Gündem İstanbul Yaşam

Hacıhüsrev de yerinde dönüşemiyor

Yazan: Sevinç Yazgan

İstanbul’ün merkezinde bulunan roman mahallesi Hacıhüsrev, Polat İnşaat’ın “Piyalepaşa” projesi için Sulukule’ye benzer şekilde boşaltılıyor. Firma, herkesin hakkını verdiğini söylerken mahalleli kentsel dönüşümün hiç de söylendiği gibi “yerinde” olmadığını savunuyor.

Hacıhüsrev, ya da diğer adıyla İstiklal Mahallesi, şimdilerde kentsel dönüşüm projelerinin gündeminde. 6306 sayılı “Afet Yasası” kapsamında “riskli alan” ilan edilen Hacıhüsrev’de mahalleli, hem bu kararı, hem de projenin imar planlarını yargıya taşıdı. Bir yanda, Türkiye’nin özel sektör tarafından gerçekleştirilen en büyük kentsel dönüşüm projesi olarak tanıtılan lüks konut, rezidans ve alışveriş sokağı projesi, diğer yandan yerinde dönüşüm isteyen, kendilerini yerlerinden edeceği gerekçesiyle bu projeye karşı çıkan, mücadele eden mahalle sakinleri. Bir kaç yıl önce yaşanan Sulukule örneğinde bölge halkının nasıl yerinden edildiğini hatırlandığında, mahallelinin endişesi pek de yersiz sayılmaz…

“Kimseyi mağdur etmeyeceğiz”

images

Kaan Yücel (Piyalepaşa Gayrimenkul Genel Müdürü)

Bölgedeki en büyük firma olan ve bu projeye karşı çıkanların hedefindeki Polat Holding’in Genel Müdürü Kaan Yücel, tapusu olan herkesle anlaştıklarını söylüyor. Arsası olanlarla yüzde 43 kat karşılığı, dairesi olanlarla da, evlerinin metrekaresi kadar daire verme sözü verdiklerini belirten Yücel, kendilerinin de yerinde dönüşümden yana olduklarını söylüyor.

Bölgede 320 kaçak yapı olduğunu söyleyen Yücel, herkesle tek tek konuştuklarını, bu binalar kaçak olduğu için herkese projeden ev veremeyeceklerini anlattıklarını, ancak yine de kimseyi mağdur etmemek amacıyla kaç metrekare evlerde yaşıyorlarsa, o metrekarelerde yeni evler almak amacıyla emlak ofisi bile açtıklarını söylüyor. 150’ye yakın haneyle anlaştıklarını anlatan Yücel, iki buçuk senedir ciddi miktarda konut alımı yaptıklarını ve kimseyi mağdur etmemek içinçaba harcadıklarını dile getiriyor.

İnşaat için ruhsat aldıkları 82 dönümlük arazinin 67 dönümünün gruplarına ait yıllardır satın alınan araziler olduğunu ifade eden Yücel, kendilerine yönelik davaların, arazinin bir kısmında bulunan kaçak yapı bu bina sahipleri tarafından aslında yetkisiz olarak açıldığını vurguluyor. Bu davalardan hiçbir sonuç alamayacaklarını da belirten Yücel, kendileri açısından sorunu şöyle özetliyor:
“Bugün bir deprem olsa, evler yıkılsa, oturan birine gel evini göster deseniz gösteremez. Ne kadastro var, ne bir şey. Evlerin hepsi kaçak, parsel yok, hiçbir şey yok. Siz buna karşılık tapulu bir ev verdiğinizde, kimsenin buna bir itirazı yok prensipte. Sadece, 50 metrekarelik bir evde oturuyorsa, 100 metrekarelik bir ev istiyor. Sıkıntı bu.”

Harabe halindeki evler

IMG_0006Kentsel dönüşüm mağdurlarının kurduğu, İstiklal mahallesi Koruma Güzelleştirme Ve Geliştirme DerneğiBaşkanı Semra Lom‘la görüşmek üzere mahalleye giderken yıkılmış, harabe halinde boş, metruk binaların arasından geçiyoruz. Geceleri buralarda uyuşturucu madde bağımlılarının barındığını, hava karardıktan sonra ekmek almaya bile çıkamadıklarını, Polat holding firmasına defalarca bu molozları kaldırmaları için uyarı yaptıklarını söylüyor bir kaç mahalleli. Genel Müdür Kaan Yücel ise bu binaları tamamen yıkıp, boş arsa haline getirmek için dozer ve kamyon yolladıklarını ama mahallelinin izin vermeyerek, görevlileri darp ettiğini söylüyor.

