Gündem

Gülsuyu'nun derdi mahallede kalabilmek

Yazan: Anıl Yağcı-Önder Öndeş
Önder Öndeş

Gülsuyu'nun kitabını yazan Erdoğan Yıldız'a göre Gülsuyu sakinleri, esas olarak kendilerini dışlayan kentsel dönüşüme karşı çıkıyor.

Erdoğan Yıldız, bu yıl içinde yayınlanan “Kendi Sesinden Gülsuyu-Gülensu” kitabının derleyecisi, mahalle sakini. Aynı zamanda Gülsuyu Gülensu Dayanışma ve Yaşam Merkezi'nin başkanı. Hayatı Gülsuyu'nda geçmiş ve geçmekte olan bir insan. Bu nedenle Gülsuyu onun için çok önemli. Mahalleye geldiğimizde bizi arabasıyla bir keşif turuna çıkarıyor gibi heyecanlı. Çocukluğunun geçtiğini söylediği evinin önüne yaklaştığımızda eliyle işaret ederek, annesini gösteriyor. Annesi samimi gözleriyle gülümseyerek selamlıyor bizi.  Ardından derneğin merkezine geçiyoruz. Aklımızda çok soru var. Kentsel dönüşüm, belediye, yaşanan son olaylar, Gezi, çete-örgüt çatışmaları ve buradaki yaşam. Aslında konuşulanlar biraz da onun hayatı hakkında…

Maltepe Belediyesi Belediye Başkanı Mustafa Zengin’le yaptığımız görüşmede, Gülsuyu Mahallesi sakinleri ile düzenli toplantılar yapıldığını ve mahallelinin izni olmadan hiç proje yapılmadığını ve yapılmayacağını belirtti. Gerçekten de belediyenin size karşı tutumu böyle mi?

Öncelikle şunu belirtmek isterim ki belediye ile aramızda her şey güllük gülistanlık değil. Bizim katılımcı planlama anlayışımızla, belediyenin katılımcı planlama anlayışı çok farklı.  Belediyenin katılımcı planlamacılığı bizle toplantı yapıp sonra kendi bildiğini okumak veya imar planlarını asıp beğenmeyenler itiraz etsin demekse, bu katılımcı planlama olmuyor. Belediye bizi toplantılara çağırır, biz toplantılara gidip itirazlarımızı yaparız. Fakat bunlar pek değerlendirilmeye alınmaz. Yine kendi bildiklerini okurlar. CHP 2009 yılında AKP gibi tepeden inmeci bir kentsel dönüşüm projesi yerine bizim de fikirlerimizi alarak bir planlama yapacağını söyleyerek oyları topladı. Fakat Aralık 2009’a -yani seçim dönemi yaklaşana kadar- bizimle hiç görüşmedi. Nitekim belediyenin imar planı mahalleliyi Gülsuyu'nda kalmaya teşvik edici değil. Aksine bizi TOKİ’lere muhtaç bırakacak gibi.  Bu konuda belediye ile görüşmelerimiz sürüyor.  Geçmişteki AKP belediyesinin tepeden inme politikalar uygulaması, şimdiki CHP belediyesinden memnun olduğumuz anlamına gelmez. Belediyenin iyi niyetli olduğunu düşünüyorum ama ortada henüz tatmin edici gelişme yok.

Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin:
“Gülsuyu’nda yaşananların kentsel dönüşümle ilgisi yok”

HaberVs’nin sorularını yanıtlayan Maltepe Belediye Başkanı Mustafa Zengin, son günlerde Gülsuyu'nda yaşanmakta olan çatışmanın, kendilerinin hayata geçirmeye hazırlandığı kentsel dönüşüm projesinden kaynaklanmadığını söylüyor:
“Son günlerde Maltepe Gülsuyu Mahallesi'nde yaşanan üzücü olayların, kentsel dönüşüm çalışmalarına dayandırılmaya çalışılmasını gazetelerden okuyorum. Bu gerçeği yansıtmıyor. Zira biz 2009 seçimlerinden itibaren Maltepe’de, halkımıza söz verdiğimiz gibi örnek bir kentsel dönüşüm projesini hayata geçirmek için çalışıyoruz. Gülsuyu'da bu plana dahildir. Maltepe Belediyesi’nin kentsel dönüşüm çalışmalarından kaynaklı olduğu ileri sürülen çatışmaların gerçekle hiçbir ilgisi yoktur, iddialar asılsızdır. Bu nedenle olayların siyasi olduğunu düşünüyorum.”

