Yaşam

Bu dizilerden kadınları kim koruyacak?

Yazan: Berfu Özbal

Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması için kampanyalar yapılırken her akşam dizilerde namus uğruna öldürülen ve dövülen kadınları izliyoruz

Bugün 25 Kasım Kadına Şiddetle Mücadele Günü, kadına yönelik şiddetin engellenebilmesi yönünde tartışmalar ve çalışmalar yapılırken, Türkiye’de en çok izlenen dizilerde her gün “namus” nedeniyle kadınlar şiddet görüyor, toplum ve aile bakısıyla istemedikleri erkeklerle evlenmek zorunda kalıyor ve hatta tecavüze uğruyor.

Bu akşam üç ayrı kanalda yayınlanacak olan dizilerde namus kavramı işlenmeye devam edecek. Atv'de yayınlanan “Hayat Devam Ediyor” adlı dizide, evlenmeden sevdiği erkekle birlikte olduğu için 15 yaşındaki genç kızın 70 yaşında bir adamla evlendikten sonra yaşadıklarını izleyeceğiz .  Kanal D’de yayınlanan “Bir Çocuk Sevdim” dizisinde, 16 yaşında evlenmeden hamile kalan genç kızın aile baskısı nedeniyle sevmediği bir adamla evlendikten sonra yaşadığı sıkıntılara şahit olacağız. Son olarak da Show Tv'de yayınlanan, “Adını Feriha Koydum” adlı diziden “geleneksel” Türk ailesinin nasıl yaşaması gerektiğini öğreneceğiz.

“Namuslu” dizilerin izlenme oranları

– Öyle bir geçer zaman ki: R 17,7, S 43,6 
– Fatmagül’ün suçu ne: R 17,7, S 42,0
– Hayat devam ediyor: R 10,2, S 24,7
– Fatmagül’ün suçu ne (Özet): R 9,9, S 23,9
– İffet (Dizilerde 1. Sırada): R 8,7, S 22,6
– Adını Feriha koydum: R 9,3, S 22,2
– Adını Feriha koydum (Tekrar): R 5,1, S 13,2
– Bir çocuk sevdim: R 4,8, S 11,4
– Al yazmalım (Dizilerde 3. Sırada): R 4,4, S 11,1

* R: Rating (İzlenme oranı) Bir programın belirli bir zaman diliminde toplam izleyiciden aldığı pay
* S: Share (İzlenme payı) Bir hrogramın belirli bir zaman diliminde o andaki toplam izleyicidan aldığı pay.

“Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı” ile ilgili çalışmalar yapılıyor ve kadına şiddeti önlemeye yönelik kampanyalar düzenleniyorken, değiştirilmeye çalışılan bu durum diziler aracılığıyla yeniden mi üretiliyor?

Uzmanlar namus temalı dizilerin toplumdaki muhafazakar değer yargılarının ve kadın erkek arasındaki eşitsizliğin bir yansıması olduğu görüşünde.

Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Aslı Tunç, Türkiye’de kadının bedeninin önce babanın, sonra kocanın sonra da toplumun namusu haline getirilmesinin, popüler kültür ürünleri anlatılarıyla sürekli yeniden üretildiğini ve meşrulaştırıldığını söylüyor ve ekliyor;

“Bu ülkede ne kadar geleneksel ve muhafazakar söylemi normalleştirip, eğlencelik hale dönüştürürseniz ve şiddet içeren iktidar ilişkilerini doğallaştırırsanız o kadar reyting kazanıyorsunuz.”

