Yaşam

Ayrımcılık her yerde

Yazan: Mehmet Özen

Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi yönetiminde, bağımsız araştırmacılar tarafından Belgeleme ve Raporlama Yoluyla Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele Projesi kapsamında hazırlanan ayrımcılık izleme raporlarının ön sunumu bugün gerçekleştirildi. Taslak raporda Ocak-Haziran 2010 dönemi içerisinde Türkiye’de yaşanan ırk veya etnik köken, din veya inanç, engellilik, cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temellerinde ayrımcı muamelelere yer […]

Bilgi Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Uygulama ve Araştırma Merkezi yönetiminde, bağımsız araştırmacılar tarafından Belgeleme ve Raporlama Yoluyla Türkiye’de Ayrımcılıkla Mücadele Projesi kapsamında hazırlanan ayrımcılık izleme raporlarının ön sunumu bugün gerçekleştirildi. Taslak raporda Ocak-Haziran 2010 dönemi içerisinde Türkiye’de yaşanan ırk veya etnik köken, din veya inanç, engellilik, cinsel yönelim veya cinsiyet kimliği temellerinde ayrımcı muamelelere yer verildi. Çalışma yürütülen 4 ana başlıkla ilgili istihdam, eğitim, mal ve hizmetlere erişim konusundaki ayrımcı uygulamaların nedenlerinin ve çözüm önerileri sunularak aktarılan raporla Türkiye’de ayrımcılığın varlığı ve yoğunluğu hakkındaki bilginin yaygınlaştırılması hedefleniyor.

Tüm hizmetler Sünnilere

Türkiye’de din veya inanç temelinde ayrımcılığım izlenmesi raporu, Ergün Kayabaş ve Özgür Mehmet Kütküt tarafından hazırlandı ve sunuldu. Medya taraması, resmi verilen ve akademik çalışmaların kaynaklık ettiği raporda Aleviler, Ateistler, Bahailer, Bulgar Ortodokslar, Caferi Şiiler, Ermeniler, Gürcü Ortodokslar, Keldani Hıristiyanlar, Museviler, Nesturiler, Protestan mezhepleri, Roman Katolikler, Rum Ortodoks Hıristiyanlar, Sünni Müslümanlar, Süryaniler, Yehova Şahitleri ile Yezidilerle ilgili 15 ilde meydana gelen 20 vakaya yer verildi. Ergün Kayabaş, sağlık ve barınma alanında din veya inanç temelinde hiç bir vaka bulamadıklarını söylerken, istihdam alanında ÖSYM’nin yaptığı KPSS (Kamu Personel Seçme Sınavı) ve KPDS’ye (Kamu Personel Dil Sınavı) girmek isteyen başörtülü adayların başvurularının kabul edilmemesine dikkat çekti. Hükümetin bu konudaki düzenlemelerinin, başörtülü kadınların tereddüt yaşamasını engellemediğini ifade eden Kayabaş, “Sanki hükümet değiştiğinde bu konuda atılan tüm adımlar da kalkacakmış gibi bir kanıya vardık” dedi. Kayabaş, eğitim alanında zorunlu din dersleri ile ders kitaplarında yer alan ayrımcı ifadelere yapılan itirazların sonuçsuz kaldığını dile getirdi.

Özgür Mehmet Kütküt, nüfus cüzdanlarındaki din hanesinin boş bırakılması veya farklı inançların yazılmasıyla ilgili ayrımcı uygulamalardan söz ederken, “Alevi vatandaşlar Cemevlerine ibadethane statüsü verilmesini talep ediyorlar ancak reddediliyor” dedi. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın tüm hizmetlerinin Hanefi-Sünni inanca mensup yurttaşlar için olduğunu söyleyen Kütküt, “16-22 Nisan 2010 tarihleri arasında Kutlu Doğum Haftası yapıldı. Diyanet İşleri Başkanlığı yetiştirme yurtlarından okullara, cezaevlerinden ana sınıflarına, kamu kurumlarından hastanelere kadar 20 bine yakın etkinliği Sünniler için düzenledi” dedi.

Sunuma dinleyici olarak gelen ve Yahudi kökenli olduğunu söyleyen Denis Ojalvo, konuşmacılara “Yahudilere nefret söylemi bu raporda işlenmemiş. Siyasetçilerin ve televizyon ekranlarından yayınlanan bazı diziler de nefret söyleminin ticaretini yapıyor. Neyin ayrımcılık olup olmadığı konusunda algılar farklı” şeklinde tepki gösterdi.