Gülsuyu-Gülensu mahallesinin sorunlarıyla ilgili olarak mahalle sakinleriyle ortak bir platform kurduklarını belirten Zengin, vatandaşların kendi mahallelerinin akibeti hakkında karar vermeleri ve sürece dahil olmalarının çok önemli olduğunu ifade ediyor:
“Vatandaşlarımızın görüşlerini aldık bu konuda. Birçok STK'ya, konusunda uzman isme danıştık. Zaten mahalle temsilcilerimizle rutin olarak bir araya geliyoruz. Özellikle Gülsuyu Mahallemizdeki tapu sorununu çözmek için çalışıyoruz. En başından beri söylediğim gibi halkımızın istemediği hiçbir projeyi hayata geçirmeyeceğiz.”

Mustafa Zengin bu çalışmalar sonucunda elde elde edilen verilerle gözden geçirilen imar planlarının önümüzdeki kasım ayında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne sunulacağını da söylüyor. Yaşanan çatışmalarla birlikte mahalle nüfusunun yüzde 40'nin evlerini terk ettiği iddalarını da yalanlayan Başkan Zengin, mahallenin kendi haklarını korumasının çok doğal karşılanması gerektiğinin de altını çizerek bölgedeki uyuşturucu ile mücadelede devlete çok büyük rol düştüğünü de sözlerine ekliyor.

 Önümüzdeki seçimlerde Gülsuyu sakinlerinin takdiri ne yönde olur?

Mahallenin politik yapısı ağırlıklı olarak sol görüş yönünde. Bu mahalleden kolay kolay AKP, MHP veya Saadet Partisi’ne oy çıkmaz. Ama bu da oyların çantada keklik olduğu anlamına gelmiyor. Örneğin Maltepe’nin önceki belediyesi AKP’deydi.  Yani tepki oyu olarak farklı partilere oylar dağılabilir.

Mahallede “marjinal” delilen sol örgütlerin etkili olması mahalleli için bir tehdit değil midir? Eğer tehdit değilse ve örgütlerin mahalleyi koruğunu düşünüyorlarsa bu insanların devlete hiç güveni kalmadı mı?

Gülsuyu Mahallesi, tipik olarak Gazi Mahallesi’ni ve 1 Mayıs Mahallesi’ni andırıyor. Bu biraz da mahallenin politik işlevselliği ile alakalı. Sizin “marjinal”diye nitelendirdiğiniz örgütler burada çok iyi bir taban buluyor. Bu grupların önerisi şudur: “Her türlü plan yıkım getirir. Biz mahalleyi dişimizle ve tırnağımızla yaptık. Burası için çok bedel ödedik. Dolayısıyla tek bir tuğlanın bile kırılmasına izin vermeyiz. Devlet yıkabiliyorsa yıksın. Barikatımızı kurup sonuna kadar çatışırız.” Bu örgüt üyeleri mahallelinin dayısı, amcası, çocuğu olduğu için onlara karşı sert bir tutum gösterilemiyor. Fakat bu reel politik bir tutum değil. Burada ya mahallelinin katılımlıyla kimsenin mağdur edilmediği bir projeyi savunacağız ya da TOKİ’nin mahalleye girmesini bekleyeceğiz. Dolayısıyla ilk aşamada çözüm olarak barikatları kurmak yerine yapılması gerekenleri hayata geçirmemiz lazım. Belediye kalkıp derse ki “biz kimseyi mağdur etmeyeceğiz”, TOKİ buralara girmeyecek, biz tutup yok kardeşim plan falan istemiyoruz diyemeyiz. Plan istememenin kendisi bir çözüm değil. Mahalleli de şimdiki halinden memnun değil. Satsa satamıyor, alsa alamıyor, üstüne kat çıkamıyor, çatısını yapamıyor. Eli kolu bağlı durumda. Dolayısıyla buradaki tırnak içinde; marjinal sol örgütlerin söylemleri prim yapmıyor.