Dizilerin namusu…

Öyle Bir Geçer Zaman ki
Kanal D de Salı akşamı saat 20.00 da yayınlanan dizide 4 çocuklu bir aile babası olan Ali Kaptan, karısından ayrılır ve aşık olduğunu söylediği kadınla evlenir. Karısından boşandıktan sonra pişman olur, karısının görüştüğü adamı kıskanır. Başkasıyla evlenmiş olmasına rağmen karısının hayatından çıkmaz. Eski karısına tecavüz eder. Kadın hamile kaldığı için kendisini seven adamla evlenmeyi kabul eder. Ali kaptan namusunu temizlemek için düğünde karısının evlendiği adamı öldürür.
Yapım Şirketi: D Production.
Al Yazmalım
Atv de Pazartesi akşamı saat 20.00’de yayınlanan dizide, genç bir kız tanıştığı erkeğe aşık olur. Ailesi biriyle görüştüğünü anlayınca namusları kirlenmesin diye hemen başkasıyla evlendirmek ister. Abisi bir erkekle görüştüğü için kızı döver. Kızın evlenmeden sevdiği erkekle birlikte olduğu öğrenilince hemen evlenmesine razı olunur.
Yapım Şirketi: Ay Yapım
Fatmagül’ün Suçu Ne
Kanal D’de Perşembe akşamı saat 20.00’de yayınlanan dizide, Fatmagül’e 3 kişi tecavüz eder. 3 kişinin arkadaşı olan, tecavüz etmeyen ama tecavüze engel olmayan kişi “olayı kapatmak için” Fatmagül’le evlendirilir. Fatmagül düşmanı olarak gördüğü bu adama aşık olur.
Yapım Şirketi: Ay Yapım Yapımcı: Kerem Çatay
İffet
Star’da Cumartesi akşamı saat 20.00’de yayınlanan dizide, İffet’e uzun zamandır evlenmek istediği erkek arkadaşı tecavüz eder. Babası İffet’in hamile olduğunu öğrendiğinde sokak ortasında öldüresiye döver. Kızını evlatlıktan reddeder. Namusunu temizlemek için sevgilisini bıçaklar ve teslim olur
Yapım Şirketi: Ay Yapım Yapımcı: Faruk Turgut
Bir Çocuk Sevdim
Kanal D’de Cuma akşamı saat 20.00’de yayınlanan dizide, genç kız sevgilisiyle birlikte olur. Hamile kalır. Sevgilisinin ailesi bu durumu kabul etmediği için oğullarını yurtdışına gönderir. Kızın ailesi hamile olduğunu öğrenince “kızlarını böyle kabul eden” patronlarıyla evlenmesini ister.
Yapım Şirketi: TMC
Adını Feriha Koydum
Show Tv’de Cuma akşamı saat 20.00’de yayınlanan dizi kapıcı ailesinin yaşamını konu alır. Baba üniversite okuyan kızının başkasıyla görüşmesinden korktuğu için okurken “başı bağlansın” diyerek istemediği bir adamla nişanlanmasını ister. Kızın abisi evlenmeden kız arkadaşıyla birlikte olduğu için, aile hiç istemediği halde “namus meselesi” diyerek evlenmelerine razı olur.
Yapım şirketi: Med Yapım Yapımcı: Fatih Aksoy
Firar
Star da Cuma akşamı saat 20.00’de yayınlanan dizide bir adamın karısı hizmetçi olarak çalıştığı evin oğluyla birlikte olduğu için kocası evin oğlunu öldürür. Karısını geneleve satar.
Yapım Şirketi: Koliba Film.
Hayat Devam Ediyor
Atv de Cuma akşamı saat 20.00’de yayınlanan dizide, sevgilisiyle evleneceğini düşündüğü için birlikte olan 15 yaşındaki genç kız için ailesi ölüm kararı alır. 70 yaşlarında bir adam genç kızı ikinci karısı olarak almak isteyince aile kabul eder. Kızı öldürmek yerine adamla evlendirir.
Yapım Şirketi: Boyut Film

 Bilgi Üniversitesi Sosyoloji bölümünde öğretim üyesi olan Yrd. Doç. Dr Kenan Çayır da, dizilerde bir tecavüz sahnesinin son derece olağanlaştırılarak, eleştirel bir şekilde sorgulamadan, sulandırarak ve oradaki şiddeti hiç görmeyerek pornografik bir sahne gibi işlendiğini ve bunun son derece tehlikeli ve sorunlu olduğunu düşünüyor.

