Genel

Ders kitapları Sarı Gelin’e rahmet okutuyor

Yazan: Burcu Soydan

Türkiye’de özellikle azınlıklara karşı milliyetçi söylemlere her gün yenisi ekleniyor. Özellikle son dönemde İsrail’in Gazze saldırısı boyunca ve ardından Erdoğan’ın Davos kriziyle antisemitizmin Türkiye’de sıklıkla konuşulmaya başlandığı bu günlerde azınlıklara karşı düşmanlığın körüklendiği yeni bir olay yaşandı. Ermeni soykırımı iddialarını reddederek Türk tezini savunan “Sarıgelin” adlı belgeselin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından okullarda gösterilmesi ve […]

Türkiye’de özellikle azınlıklara karşı milliyetçi söylemlere her gün yenisi ekleniyor. Özellikle son dönemde İsrail’in Gazze saldırısı boyunca ve ardından Erdoğan’ın Davos kriziyle antisemitizmin Türkiye’de sıklıkla konuşulmaya başlandığı bu günlerde azınlıklara karşı düşmanlığın körüklendiği yeni bir olay yaşandı. Ermeni soykırımı iddialarını reddederek Türk tezini savunan “Sarıgelin” adlı belgeselin Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından okullarda gösterilmesi ve ardından öğretmenler tarafından rapor hazırlanmasını öngören bir genelgesi gündem yarattı.

Belgeselde Ermenilerin 1915 öncesinde Türk köylerini basması, Türklere işkence ve katliam yapması, Türk devlet ve halkına karşı yıkıcı ve bölücü davranışlarda bulundukları anlatılıyor. Ermeni soykırımı iddialarını tamamen reddeden belgesel Ermeni tehcirini de dönemin koşulları içerisinde Ermenilerin Ruslarla işbirliği yaparak ülkeyi bölmeye çalışmasına bağlıyor.

“Farklı olanı görmezden gelme, görünmez kılma”

MEB’in genelgesi bir çok kesimden eleştiriler almaya devam ederken Tarih, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitaplarında Ermeniler başta olmak üzere farklı olana yönelik, “ayrımcı ve düşmanca” ifadeler içeren metinler yerli yerinde duruyor. Türk Tarih Vakfı, 2002 yılından beri sürdürdüğü “Ders Kitaplarında İnsan Hakları Projesi” kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okullarda okutulan ders kitaplarında insan haklarına aykırı olabilecek, ırkçılığı, ayrımcılığı konu alan ve bunlara özendiren bilgilerin kitaplardan kaldırılması konusunda çalışmalarını sürdürüyor.

Geçen Ocak ayında sonuçları açıklanan projenin, “Bulgular ve Tavsiyeler” bölümünde ders kitaplarında geçen, “Farklı olanı görmezden gelme, görünmez kılma” cümlesi örnek alınarak, ülkemizde yaşayan gayrimüslim halklara yönelik ayrımcı ifadelerin ders kitaplarından temizlenmesi, farklı etnik ve dinsel toplulukların yokmuş ya da zararlıymış gibi gösterilmesine son verilmesi gerektiğinin altı çiziliyor. Türk Tarih Vakfı tarafından önümüzdeki günlerde yayınlanacak “Ders Kitaplarında İnsan Hakları 2.Tarama Sonuçları” başlıklı kitapta da ders kitaplarında militarizmden, din dersinin insan hakları merceğinde incelenişine kadar okullarda okutulan kitapların insan haklarıyla çelişen ve değişmesi gereken konular ele alınıyor.

Lise tarih kitaplarından ırkçılık fışkırıyor

“Sarıgelin” belgeselinin tarih ve dünya meseleleri ile ilgili yeni yeni bilinçlenmeye, olayları yeni yeni sorgulamaya başlayan çocukların beyinlerine ırkçılık tohumları serpeceği kuşkusuz. Ancak büyük tepkilere yok açan belgeselde karşılaşılan söylemler aslında yıllardır ders kitaplarında okutuluyor. Milli Eğitim Bakanlığı’ndan onaylı tarih kitaplarında “Ermeni Tehciri” başlığı ile konuya en çok yer veren Lise 2 tarih kitapları arasında en dikkat çekici olanı Kemal Kara tarafından hazırlanıp, Önde Yayıncılık tarafından basılan kitap. Kitapta, Ermenilerin Ruslarla işbirliği yaparak ülkeyi bölme faaliyetlerinden Türklere yaptıkları katliamlara, Tehcir’in ne kadar gerekli bir uygulama olduğundan soykırım iddiasının gerçek dışı olduğuna kadar birçok bilgi tüm Ermenileri ötekileştiren, dışlayan bir söylemle sunuluyor.