Gülsuyu Mahallesi, Gezi Parkı eylemlerine çok aktif bir şekilde destek verdi.  Mahallede çatışmalara neden olan çetelerin de bu eylemlerden sonra hızlı bir şekilde güçlendiği söyleniyor. Arkasında ne olabilir sizce?

Bu söyleyeceklerimi ilk kez Habervesaire için söylüyorum. Öncelikle mahalleli Gezi'ye çok ciddi destek verdi. 5 bin -6 bin kişi İstanbul'un can damarları olan D-100 karayolunu trafiğe kapattı. Bu mahallenin tarihinde bir ilkti ve en büyük protesto gösterisiydi. Bu durum mahallenin ne kadar örgütlü olabileceğinin önemli bir göstergesidir. Haliyle tabi bu bir mesaj verdi. Fakat biz bu olaylar ilk patladığında basit 3-5 tane kişiden oluşan çetelerin işi zannettik. Oysa bunların 3-5 kişiden oluşan bir mesele olmadığı ortaya çıktı. Daha derin ilişkilerin olduğu izlenimi var. Çeteler ve mafya bozuntuları genelde devrimci örgütleri karşılarına almaktan çekinirler. Çünkü karşılarında ciddi bir silahlı güç veya Türkiye geneline yayılmış örgütlü bir yapı vardır. Oysa çeteler lokaldir. O yüzden çatışmalardan yenik ayrılacaklarını düşünürler ve bu örgütleri karşılarına almazlar ama Gülsuyu’nda  durum farklı. Bu çetelerin arkasında kesinlikle başka güçler var.

Peki siz bunda kolluk kuvvetlerinin payı olduğunu düşünüyor musunuz?

Burada dokuz kişinin yaralanması ve bir kişini öldürülmesi olayları yaşanmadan önce devletin istihbaratı yok muydu? Vardı tabi. Bu pekala önlenebilirdi. Ben emniyetin elinde bu istihbaratın olduğuna eminim. Polis neden bu olaylar yaşandıktan sonra operasyon yapma kararı aldı. Bu olaylar yaşanmadan önce de gerçekleştirilebilirdi bu operasyonlar. O bahsi geçen 50-60 tane çete evi biliniyordu zaten. Bu sayede Ferit'in ölmesi de engellenebilirdi. Payı demek yerine ben kusuru olduğunu düşünüyorum. Engelleyecek gücü vardı ama engellemeyi tercih etmediler desek daha doğru olacaktır.

Siz Hasan Ferit Gedik'i tanıyor musunuz?

Hayır, tanımıyorum. Zaten Gülsuyu'nda ikamet etmiyordu.

Müteahhit firmaların çetelere desteği olduğunu düşünüyor musunuz?

Şöyle bir şey duyduk biz. Ali Ağaoğlu demiş ki, siz burada çeteciler vasıtasıyla halkı canından bezdirin. Ben böyle bir şeye inanmıyorum.  Ama daha güçlü lobilerin bu yönde çalışmaları olmuş ve oluyor olabilir. Mahallemizi az önce sizinle birlikte gezdik. Belki de İstanbul'un en güzel yerlerinden biri. Aynı zamanda zemini sağlam olan ve inşaat için uygun olan bir topoğrafyası var. Aşikar ki burada birçok müteahhit firmanın gözü var. Ama az önce de belirttiğim gibi bu firmaların çetelerle anlaşıp böyle bir yıpratmaya girişmeleri bana çok akla yakın gelmiyor

Taraf gazetesi köşe  yazarı Emre Uslu ise çatışmaların  PKK’dan kaçıp DHKP-C’ye sığınan N.B. isimli şahıs yüzünden başladığını belirtiyor. Burada karşımıza birbirine tabiri caizse “düşman” birçok grup çıkıyor. Esasen bir çete kavgasından çok siyasal bir çatışma olabilir mi?