Çayır, günümüzde “erkekliğin” zayıfladığını, krizde olduğunu, kadınların güçlenmesi ve eşitlik talepleri karşısında aciz hissettiklerini, artan şiddetin bu zayıflığın ifadesi olduğunu söylüyor. Bu konuları ciddiyetten uzaklaştırmak, normalleştirmek yerine medyanın bu tartışmayı etkileyebilmesi gerektiğini vurguluyor.

Aslı Tunç, namus kavramının popüler kültür ürünleri yoluyla normalleştirilerek sunulduğunda bu döngünün daha sarsılmaz hale geldiğini belirtiyor. İzlediğimiz popüler dizileri yapanlar, yazanlar ve yönetenlerin pek çoğunun bu tür bir geleneksel yaşam biçimine sahip olmadığını, dizilerde anlattıkları yaşamın çok dışında bir değer sistemiyle hareket ettiiklerini düşündüğümüzde “bu çelişkiyi nasıl açıklarız” sorusunu ise şöyle yanıtlyor:
“Ne yazık ki namus geleneklere ve feodaliteye sıkışmış bir kavram da değil. ‘Namus’ bugün özellikle modern gibi görünen yaşam biçimlerinde ve kentli kafa yapılarında oldukça baskın. Bu dizileri üreten senarist ve prodüktörlerin yaşam biçimlerine baktığımızda bu derin çelişkiyi daha net görürüz.”

Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden Araştırma Görevlisi Cemre Baytok, yapımcı ve senaristlerin reyting hedefiyle hareket ettiklerini ve dizilerinde tecavüzü teşvik edecek şekilde işledikleri zaman bu suça ortak olduklarını söylüyor. Baytok,  “Kadını sürekli aile içine, çocuk yapmaya çağıran bir iktidar yapısı varken, diziler de bu zihniyeti, sistemi yansıtacaktır.” diyerek, sistematik bir değişimin ve kadınların dizilerde cinsiyetçi bir şekilde gösterilmesinin engellenmesinin gerektiğini sözlerine ekliyor.

Gazeteci yazar Prof. Dr. Haluk Şahin, bu tarz dizilerin eleştirilmesi gerektiğini ama namus ve iffet gibi kavramların Türk toplumunda, kökleri hem bilinç üstü hem de bilinç altı derinliklere inen kavramlar olduğunu, bu kavramların medyadan çok daha önce din, mahalle, aile, okul gibi ideolojik kurumlarca yeniden üretildiğini söylüyor. Bu kavramlara göre hareketlerin, çoğu insan için düşünce alanının dışında, adeta alkışlanan bir refleks alanı oluşturduğunu ve  sorgulanmaz olduğunu belirtiyor. Şahin, “Bu türden kavramların popüler dizi senaryolarına girmesi beni hiç şaşırtmıyor, çünkü onlara günlük hayatın her yerinde zaten rastlıyoruz, onlar bizim hikayemiz.” diyor ve “ilerici” mesajlar veren dizilerinde unutulmaması gerektiğini sözlerine ekliyor.   

Kadına yönelik şiddetin nerede ve nasıl başladığı tartışması hayli uzun. Ancak ortada bir gerçek var ki, her akşam öldürülen, şiddet gören bir başka kadın haber bültenlerine konu olurken, haber bülteninin ardından yayına giren diziler, bu kadınların öldürülmesine neden olan ideolojiyi yeniden üretiyor.  Rating kaygısı, reklam geliri ve yerleşik toplumsal değerler arasındaki endüstriyel modelin kırılması için ise ufukta –en azından şimdilik- pek bir ışık görünmüyor. (BÖ/GG)

Yorum yazın