Sanat

En güzel çirkin kadın

Yazan: Merve Yüksel

Kısa bir süre önce Yunanistan ve Türkiye’deki konserleri iptal edilen ve pek çok çevrenin şimşeklerini üzerine çeken Amy Winehouse bugün evinde ölü bulundu. Dünyadan çok erken ayrılan bu sıradışı karakteri HaberVs muhabiri Merve Yüksel 2008’de kaleme aldığı portrede çok iyi anlatıyordu. Amy Winehouse anısına 2008’deki haberimizi aynen yayınlıyoruz. Muhteşem sesi, hayatın dibine vurduran aşk acılarını […]

Kısa bir süre önce Yunanistan ve Türkiye’deki konserleri iptal edilen ve pek çok çevrenin şimşeklerini üzerine çeken Amy Winehouse bugün evinde ölü bulundu. Dünyadan çok erken ayrılan bu sıradışı karakteri HaberVs muhabiri Merve Yüksel 2008’de kaleme aldığı portrede çok iyi anlatıyordu. Amy Winehouse anısına 2008’deki haberimizi aynen yayınlıyoruz.


Muhteşem sesi, hayatın dibine vurduran aşk acılarını en gerçek haliyle anlatan şarkıları, eski bir modayı canlandırarak yaptığı “arı kovanı” kabarık saçları, rahat tavırları ve elbette ki samimiyetiyle insanları kısa zamanda büyülemeyi başardı. Sokaklara taşan kavgalarıyla ünlü evliliğini, aşk acısını, uyuşturucunun iniş çıkışlarını herkesin gözüne soktu. Yaşamıyla sanki bir ünlünün hayatını anlatan filmini bize izleten, birçok kişinin hayallerini süsleyen seksiliğiyle “en güzel çirkin kadın” Amy Winehouse, herkesin gözü önünde cereyan eden problemli yaşamıyla da çoktan benimsendi. Hem de uyuşturucu bağımlısı olduğunu gizlememesine rağmen. Hafife alınacak cinsten bir bağımlılık da değildi bu. Öyle ki, birkaç kez tedavi görüp sarsıcı krizlere neden olan uyuşturucu bağımlılığı nedeniyle hayranları, kendisiyle ilgili her haberi ölümüyle ilgili olacağı korkusuyla okuyor hâlâ. Varolmanın dayanılmaz ağırlığını sığdırdığı 25 yıllık hayatı adeta “kendisiyle mücadele” dolu. Buna rağmen başarılı bir kariyere de sahip. Öyle ki, 2008 Grammy ödüllerinden 5’ini birden aldı. Los Angeles’de yapılan ödül törenine, kokain kullandığı gerekçesiyle ABD vize vermediği için gidemese de, her daim “overdose” Amy Winehouse’u, “yüksek doz”da almanın kimseye bir zararı olmadığı Grammy ödülleriyle de tescillenmiş oldu.

Armut dibine düştü

Amy Jade Winehouse, taksi şoförü bir baba ve eczacı bir annenin çocuğu olarak İngiltere Southgate’de 1983 yılında doğdu. Amcalarının çoğu ve anne tarafının neredeyse tamamı profesyonel caz müzisyeniydi. Hal böyle olunca da çocukluğu Ella Fitzgerald, Dinah Washington gibi popüler caz vokalistlerini dinleyerek geçti. “Armut dibine düşer” deyimini doğrulamak istercesine henüz 10 yaşındayken, “Sweet ‘n’ Sour” adlı iki kişilik bir rap grubu kurdu. 1980’lerin sonunda ortaya çıkan 3 siyah Hıristiyan kadından oluşan “Salt ‘n’ Pepa” grubunun küçük, beyaz ve Yahudi hali olarak tanımladığı “Tatlı ve Ekşi” grubunun “ekşi”si elbette ki Amy’di.

Erken gelen şöhret

Bu ilk müzik deneyiminin ardından bir tiyatro okuluna kaydoldu. Ancak oradaki düzene ayak uyduramayıp bir de burnuna piercing taktırınca okuldan atıldı. Sonrasında Brit Müzik Okulu’na devam etti. İlk gitarını aldığında 13, profesyonel şarkı söylemeye başladığında 16 yaşındaydı. Aynı zamanda soul, jazz, rhythm and blues müzikle ilgili söz yazarlığı ve besteler yapan Winehouse, kendisi de bir soul şarkıcısı olan erkek arkadaşı Tyler James’in demo kayıtlarını müzik şirketlerine göndermesiyle profesyonel müzik kariyerinin basamaklarını da hızla tırmanmaya başladı. 2003 yılında ilk albümü “Frank” piyasaya çıkar çıkmaz İngiltere müzik listelerinde üst sırlarda yerini aldı. Albümün gördüğü ilgi kendisini 2004’te İngiltere’nin en önemli müzik ödüllerinden olan Brit Ödülleri’ne 3 dalda aday gösterildi. “Stronger Than Me” isimli eseri Ivor Novello en iyi şarkı ödülünü kazandı.

