Genel

Eyvah! 900 bin kişiye iş bulunacak

Yazan: Güventürk Görgülü

İktidar partisinin ekonomiyle ilgili bakanları ve milletvekilleri zaman zaman hazırladıkları raporlarla ortaya atılıp işsizliğe çözüm bulduklarını açıkladıklarında, gazeteler ve internet siteleri de sorgusuz sualsiz bu iddiaları manşetlerine taşıyorlar. Tabii bir bakıma hükümetten yapılan açıklamaları kamuoyuna yansıtmak habercilerin görevi sayılabilir. Ancak bu açıklamaları kamuoyuna yansıtmak kadar ortaya atılan iddiları sorgulamak da gazetecinin görevleri arasında olsa gerek. […]

İktidar partisinin ekonomiyle ilgili bakanları ve milletvekilleri zaman zaman hazırladıkları raporlarla ortaya atılıp işsizliğe çözüm bulduklarını açıkladıklarında, gazeteler ve internet siteleri de sorgusuz sualsiz bu iddiaları manşetlerine taşıyorlar. Tabii bir bakıma hükümetten yapılan açıklamaları kamuoyuna yansıtmak habercilerin görevi sayılabilir. Ancak bu açıklamaları kamuoyuna yansıtmak kadar ortaya atılan iddiları sorgulamak da gazetecinin görevleri arasında olsa gerek.

AKP Ekonomi İşleri Başkanlığı’ndan Bülent Gedikli ve Hasan Fehmi Kınay tarafından hazırlanarak 19-21 Şubat’taki Ulusal İstihdam Çalıştayı’na sunulan rapor da basında yankılanan işsizlikle ilgili son bomba oldu. “Türkiye’nin en önemli sorunu olan işsizliğe çözüm bulacağı” söylenen modelin basına yansıyan ayrıntıları kısaca şöyleydi:

Toplamda 90 bin firmaya 45 milyar TL kredi kullandırılacak. Bu çerçevede 30 bin yeni firma kurulmasının önü açılacak. Faaliyeti devam eden 60 bin firmaya da ‘Kapasite artırımı’ şartı ile kredi olanağı tanınacak. Yeni kurulacak firmalara, kuruluş döneminde yatırım için 250 bin TL, işletme için de 250 bin TL olmak üzere toplam 500 bin TL kredi verilecek. Faaliyeti devam eden 60 bin işletmeye, mevcut üretim kapasitelerini artırmak üzere yaptıkları genişleme yatırımlarında kullanılmak üzere 500 bin TL’ye kadar kredi olanağı sağlanacak. Kullandırılan kredinin faizini KOSGEB üstlenecek, KOSGEB, girişimci firmayı derecelendirecek. Bu firma, anlaşmalı bankaya gidecek. Girişimci, bankaya KOSGEB’den aldığı derecelendirmeyi ve istihdam taahhütnamesini gösterecek. Teminat, Kredi Garanti Fonu’ndan karşılanacak. Firmalar, yeni işe alacakları personeli de İş-Kur aracılığıyla temin edecek, 50 bin TL tutarında her harcama, en az bir kişinin istihdamını sağlayacak, böylece toplamda 90 bin firmaya kullandırılacak 45 milyar TL, 900 bin kişiye iş imkanı sağlayacak…

Hani şu aralar televizyonlarda bir banka reklamı gösteriliyor; bir çocuk, “Benim 2010’dan dileğim abimin iş bulmasıdır” diyerek anlatıyor ya aynı onun gibi… Bir yerlerden 45 milyar liralık kaynak bulunacak, firma başına 500 bin lira kredi verilecek, kişi başına 50 bin lira harcanarak 45 milyar lirayla 900 bin kişiye istihdam yaratılacak, böylece banka reklamındaki çocuğun abisi de 2010’da iş bulmuş olacak. Kulağa ne kadar da hoş geliyor değil mi? Elbette bu planları hazırlayanların iyi niyetinden kuşku duymak mümkün değil. Ancak bulunacak kaynağın, söylenen rakamların ve o rakamlarla sağlanabilecek istihdamın gerçekçiliğinden kuşku duymamak da elde değil.

