Yaşam

“Gerçek”ten kaçış oyunları

Yazan: Dila Atsan

Artık bilgisayarda oynanan oyunlar yerine gerçek oyun deneyimi tercih ediliyor. 2014’ten beri Türkiye’de neredeyse her gün yeni bir kaçış oyunu açılıyor.

Türkiye’de 2014’ten bu yana 126 tane gerçek kaçış oyunu açıldı. Oyunlarda tek bir amaç var; ipuçlarını bulup odadan çıkmak. İstanbul Bilgi Üniversitesi oyun tasarımı öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Tonguç Sezen, gerçek kaçış oyunlarını; CSI Miami, Sherlock Holmes,  gibi özenilen hayatların ve bilgisayar başında çözülen bulmacaların gerçek hayatta deneyimlenmesi olarak tanımlıyor.

Sezen’e göre oyunlar; yeni, güvenli ve eğlenceli. Ancak Sezen, insanların bu oyunlara gitmesinin altında yatan esas nedenin dünyaya ve sisteme olan güvensizlik olduğunu söylüyor. İnsanlar için gerçeğe yakın bir platformda bir şey başarabilmek hem büyük tatmin kaynağı hem de kendini test etmek için iyi bir araç.

Gelelim oyunların çıkış hikayesine. Bilgisayar oyunları olarak bilinen “Room escape games” (odadan kaçış oyunları) ilk kez 2005 yılında Japonya’da gerçeğe uyarlanıyor. Daha sonra Budapeşte’de yaygınlaşan gerçek kaçış oyunları tüm dünyada benimseniyor.

Gerçek kaçış oyunlarını bilgisayar oyununa çevirirsek nasıl olurdu?

Tonguç Sezen’e göre Türkiye’deki gerçek kaçış oyunları bilgisayar oyunu olsaydı eski paradigmaya göre tasarlanmış olurdu. Çünkü bugünün dijital oyunlarında yapay zeka, bilgisayar tarafından yönlendirilen karakterler çok ağırlıkta.  Sezen'e göre bugünün dijital oyunlarını gerçeğe çevirmek için kostüm giymiş kişiler kullanarak Disneyland tarzı oyunlar yaratmak mümkün. Sezen, gerçek kaçış oyunlarının gerçek boyutta olduğu  için daha büyük bir haz yarattığını, ancak bilgisayar oyunlarına kıyasla çok daha küçük ve basit olduklarını düşünüyor.

Hem gerçek dünyada oynanan hem de cep telefonu veya tabletle devam ettirilebilen Ingress’i başarılı bulduğunu anlatan Sezen’e göre; dijital ortam ve gerçek dünyanın birleştirildiği oyunlarla daha büyük deneyimler kazanmak mümkün.

Türkiye’deki oyunlarda bazı mantık hataları ve özgün içerik konusunda sorunlar bulduğunu söyleyen Sezen, oyunlarda ipuçlarının iyi verilmesinin, katılımcı algısı düşünülerek profesyonel bir şekilde tasarlanmasının ve güçlü öykünün önemini vurguluyor.

Rakipler arttıkça, eleme başlayacak

Saatte yaklaşık 100 lira kazanmanın kolay yolu gibi gözüken gerçek kaçış oyunları sektöründe şimdiki popülerliğin bir süre sonra sona ereceğini ve rakiplerin daha da artmasıyla bir eleme başlayacağı tahmin ediliyor. Gerçek Kaçış Oyunları internet sitesinin kurucusu B.A. siteyi, insanları oyunlar hakkında bilgilendirip, deneyimlerini paylaştırmak amacıyla kurduklarını söylüyor.

Sadece İstanbul’da 40 farklı oyunun olduğunu söyleyen B.A, Giresun, Hatay, Balıkesir, Samsun, Ankara, İzmir, Kayseri’de de oyunların popülerliğine vurgu yapıyor. 10 yıldır Budapeşte’de 60 tane gerçek kaçış oyunu kurulduğunu söyleyen B.A, oyunların Türkiye’de birçok ülkeye kıyasla daha hevesle karşılandığını belirtiyor.

Hemen hemen her oyunun bir hikayesi olduğunu söyleyen B.A, Türkiye’de çoğu oyunun bir hikayenin ilki olarak çıktığını belirtiyor. Oyunlar ise sosyal medya, kampanya siteleriyle isimlerini duyuruyorlar.

Türkiye’ye gelen ilk kaçış oyunu

Istrapped Türkiye’ye gelen ilk gerçek kaçış oyunu. “İlk” olmasının bilinirliğiyle popülaritelerini koruduklarını söylüyor Istrapped’in kurucularından Ömer Taş. Ancak Taş’a göre, bir çok alternatif oyunun ortaya çıkmasıyla müşteri sayılarının etkilenmesi de bir gerçek.

“Oyuncu olarak nasıl bir oyun oynamak isterdik” sorusunu kendilerine sorarak bu yola çıktıklarını anlatan Taş, oyunun rutin aktivitelerin dışında farklı bir deneyim yarattığı için ilgi gördüğünü söylüyor. Böylece insanlar gerçekten sürükleyici bir hikayenin parçası oluyor. İpucu almadan yüzde 10’un altında müşterinin oyunu bitirebildiğini söyleyen Taş, oyunun büyük bir kısmını deneyimlemeleri için müşterilere ipuçları verildiğini de ekliyor.

En yakın arkadaşlarıyla farklı ve keyifli bir deneyim yaşamak için Istrapped’i sosyal medyadan gören Defne Çiçek, şifreler çözülmediği takdirde oyunun da bir zevki kalmadığını söylüyor. Bu nedenle müşterinin takıldığı noktada ipucu vermek çok önemli. Aynı zamanda Çiçek piyasada çok fazla oyun olduğunu ancak bir oyuna girip böyle bir deneyim yaşamanın yeterli olacağını düşünüyor.