Bol ödüllü ve bol satışlı albüm

Neredeyse 2 yıl hiçbir şarkı sözü yazamayan Winehouse 2006 yılı başında, bol ödüllü ve bol satışlı rakamlara ulaşan “Back To Black” adını verdiği ikinci albümünü çıkardı. İngiltere albüm listesine 1 numaradan, Billboard 200’e 7 numaradan giren albüm Winehouse’u Amerika Billboard 200 listesine ilk 10’dan o ana dek giriş yapmış ilk İngiliz kadın şarkıcı yaptı. 1950’lerin soul ve caz müziğinden etkiler taşıdığı söylenen parçaları büyük hayranlık uyandırdı. Sesi, gelmiş geçmiş en büyük caz şarkıcılarından sayılan Sarah Vaughan’la kıyaslandı. Bu albümün en çok konuşulan ve bilinen parçası “Rehab” ile Brit Ödülleri Ivor Novello en iyi şarkı ödülünü, Britanyalı en iyi kadın sanatçı ödülüyle birlikte yeniden kazandı.

Magazin basınının gözdesi

Sahip olduğu yetenekle acılarından muhteşem şarkılar çıkartan Winehouse’un yegane marifeti sadece iyi müzik yapması, hatta siyahi gırtlağa sahip olması değildi maalesef. Başarılı kariyerini depresyon, uyuşturucu, içki gibi klasiklerin yanında kendisini iğne ipliğe çeviren yeme bozukluğuyla da birleştirince her daim magazinel bir taze yetenek arayan basın peşinden ayrılmaz oldu. Röportajlarında da şikayetçi olduğu depresyon, kendine zarar vermekten ve yeme bozuklukları nedeniyle pek çok turneyi iptal etmek zorunda kaldı. Back to Black albümünde yer alan en güzel aşk ve ayrılık şarkılarını yazmasına neden olan Blake Fielder ile 2007 Mayısında evlendi. Kocası da kendisiyle aynı “dertlerden” muzdarip olunca, çift hakkında içinde alkol ve uyuşturucu ile süslenmiş sayısız haber çıktı. 2007 Ağustosunda kocasıyla birlikte uyuşturucu tedavisi için bir rehabilitasyon merkezine yatsa da 5 gün sonra vazgeçti. Adam dövmek suçundan uyarı alıp, uyuşturucu bulundurmaktan tutuklandı. Kocasıyla bir otelde ettiği kavgadan sonra, İngiltere sokaklarında, makyajı suratına bulaşmış bir halde ve yara bere içinde görüntülendi.

Sen misin vize vermeyen

Dünya çapında 5 milyon kopya satan bu albümüyle, müzik dünyasının oskarı denilen 50. Grammy 2008 ödüllerinde 6 dalda aday gösterildi. Los Angeles’te yapılan bu en prestijli müzik ödülü törenlerine, kokain bağımlısı olduğu için ABD’nin vize vermemesi üzerine gidemeyen Amy Winehouse en iyi şarkı, en iyi plak, en iyi yeni sanatçı, en iyi pop vokal albümü ve “Rehab” şarkısıyla en iyi kadın pop vokal ödüllerini toplayarak yanıt verdi adeta. Kendisine aynı zamanda 21 yıldan sonra bu ödülü alan ilk İngiliz sanatçı olma unvanını da kazandıran “Rehab” şarkısında Winehouse, sanki ABD’ye inat, babasının kendisini içki ve uyuşturucu tedavisi için bir rehabilitasyon merkezine yatırmak istemesi ve kendisinin de bunu çevirmesini, “Beni rehabilitasyona götürmeyi denediler, hayır, hayır, hayır dedim” diye dillendiriyordu.
Bob Marley, Janes Joplin, Kurt Cobain, Jim Morrison gibi aşırı dozla arası iyi olan kendisinden önceki tüm kırgınlar gibi Winehouse için de hayıflanmak mümkün. Ama, bir dergiye verdiği röportajda, “Nankörlük etmek istemem, yetenekli olduğumu biliyorum ama dünyaya gelme sebebim şarkı söylemek değil. Bir eş ve anne olmak ve aileme bakmak istiyorum” diyordu. Belki de bu arzusu onu en azından hayatta tutar.

Yorum yazın