Hatırlarsınız 27 Mayıs 2008’de Diyarbakır’da açıklanan “GAP Eylem Planı”nda da 2008-2012 arasında 26,6 Milyar lıralık yatırımla 3,8 milyon kişiye iş yaratılacağı vaat edilmişti. Bu rapor açıklandığında ülkedeki resmi işsizlik oranı, yüzde 11,6, resmi işsiz sayısı ise 2 milyon 642 bin kişiydi. Yani hükümet o dönemde işsiz sayısından daha fazla istihdam yaratacağını iddia ediyordu. 2010 yılına geldiğimizde işsizlik oranı yüzde 14,8’e işsiz sayısı ise 3,5 milyon kişiye yaklaştı. Hükümetin bu vaatlerini ise şimdi hatırlayan yok.

Kaynak nereden?

AKP’li Bülent Gedikli ve Hasan Fehmi Kınay tarafından hazırlanan istihdam raporu, yaratmayı vaat ettiği istihdam açısından iki yıl önceki GAP Eylem Planı’ndan daha az iddialı olmasına karşılık GAP Planı’nın neredeyse iki katı kaynağa ihtiyaç duyuyor. Bankacılık sistemi tarafından yatırıma aktarılacak 45 milyar liralık kaynağın nereden bulunacağı buradaki en temel soru. Zira böyle bir yatırımı finanse edebilmek için iki yol bulunuyor; birincisi iç tasarruf oranının artırılması diğeri ise dış kaynak sağlanması. Oysa TÜSİAD’ın Haziran 2009’da yayınladığı Caroline Van Rijckeghem ve Murat Üçer imzalı rapora göre Türkiye’de iç tasarrufların Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’ya (GSYİH) oranı yükselmek bir yana düşüyor. Yeni sanayileşen Çin gibi Asya ülkelerinde iç tasarruf oranları yüzde 30’un üzerinde, Avrupa ülkelerinde yüzde 20’nin üzerinde seyrederken Türkiye’de 1990’larda yüzde 20’lerde seyreden iç tasarruf oranı şu anda yüzde 14-15 düzeyine gerilemiş durumlda. Milliyet ekonomi yazarı Güngör Uras’ın aktardığı (15 Temmuz 2009) verilere göre 2008 yılında yüzde 14,3’lük iç tasarruf oranıyla toplam 136 milyar liralık yatırım gerçekleştirilmiş. Bu kaynağa milli gelirin yüzde 6,1’ine ulaşan dış kaynak; yani 2008’de alınan 58 milyar liralık dış borç da eklendiğinde yıllık toplam yatırım milli gelirin yüzde 20’4’üne ve 194 milyar liraya ulaşıyor.

Güngör Uras’ın da belirttiği gibi kısa süre içinde zaten yüksek olan vergi oranlarını daha da artırarak özel tasarrufları yükseltmek, zaten minimum düzeylerde verilen kamu hizmetlerini daha da azaltarak kamu kesimi tasarruflarını yükseltmek kısa vadede pek olası değil. Bir çok ekonomist, Türkiye’nin sürdürülebilir bir büyüme sürecine girebilmesi için iç tasarruf oranının yüzde 25-30 düzeylerine çekilmesi gerektiğini ifade etmekle birlikte bunun nasıl gerçekleştirilebileceği konusunda somut bir fikir ortada yok. Bu durumda 45 milyar liralık kaynak için dış borçlanmaya ağırlık verilmesi gerekiyor ki, yatırım için yılda 58 milyar lira dış borç alan bir ülkenin kısa sürede fazladan 45 milyar liralık bir dış kaynağa başvurması da biraz zor görünüyor.

KOSGEB yeterli mi?

Gedikli ve Kınay tarafından hazırlanan modelin şüphe uyandıran bir başka unsuru ise krediden yararlanacak firmaların KOSGEB tarafından değerlendirilmesi, derecelendirilmesi. ve sağlanacak kredi faizlerinin yine bu kurum tarafından üstlenilmesi.