Genç beyinlere “Hain Ermeni” dersi

Kitapta 1915 yılında Van Valisinin Ermenilerin şehre verdikleri zararlar şöyle anlatılıyor: “Asiler yol kesiyor ve civar köylere hücum ederek buraları yakıyorlar, buna engel olmak imkansızdır. Şimdi birçok kadın ve çocuk yersiz ve yurtsuz kalmıştır.” Ardından vali, “ Bunları aşiret köylerinde barındırmak da uygun ve mümkün değildir. Bunların batıdaki vilayetlere gönderilmeye başlanması münasip midir?” diyerek tehcir önerisinde bulunuyor. Kitapta, Ermenilerin Rus hükümetinden para ve silah yardımı alarak işbirliği yapması ve bölgede Ermeni- Rus işbirliği ile Türk halkı üzerinde şiddetli baskı ve katliamlar gerçekleştirdiği söyleniyor. “Fırsat bulunca Türk askerine ve halkına saldırmak, düşman saflarında yer almak gibi Türk devleti ve halkı için yıkıcı davranışlar içine girmişlerdir” cümlesi de Ermenileri “düşman” ilan etmenin en güzel örneklerinden biri durumunda.

Türklerden büyüklük örneği

Kitapta ayrıca “Türklerin egemenliğinde yaşayan Ermeniler”e tehcir sırasında büyük “iyilikler” yapıldığı da örnekleriyle anlatılıyor. Tehcire zorlananların gönderildikleri yere varana kadar güvenlik temini, gittikleri yerde hükümet tarafından ev yaptırılması, tarım aleti ve tohumluk sağlanması, fabrika gibi gelir getiren yerlerin açık arttırma ile satılarak bedellerinin sahiplerine ödenmesi gibi yardım ve kolaylıklar Türklerin merhamet ve vicdan sahibi olmasının güzel birer örneği olarak öğrencilere sunuluyor.

“Terörist Ermeniler”

Kitabın en ilginç yazılarından biri ise “Ermeni teröröünün yoğun olduğu şehirlerden yapılan zorunlu iskanla 438 bin Ermeni, yeni bir Osmanlı toprağı olan Suriye’ye nakledilmiştir. Bu da 1.5 milyon Ermeni öldüğü iddilarını yalanlamaktadır” cümlesi. Türk tezini bu şekilde savunurken Ermeni ile “terör” kelimesinin bir arada kullanılması ise günümüzde en çok duydukları sözlerden biri “PKK terörü” olan çocukların Ermeniler ile terörü birleştirerek “düşman” edinmenin yolunu tekrar açıyor.

Soykırım yok, ölümler hastalıktan

Kitap, tehcir sırasında gerçekleşen ölümleri kabul etmekle birlikte bunu herhangi bir soykırım girişiminden ötürü değil o dönemde Müslümanlarda da görülen hastalıklardan kaynaklandığını savunuyor. Aynı şekilde, “Birinci Dünya Savaşı sırasında tehcir edilenler ve kendi istekleriyle yurt dışına çıkan yaklaşık 650 bin Ermeni’nin, yeniden eski yerlerine döndükleri belgelerde yer almaktadır. Bu da Ermeniler’in iddia ettikleri gibi soy kırıma uğramadıklarını göstermektedir” diyen kitap, tezini belgelerle savunduğunu göstermeye çalışıyor.

Görgü tanıklı, misyoner faaliyetli “Ermeni Sorunu” sunumu

Ders kitaplarında bunlar yer alırken Milli Eğitim Bakanlığının internet sitesinde yer alan “Ermeni Sorunu” başlıklı sunum da kitaplarda anlatılanlardan pek farklı değil. Kültür Bakanlığının katkılarıyla hazırlanan sunumda Ermeni sorununu ortaya çıkışına neden olarak Ermenilerin isyanları, misyoner faaliyetleri, kilisenin etkisi ve propaganda faaliyetleri gösteriliyor. “Ermenilerin yaptığı katliamlar” başlıklı bölümdeyse Iğdır Soykırım Anıtı, Van’daki toplu mezarlardan bahsediliyor. Bunun yanı sıra sunumun diğer bölümlerini “Ermenilerin Ermenilere zulmü”, “Görgü tanıkları ve gaziler anlatıyor” başlıklı bölümler oluşturuyor

“Öteki”siz bir dünya mümkün

Irkçılık, milliyetçilik, din, dil, inanç, cinsiyet ayrımı günümüzde dünyadaki tüm duyarlı insanların karşı oldukları, önlenmesi için mücadele verdikleri kavramlar. Dünya bunun mücadelesini verirken Milli Eğitim Bakanlığı, taze beyinlere ırçılığı, düşmanlığı, milliyetçiliği, hoşgörüsüzlüğü, “biz ayrıyız onlar ayrı” demeyi öğretmek, ileride yanyana evlerde oturup birbirine kin besleyen bireyler yaratmak için harıl harıl çalışıyor.

Ancak düşünemedikleri birşey var: Yüzyıllardır bizimle aynı toprakları paylaşan, bu toprağı birlikte ekip ekinini birlikte toplayan, “Sarı gelin”i dinlerken birlikte hüzünlendiğimiz, “Hava Nagila”da birlikte halay çektiğimiz insanlar, “öteki” olmak istemiyor. Bizlerse onların kendilerini “öteki” hissettikleri, ırkçılık, ayrımcılık pisliğine her gün biraz daha bulaşıyoruz. Bu pisliğin içinde boğulmadan hepimizin “biz” olduğu günleri görebilmek umarız çok uzaklarda değildir.

Yorum yazın