Polat Holding’in süreçteki rolünden de yakınan Semra Lom, firmanın asla samimi davranmadığını, kimseyi mağdur etmeme sözünün samimi olmadığını düşünüyor:
”En iyi kentsel dönüşüm deniyor burası için. Biz niye göremedik? Yıkılan yerler nedeniyle farelerin, suların içinde yüzüyoruz. O binaların hiçbirini yasalara uygun olarak yıkmadılar, temizlemediler. Yıkımlarda, ne bir ambülans, ne itfaiye yoktu. Yıkılan yerin sulanması, kapalı boş bir hale getirilmesi gerekiyordu. Kepçeyle birlikte kamyonun da gönderilmesi lazım ki, aynı gün kaldırılsın tüm molozlar. Bizi yıldırmak, pes ettirmek için yapmadılar bunu. Hurdacılara yıktırdılar, usulsüz yaptılar. Suları iyi kapatmadıkları için lağım sorunu yaşıyoruz.”

 

IMG_8018

İstiklal mahallesi Koruma Güzelleştirme Ve Geliştirme Derneği Başkan’ı Semra Lom

Örgütlü mücadele için dernek kurduk

Mesleği satış müdürlüğü olan ama yıllardır verdiği mücadeleden dolayı bir avukattan çok daha fazla hukuki bilgilye sahip olan Semra Lom, konuşurken sinirleniyor, yüzü kızarıyor, ellerini ve kollarını kullanıyor sık sık. “Örgütlü mücadeleye inanıyorum ben. Başımıza bu kentsel dönüşüm meselesi çıktığında, mahallenin bir olması gerekiyordu. Açtığımız davaları daha iyi takip edebilmek için bir dernek kurmak zorunda kaldık. Şu anda 400 kişiyiz. Birlikte mücadeleye devam ediyoruz” diyor.

Hemen ardından da, riskli alan ilan edilmelerinin hikayesine geçiyor: “Burayı riskli alan ilan etmişler. Mühendislerin gelip, burada ölçü alması gerekiyor. Böyle bir başvuru yok. Gidin, İstiklal mahallesinden örnekler alın getirin denilecek. Ne gelen var, ne de, burayı kimin riskli alan ilan ettiği belli. Sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu konuda riskli gördüğü söylendi. Oysa 2002’deki deprem haritasında bizim buraların riskli alan olmadığını tespit ettik Beyoğlu belediyesinden. Bu defa da, binalar risklidir dendi. 5. Sınıf, düşük kaliteli binalar olduğu söylendi. Biz de tamam dedik, o zaman 100 metre ötedeki Şişli semtindeki gibi, kentsel dönüşümümüzü kendimiz yapalım. Müteahit ile anlaşalım ve daha sağlam binalarda oturalım dedik ama kabul edilmedi.“

Buraya üç tane proje yapıldığını, adına da özel alan projesi dendiğini söyleyen Lom, dini tesis, dini okul, cami gibi yapılar yapılacağını duyduklarını ama bu konuda ne Büyükşehir’den ne de Beyoğlu belediyesinden hiçbir bilgi alamadıklarını anlatıyor.

Bizi pes ettirmeye çalışıyorlar

IMG_0012

Bizi pes ettirmeye çalışıyorlar

Tüm bu süreçte bilgilendirilmediklerini, olan bitenden haberdar olmamaları için herşeyin yapıldığını, kendilerine hiçbir şey sorulmadığını, kendi imkanlarıyla bilgi toplamaya çalıştıklarını anlatan Lom, dört dava açtıklarını, birincisinin riskli alan için, diğerlerinin de proje iptalleri için olduğunu belirtiyor. Projelerin hiç birinde kendilerinin yer almadığını, adeta buharlaşmış gibi yok edildiklerini anlatıyor kızgınlıkla. Nereye gideceklerini, başka bir yere gönderilme durumları olup olmadığını, ya da kendileri için ne düşünüldüğünü bilmediklerini söyleyen Lom, davanın hala devam ettiğini, keşif için gerekli ücreti yatırdıklarını ve hakimlerin karşısına çıkıp savunma yapacakları günü beklediklerini söylüyor.