Türkiye’deki ilk korku temalı kaçış oyunu

Türkiye’de ilk korku konseptli kaçış deneyimi sunan kaçış oyunu ise Exist. Exist’in kurucularından Doğuş Telatar, konsepti yarattıkları sırada Türkiye’de yalnızca üç kaçış oyunu bulunduğunu söylüyor. Farklı olabilmesi için korku temasını kullandıklarını belirten Telatar, aynı zamanda oyunun işlek bir yer olan Bağdat Caddesi’nde olması ve iki katlı bir evde geçmesiyle de diğer oyunlardan farklılık gösterdiğini anlatıyor. Exist’i hiçbir maddi amaç gütmeden kurduklarını söyleyen Telatar, oyunun bugüne kadar hiçbir fırsat sitesinde yer almadığının ve almayacağının da altını çiziyor. İnsanlar ziyaret ettikçe dilden dile yayılarak oyunlarını popülerleştiğini söyleyen Telatar, ilk açıldıkları zaman sektörün ve oyunun yeni olması nedeniyle şimdiki kadar rağbet görmediğini de belirtiyor. Cem Yılmaz, Şebnem Bozok, Ozan Güven, Volkan Demirel gibi birçok ünlü ismin Exist’i ziyaret etmesinin ise oyunun popülerleşmesinde büyük rolü var.  

Telatar’a göre; günümüzde insanların aktivite konusunda çok fazla seçenekleri yok. Bu nedenle kaçış oyunları insanları hem eğlendiren hem de yarışma imkanı sunan iyi bir platform.

Telatar, bugüne kadar Exist’e gelen 828 ekipten 258’inin oyunu bitirmeyi başardığını söylüyor. Exist’i popülerliği sayesinde ilk deneyimlerin çoğunlukla yaşandığı bir oyun olarak tanımlayan Telatar, oyunların kimine zor geldiğini ancak oyunu 36 dakikada bitiren ekstrem gruplar da gördüklerini anlatıyor.

İzlediğin filmi arkadaşına anlatmamak gibi

“İzlediğiniz bir filmi arkadaşınıza anlatmamanız gibi oyunda bulduğunuz ipuçlarını da dışarı çıktığınızda anlatmamanız gerekli” diyen Telatar, bu konuda müşterilere güvendiklerinin altını çiziyor.

Exist ekibi ikinci projeleriyle, yalnız Türkiye’de değil, Avrupa’da da bir ilke imza atmayı planlıyor.

Tuğçe Ünal dört  gerçek kaçış oyununa katıldığını ve tüm oyunları deneyimlemek istediğini söylüyor. İlk girdikleri oyunu tamamlayamadıklarını belirten Ünal, dikkat edildiği takdirde oyunların tamamlanabileceğini ve diğer üç oyunu başarıyla tamamladıklarını anlatıyor. Ünal’a göre; arkadaş gruplarıyla yapılan aktiviteler çok keyifli. Gerçek kaçış oyunlarında ise  kendini filmdeymiş gibi hissettiğini belirtiyor.

Arkadaşlarından gerçek kaçış oyunlarını duyan Selin Tunca ise, rastgele gittiği ilk oyunu çok beğendiğini ve daha sonra başka bir oyuna daha katıldığını anlatıyor. Tunca oyunları; zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız eğlenceli aktiviteler olarak tanımlıyor. Korku teması olan oyunları merak ettiğini söyleyen Tunca’ya göre; korku ve gerilim olan oyunlar daha ilgi çekici.

Kendine sınır tanımamak gerekli

En yeni açılan oyunlardan bir tanesi ise Trap İstanbul. Oyunun kurucusu Selçuk Keser, ilk İstanbul temalı oyun olarak amacın Hezerfan Ahmed Çelebi’yi uçurmak olduğunu söylüyor.

Sektörde birçok gerçek kaçış oyunu varken bir rakip olarak girmenin zor olduğunu belirten Keser, oyunun değişik hikayesi, dekorları ve rahat ulaşımı ile diğerlerinden farklı olduğunu belirtiyor. Oyunu yaratmadan önce neredeyse diğer tüm oyunlara girdiklerini söyleyen Keser, bulmacalar konusunda da çok iddialı bir oyun olduğunun altını çiziyor. Oyun hem 1630’ların canlandırıyor, hem de odalardaki her şey bir anlam ifade ediyor.

Keser, birçok farklı arkadaş grubuna hitap edecek bu oyunun turistik açıdan da önem teşkil ettiğini vurguluyor. Dört arkadaşın “Biz daha iyisini yapabiliriz” fikriyle ortaya çıkan Trap İstanbul’un yapım aşaması ise iki ay sürüyor. Keser, bir ay boyunca oyunun nasıl olacağını düşündüklerini, diğer bir ayda ise deneme grupları ile oyunları denediklerini anlatıyor.

Keser’e göre oyun kurmanın püf noktası; kendine sınır tanımamak. Oyun kurarken gereken şeyler ise; az dekorasyon ihtiyacı duyan bir ev, kimsenin kullanmadığı nesneleri bulmak için diğer oyunların araştırılması, evin içine koyulacak nesnelerin tanımlanması ve son olarak da “ah keşke şu da olsaydı” diyeceğiniz yorumları tek tek uygulamaya başlamak. Ayrıca Keser çok yakın ve ağır eleştiriler yapabilecek arkadaşlarla bu işe başlamanın önemini de vurguluyor.

Yorum yazın