Kısa adı KOSGEB olan Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nın web sitesindeki verilere göre 2003’ten bugüne buradan toplam 104 bin 332 firmaya toplan 6,5 milyar liralık kredi kullandırıldı. Yani firma başına kullandırılan kredi büyüklüğü 60 bin 332 lira düzeyinde. Ayrıca bu 104 bini aşkın firmanın 55 bininin de geçen yıl uygulamaya konulan “100 bin KOBİ Destek Kredisi” programı kapsamında krediden yararlandığı görülüyor. Bu kapsamda şu ana kadar 55 bin 220 firmaya dağıtılan kredilerin ortalaması da 24 bin 646 lira düzeyinde.Diğer yandan KOSGEB’in, sağladığı krediler nedeniyle 2003 yılından bu yana toplam 461 milyon liralık faz yükünü üstlendiği anlaşılıyor. Ortalama yüzde 7 düzeyindeki bu faiz yükü, kullandırılacağı söylenen 45 milyar lirayla oranlandığında KOSGEB’in 3.1 milyar liralık faizi üstleneceği anlaşılıyor.

İşte Gedikli ve Kınay’ın önerdiği modeldeki önemli bir soru işareti de burada ortaya çıkıyor. Şimdiye kadar 104 bin civarında KOBİ’ye çeşitli adlar altında ortalama 24 bin lirayla 60 bin lira arasında kredi kullandırabilen KOSGEB 250 bin lira ve 500 bin lira kredi kullandırabileceği 90 bin KOBİ’yi nasıl nerede ve ne zaman bulacak? Bu firmaları nasıl ve hangi kriterlere göre derecelendirecek? Son 7-8 yılda 461 liralık faiz üstlenen KOSGEB, 3,1 milyar liralık olası bir faiz yükünü ne kadar sürede, hengi kaynakla üstlenecek?

Bu kadar yatırımla 900 bin istihdam yaratılır mı?

Önerilen modelin gazete haberlerinde yer alan bilgilere göre bir başka çelişkisi ise kişi başına istihdam yaratmak için gereken kaynakta. Aynı GAP Eylem Planı’nda olduğu gibi Bülent Gedikli’nin verdiği rakamlar da Türkiye’de bir kişilik istihdam yaratmak için gerekli olduğu söylenen yatırım tutarıyla ciddi olarak çelişiyor. Gedikli, 50 bin lira tutarında her harcamanın bir kişilik istihdam gerektirdiğini söylüyor. Bu hesaba göre 90 bin KOBİ’ye 45 milyar lira dağıttığınızda 900 bin kişiye istihdam sağlanıyor. Oysa ANKA Ajansı’nın 29 Kasım 2009 tarihinde Hazine Müsteşarlığı’ndan derlediği verilere göre Türkiye’de bir kişiye istihdam yaratabilmek için ortalama 272 bin liralık yatırım yapmak gerekiyor. Bu yatırım tutarı enerji sektöründe 3 milyon liraya çıkarken hizmet sektöründe 222 bin liraya inebiliyor. Karadeniz bölgesinde 566 bin liraya yükselirken Guneydoğu’da 153 bin liraya düşüyor. Bir başka deyişle Türkiye’de hiç bir bölgede ve hiç bir sektörde 50 bin liralık bir yatırımla bir kişiye istihdam yaratmak mümkün olmuyor. Güncel verilere göre 900 bin kişiye istihdam yaratmak için 45 milyar lira değil 244.8 milyar lira gerekiyor.

Son olarak bir de verilecek kredilerin vadesine değinmek gerekiyor. AKP’li Gedikli ve Kınay’ın açıkladığı rapora göre verilecek 250 bin liralık ve 500 bin liralık krenidelin geri ödemesi 18 veya 36 ayda gerçekleştirilecek. Yani diyelim ki 250 bin lira kredi alan bir işletme, en az 5 kişiye istihdam sağlayacak ve aldığı krediyi 18 ayda 13 bin 888 lira teksitle geri ödeyecek. Veya 500 bin lira kredi alan sıfır kilometre bir bir işletme, en az 10 kişiye istihdam sağlayacak ve aldığı krediyi 36 ayda yine 13 bin 888 lira olarak geri ödeyecek.

Bulunacak kaynağı, KOSGEB’in ödeyeceği faizi, 90 bin işletmenin nasıl bulunacağı sorusunu bir yana bıraksak bile bu kredi tutarları ve ödeme vadeleri insanın aklına meşhur deyişi getiriyor; “Ya sayı saymayı bilmiyorsun ya da hiç dayak yemedin!”

Yorum yazın