülemiş ve ilgili haber ve fotoğraf Atlas’ın Eylül 2002 tarihli 144. sayısında yayınlanmıştı. Objektife gece yakalanan karakulağın sırtı fotoğraf karesi dışında kalmıştı. Bu yayını sadece Hürriyetgazetesi hatırladı ve tarihini yanlış belirtmekle birlikte haberinde Atlas’a referans verdi. Diğer taraftan Kanal 7 televizyonunun portalı Haber 7, AA’nın haberini kullanırken karakulağı ilk kez kendi muhabirlerinin görüntülediğini iddia ediyordu. Çünkü 14 Mayıs 2008 tarihinde Marmaris Datça yolu üzerinde bir aracın çarpması nedeniyle öldüğü sanılan bir karakulağın görüntülerini yayınlamıştı.

Peki bir nadir memelinin görüntülenmesi ne kadar önemli? Doğa Derneği Memeli Araştırmaları Koordinatörü Dr. Emre Can’ın dikkat çektiği şey, hayvanların ilk kez fotoğraflanıp fotoğraflanmadığı tartışmasının da ötesinde: “İlk fotoğraf siz gazeteciler için, haber değeri nedeniyle önemli. Bilim adamları için ise, türün o bölgedeki varlığını belgelemesi açısından değer taşıyor. Önemli olan çalışmanın sistematik ve bilimsel yöntemlerle devam etmesi. Türün ekolojisiyle ilgili veriler elde edilmesi. Fotokapan çalışmalarında da esas olan budur. Elbette ilk ya da iyi fotoğraf çekilmesi araştırmacıya da keyif verir. Ama bir araştırmada tüm fotoğraflar birlikte değerlendirilir ve türe ait bir sonuç elde edilmeye çalışılır”. Can’ın verdiği bilgilere göre yayınlanmamasına rağmen karakulak, 2002’den bu yana, başka araştırmacılar tarafından da görüntülendi.

Milli Parklar: “Türkiye’de var demek yetmez, çalışmamız gerekir”

Karakulak üzerine aynı amaçla yürütülen bilimsel çalışmalardan bir diğeri de Doğa Derneği ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü (DKMP) işbirliğiyle Antalya’da devam ediyor. Dernek adına araştırmayı, 2002’de bu türü fotoğraflayan Biyolog Batur Avgan yürütüyor. DKMP Yaban Hayatı Yönetimi Şube Müdürü Cemal Akcan bu tür çalışmaların Türkiye için önemine dikkat çekiyor: “Türkiye’de şu tür var, bu tür var demek yetmez. Bunların üzerinde çalışmamız ve tanımamız gerekir. Bu çalışmaları STK’lar ve üniversitelerle yürütüyoruz. Örneğin Urfa’da, Urfa Üniversitesi’yle gerçekleştirdiğimiz ceylan projesinde, bilim adamlarının ifadesiyle ceylanlarla ilgili literatürü değiştiricek sonuçlar elde edildi. Kızılkuyu Yaban Hayatı Koruma Sahası’nda yetiştirilen ve bir bölümüne verici takılarak doğaya döndürülen 500 kadar ceylan, Payanlı’da olaganüstü bir görüntü sunuyor.”

Nallıhan’ın saz kedileri

Hemen hemen aynı tarihlerde Türkiye’nin bir başka nadir memelisi, saz kedisi (Felis chaus) ise Ankara’daki Nallıhan Kuş Cenneti’nde yine fotokapan kullanılarak belgelendi. Ankara-Beypazarı yolunda Ocak 2008’de bir saz kedisi araç çarpması sonucu ölmüş ve bu kaza türün yörede bulunduğuna dair önemli kanıtlardan biri olmuştu. ODTÜ Biyoçeşitlilik ve Koruma Laboratuvarı (BKL) araştırmacıları Doç. Dr. Can Bilgin, Deniz Mengüllüoğlu ve Hüseyin Ambarlı tarafından yapılan değerlendirmede, ölen bireyin büyük ihtimalle kendine uygun habitat arayan gezici bir saz kedisi olduğu düşünülmüştü.

ODTÜ BKL, yöredeki habitatlara 2009 başından başyalarak fotokapanlar yerleştirdi. ODTÜ Biyoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Can Bilgin yönetiminde etçil ekolojisi üzerine yüksek lisans yapan arazi biyologu Deniz Mengüllüoğlu araştırmanın, Emre Can’ın bahsettiği türde sonuçlar vermeye başladığını müjdeliyor: “Amacımız bölgede devamlılığını sürdürebilen bir saz kedisi populasyonu olduğunu ortaya koymaktı ve bunu başardık.” Araştırma Wildlife Conservation Society, Panthera Foundation, Kuş Araştırmaları Derneği, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından da destekleniyor.

Yorum yazın