Ben de bu yazıyı okudum.  Öyle bir problem var zaten. Ama bu mahallede son aylarda yaşananların bu çatışma ile ilgisi olduğunu düşünmüyorum. PKK ile DHKP-C arasında böyle bir çatışmanın olduğu biliniyordu. Birkaç yıl önce PKK'lılar Halklar Derneği'ne molotof atmışlardı. Bu süreçte çetelerle yaşanan çatışmanın ardında bence PKK-DHKP-C çatışması yok. Hatta belki de bu iki illegal grup çetelere karşı biraraya  bile gelmiş olabilir.

Mahalle meclisinizde bu grupların temsilcileri var mı?

Hayır, yok.

Mahalleyi oranlarsak siz bir yüzde verebilir misiniz? İşte yüzde kaçı şuna destek veriyor gibi.

Mahalle abartıldığı kadar örgütlü değil. DHKP-C belki belli oranda destek görüyor ama çok küçük bir lokalizasyonu var. PKK ve diğer gruplar içinde aynı şeyi söylemek mümkün. Evet burada bu gruplara karşı belli bir müsamaha var. Ama halk gerçekçi çözümlerden yana. Ben ortodoks gruplar demeyi tercih ediyorum radikal ya da marjinal yerine. Bu grupların siyaset yapma biçimi mahalle sakinlerine hoş gelen bir tarz değil. Tam tersine sakinleri irrite eden bir tarz.

Bunu biraz daha açabilir misiniz?

Bu ortodoks grupların yaklaşımı ve ürettikleri politikalar mahallelinin yaşamını kolaylaştıracak cinsten değil. Kendi örgütsel ihtiyaçları daha ön planda bu grupların. Bu söylediğim tüm ortodoks sol gruplar için geçerli. Nitekim bugünün sorunları ve reel-politiği ile kendini tanımlamayan ve hala 70'lerin-80'lerin solu ile siyaset yapmaya çalışan bu örgütlerin bu işi kotarma şansı yok. Çünkü artık zaman ve ihtiyaçlar çok farklı. Dünyada artık o eski dünya değil. Buradaki solun da günün şartlarına uygun bir politika üretmesi lazım.

Genellikle projeye karşı olanlar  hakkında konuştuk. Gülsuyu'nda kentsel dönüşümü destekleyen  bir kesim var mı?

TOKİ'yi isteyen bir kesim yok. Fakat kentsel dönüşümün münferit firmalar vasıtasıyla gerçekleşmesini isteyen bir grup var. Bildiğiniz üzere, kat karşılığı ev ya da arsa vermek gibi. Bu insanlar belediye aradan çekilsin biz müteahhitle anlaşıp kendi işimizi kendimiz görelim diyorlar. Ama bunun bir gerçekliği yok. Biz burada bir mülkiyet mücadelesinden önce bir barınma hakkı mücadelesi veriyoruz. Tapusu olan var, olmayan var. Tarımda makineleşme sonrası kırdan kente göçen taşralı aileler, sanayi kentlerinde fabrikalarda çalışmışlar. Buralarda gecekondularını kurmuşlar. Bundan sonra özellikle 80'lerle birlikte burada binalarını yapmışlar. İş o kadar kolay değil yani.

Peki son olaylardan sonra buradaki kiralar ve ev fiyatlarında bir dalgalanma oldu mu?

Bunu söylemek için çok erken. Olaylar devam ediyor. Bekleyip, göreceğiz. Şunu yenilemek gerekiyor. 2004'ten bu yana kentsel dönüşüm ayrı bir olay, şu son 6-7 aylık gelişmeler ise apayrı bir mesele.

        Sizce çetelerle mücadele nasıl sonlanacak?

Biz bu mahalleyi kurarken çok bedeller ödedik. Hizmet devlet tarafından kendiliğinde gelmeli. Fakat biz su, elektrik ve altyapı için mücadele ettik. Hep bir mücadeledir Gülsuyu. Sonra çocuklarımız burada büyüdü, büyüyorlar. Bu nedenle Gülsuyu'nu üş-beş tane çeteciye bırakacak halimiz yok. Bunu asla kabul edemeyiz.  

Yorum yazın