Gündem

Kadına bir türlü dost olamayan belediyeler

Yazan: Merve Mehmet
Merve Mehmet

BM desteğiyle yürütülen Kadın Dostu Kent Projesi'nin sonuçlarına göre, çalışma kapsamındaki belediyelerde pek de göze çarpan bir fark ortaya çıkmadı.

Türkiye genelinde belediyeler bütçe tasarımı ve uygulaması yaparken kadınların ihtiyaçlarına yönelik kaynak ayırmıyor. Belediyeler, yaptıkları çalışmaları iki cinsiyet için de gerçekleştirildiğini söyleseler bile “halı sahaları” erkekler, “parkları” kadınlar için yapıyor.

24 Kasım’da, İstanbul Bilgi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen “Belediye Politika ve Bütçeleri: Hangi Kentler Kadın Dostu?” başlıklı toplantıda, TÜBİTAK onaylı, “Kamu Politikaları, Yerel Yönetimler, Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme: Kadın Dostu Kentler, Türkiye Örneği” projesinin sonuçları paylaşıldı.

İki buçuk yıldır proje üzerinde çalışan Gülay Günlük Şenesen, Yelda Yücel, Ayşegül Yakar Önal ve Nuray Ergüneş, Türkiye’deki kamu politikalarını yerel yönetim düzeyinde “Dirlik  Temelli Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Bütçeleme” (DTCDB) yaklaşımıyla ele aldı. Bu araştırma ile belediyelerde yapılan harcama ve hizmetlerin ne kadarının “toplumsal cinsiyet dirliği”ne (gender well-being) dönüştüğü ortaya çıkartılmaya çalışıldı.

Parklar kadınların, halı sahalar erkeklerin

İstanbul Bilgi Üniversitesi İşletme Bölümündeki Yrd. Doç. Dr. Yelda Yücel, DTCDB’nin Türkiye’deki uygulamasını anlattı. Projedeki bütçeleme analizini yaparken “kadınların yapabilirlikleri” yaklaşımını benimsediklerini aktaran Yücel, “Bütçe harcaması hem kadınları hem de erkekleri etkiliyor. Bizim ilgilendiğimiz, bütçede öncelikli olarak kadınların yapabilirliğini etkileyip etkilemediğiydi” dedi:
Yücel, verdiği örnekle bunun ne anlama geldiğini anlattı: “Bir yere park yapıldıysa bu parkın hem kadınlar hem erkekler için yapıldığı iddia ediliyor ancak biliyoruz ki kullanıcı olarak daha çok kadınlar için bir harcama, yani kadınların yapabilirlikleri ön planda.”

Aynı şekilde halı sahalar da kadın-erkek fark etmeksizin yapılan yerler olarak görülse de bunlar fiilen erkekler için yapılan harcamalar olarak kabul ediliyor. Yelda Yücel, kadınları etkileyen hizmetlerin sunum şekline ve bütçeden ayrılan paylara nasıl baktıklarını, bunu yaparken belediyelerle yapılan görüşmeler dışında, örneklem grupları oluşturarak kadınlarla da görüştüklerini anlattı.

Sunulan proje 2006‘da başlayan Birleşmiş Milletler Ortak Programı’nın  (BMOP) Kadın Dostu Kent Projesi’ne (KDKP) dayanıyor. Bu proje Kars, Şanlıurfa, Nevşehir, İzmir, ve Samsun olmak üzere 5 şehir üzerinde uygulanıyor. Projenin toplumsal cinsiyet eşitliği üzerinde etkili bir fark yaratıp yaratmadığını sınamak amacıyla, bu beş kente ek olarak bu kentlere komşu beş kent daha (Erzurum, Diyarbakır, Kayseri, Manisa, Ordu) araştırma örneklemine dahil ediliyor. 

İzmir’de “bayan”, Manisa’da “kadın”

Projeyi yürüten ekip, KDKP’de olan ve olmayan kentlerdeki yerel yönetim politikalarının, toplumsal cinsiyet dirliğine etkisini karşılaştırmalı olarak değerlendiriyorlar. Araştırma sonuçları, BM’nin Kadın Dostu Kentler projesinde yer almasına rağmen İzmir’in de diğer kentlere göre çok anlamlı bir fark yaratmadığını ortaya koyuyor. 

İzmir ve Manisa belediyelerinin stratejik planlarına göre, belediyede istihdam edilen kadın personel oranının düşüklüğü de çalışmada dikkat çeken unsurlardan biri. İzmir Belediyesi çalıştıracağı “Bayan” oranını yüzde 26 düzeyinde belirlerken, Manisa Belediyesi personelin yüzde 14’ünün “Kadın” olduğunu ifade etmiş.

Ayrıca Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Yakar Önal, kadınların yapabilirliklerini olumlu etkilemek için inşaat ve alt yapı çalışmalarına daha çok bütçe ayıran Manisa’ya göre, İzmir’in bütçelemede daha dengeli bir yol izlediğini belirtti.

Şanlıurfa’da kadınlar izinsiz sokağa çıkamıyor

Şanlıurfa ve Diyarbakır illerini araştıran Nuray Ergüneş ise KDK Projesi’nin uygulandığı Urfa’nın komşu Diyarbakır’a göre kadın erkek eşitliğine yönelik taahhütleri yerine getirmekten uzak olduğunu söyledi.

Diyarbakır’da hem “Kadın-Erkek Eşitlik Birimi” hem de “Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin olduğunu söyleyen Ergüneş, bu birimlerin aktif çalıştıklarını belirtti. Ancak Diyarbakır'da da halihazırda meclisteki 29 üyeden yalnızca 7’si kadın ve toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçelemenin gerçekleşmesi için uygun ortamın sağlanabildğini söylemek hayli zor.

Şanlıurfa’ya alan araştırması için gittikleri zaman, sosyal-ekonomik olarak farklı durumlardaki kadınlarla görüşseler de, kadınların hiç birinin eşlerinden izin almadan dışarıya çıkamadığını anlatan Ergüneş’e göre Diyarbakır’da kadınların politik katılımları çok daha yüksek.

Yorum yazın