 

IMG_0002Semra Lom, Kendilerine tapusuz, kaçak denmesinden de çok rahatsız. Devletin zamanında, vatandaşlara yeminli büroları aracılığıyla tapu tahsis belgeleri verdiğini, bunların zaten tapu sayıldığını, 2 bin 500 liralık Ziraat Bankası bedeli ödeyerek herkesin bunu aldığını söylüyor: ”Devlet herkesi kandırmış, size tapuya çevireceğim bunu demiş ama yapmamış. Yıllardır evlerinde oturuyor insanlar, çöp vergisine kadar ödüyorlar. Şimdi bunlar tapu değil demek saçma değil mi?” diyor.

‘Kentsel dönüşüm bir firmanın 5000 tane evi olsun diye mi yapılıyor?’

“Bizi sürekli devlet ile korkutuyorlar. Diyorlar ki, bakın biz çok iyiyiz, en iyisiyiz, gelin anlaşın. Devlete kalırsanız, size üç kuruş para verecek, ortada kalacaksınız. Böyle şey olur mu? Kentsel dönüşümün anlamı bu mu? Bir firmanın 5 bin tane evi olsun diye mi yapılıyor? Yoksa, malik olanın evi başına çökmesin diye mi? Birleşmeyi önlemek için, tüm İstiklal mahallesini riskli alan ilan etmediler. Etap etap gidiyorlar. Burası riskli, karşı cadde değil. Ada bazında ilan ediyorlar. Bir firmanın bin tane evi olacak, bizim bir evimize göz dikecek” diyen Lom, bundan sonra daha fazla birliğe ihtiyaç olduğunu ve bunun için de adımlar attıklarını anlatıyor: “Biz korkmuyoruz. Hukukun gerektirdiği ne varsa yapacağız. Türkiye bazında mahalleler birliği kurduk. Örgütlü hareket ediyoruz. Sesimizi daha da çok duyacaksınız artık. Bireysel olarak değil, toplu hareket etmek her zaman daha etkili. Bize gönüllü olarak destek veren Bir Umut Derneği’ne de o muhteşem dilekçeler için çok teşekkür ediyoruz. Eylemlere devam! Onlar korksunlar bizden!”

IMG_0001

Yeni torba yasa neler getiriyor?

Haberi hazırladığımız sırada, TBMM’den yeni bir torba yasa kentsel dönüşüm tartışmalarını alevlendirdi. . Diyarbakır Sur için çıkarılan 6704 sayılı torba yasa ile, kentsel dönüşümde İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye’nin rant alanına çevrileceği iddia ediliyor. Torba yasaya konulan ek maddeyle, 2012 yılında çıkarılan ve kentsel dönüşüm yasası olarak bilinen 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun’da, Danıştay’ı devre dışı bırakacak ayarlamalar yapıldı. 6704 sayılı Torba Yasanın 25’inci maddesiyle, üzerindeki toplam yapı sayısının en az yüzde 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatı alınmaksızın inşa edilmiş olmakla birlikte sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapılardan oluşan alanlar da riskli alan sayıldı. Yani söz konusu alanların deprem riski altında olduğunu ispatlayamayan Bakanlık ve belediyeler, özellikle gecekondulaşmanın yüksek olduğu yerlerde kentsel dönüşüm yapmak için, imarlı ve ruhsatlı yapıları bile, önceden ruhsatsız oldukları gerekçesiyle riskli alan kapsamına aldı.

Vatandaşın direnmesi halinde ise Kanunda, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulacağı yönünde ciddi önlemler de alındı. Mimarlar Odası, vatandaşın itirazına kısıtlama getiren ve mahkeme kararlarını devre dışı bırakacak torba yasadaki düzenlemelerin iptal edilmesini istiyor.

Yorum yazın