Devlet ayrımcılık yapmaz”

Projede yer alan diğer bir konu da ırk veya etnik köken ayrımcılığıydı. Seda Alp ve Nejat Taştan’ın sunduğu rapor Roman, Kürt, Ermeni, Rum ve Çerkez olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ile mülteciler, sığınmacılar, kayıt dışı göçmenler ve misafir statüsündeki Çeçenleri kapsıyor. Konuyla ilgili devlet kurumlarından 22 bilgi edinme başvurusunda bulunduklarını ancak 10’una cevap verildiğini dile getiren Seda Alp, “Konuyla ilgili çalışırken bir kamu görevlisi başvurumuzla ilgili ‘Devlet ayrımcılık yapmaz’ diye karşıylık vermişti. Sorularımızın yanıtsız kalmasının nedeni de bu bakış açısıdır. Varolan ayrımcı uygulamalar raporlaşsın istenmiyor” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Rum ve Ermeniler’in devlet memuru olamadığına dikkat çeken Alp, “Gayrimüslim azınlıklara üye olanlar öğretmen olarak atanmıyor, özellikle Türkçe ve Sosyal Bilgiler öğretmenliği yapamıyor” dedi. Mevsimlik işçi olarak Karadeniz Bölgesi’ne çalışmaya giden Kürt vatandaşların mevsim dışında çalışmalarına izin verilmediğini söyleyen Alp, Romanlar ve Kürtlerin etnik işsizlikle karşı karşıya kaldığını belirtti. Romanların okuduğu okullara gönderilen öğretmenlerin “sürgün” olduğuna dikkat çeken Alp, Şırnak’a tayin edilenlerin %80’inin kısa sürede geldikleri yere geri döndüklerini söyledi.

Seda Alp, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın “Yasa dışı çalışan Ermenileri geri göndeririz” sözünden sonra çocuklarının da eğitimden faydalanamadığını ifade etti. Mülteci çocuklarının %50’sinin okuldan ayrıldıklarını ve dil bilmedikleri, renk ve ırk farkı olduğu için öğretmenler tarafından ayrımcılık yapıldığını dile getiren Alp, il dışına okumak için giden Kürt kökenli öğrencilere ev verilmediği vakalarının da bulunduğunu belirtti. Sunuma eşlik eden Yrd. Doç. Dr. Işıl İdil Gül, hükümetin “etnik köken ayrımcılığı yapmıyoruz” söylemine, Avrupa Birliği İnsan Hakları Komisyonu’nun “Hiçbir ülke yoktur ki; ırk ve etnik köken ayrımcılığı yapmasın.” cevabını verdiğini söyledi.

Engelliye devlet de engel
Türkiye’de engellilik temelinde ayrımcılığın izlenme raporlarını, fiziksel engelli Hakan Özgül, görme engelli Lütfiye Kelleci Birer ve Işıl İdil Gül sundu. Raporda fiziksel, zihinsel, düşünsel, işitsel konuşma, algısal bozukluğu bulunan kişiler izleme konusu ediliyor. SGK’nin 2010/1 KPSS sonuçlarına ilişkin duyurusunda “her türlü iklim şartlarına dayanıklı ve engelli olmayan” şartının arandığına dikkat çeken Hakan Özgün, istihdam alanında 16 vaka tespit edildiğini söyledi. Özgün, Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu’na (SHÇEK) Mesut Bektaş’ın engelli olduğu gerekçesiyle atamasının yapılmadığını, Emniyet Genel Müdürlüğü’ne Derya Yalçınkaya’nın görme engelli olduğu gerekçesiyle tercümanlık hizmeti verilmemesine karar verildiğini dile getirdi.

Rapora göre eğitimde 19 vaka tespit edildi: Murat Kefeli görme engelli olduğu gerekçesiyle sınavda özel durum istedi ancak ÖSYM kabul etmedi, İstanbul Aydın Üniversitesi, ÖSYM’ye “engellilere eğitim hizmeti verebilecek yeterli şartlarının olmadığını” dile getirdi ve klavuzda bu durum yer aldı. Güneydoğu’da gazi olan askerlere sağlanan tıbbi ve rehabilite edici cihazlar, aynı durumdaki vatandaşlara verilmediğini belirten Özgün, Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’nin bu hususta girişim başlattığını vurguladı.

Olgun Yılmaz’ın görme engelli olduğu için Ankara 34. Noter’inin iki adet şahit istediği ve işlem yapılmadığı, bir bankada para çekmek istediğinde de aynı durumu yaşadığını belirten Özgün, görme engelli milletvekili Lokman Ayva’nın da gizli oylamada 3 farklı renkli puldan birisini seçmek için yanında birisini götürememesi üzerine TBMM’ye dava açtığını söyledi.

Işıl İdil Gül ise Kocaeli’de zihinsel engelli kızlara tecavüz vakalarını engellemek için valiliğin çözümünün “Acaba bu insanları kısırlaştırsak mı?” şeklinde olduğunu söyleyerek, devletin engellilik tanımlarının yeterli olmadığını söyledi. Engelli” kelimesinin kişiye ilişkinin unsurlarla dış unsurların birleşmesinden doğduğunu ve uygun olmadığını belirten Gül, yalnızca kişinin durumunu ifade eden “sakat” kelimesinin daha doğru olduğunu dile getirdi.

Eşcinsellerle alay eden akademisyenler

Türkiye’de yaşayan lezbiyen, travesti, gey, biseksüel ve transeksüellerin yaşadıkları ayrımcı muameleleri içeren cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelinde ayrımcılığın izlenmesi raporunu ise Avukat Fırat Söyle sundu. Rapor, Türkiye Futbol Federasyonu’nun, Halil İbrahim Dinçdağ’ın gay olduğunu açıklayınca hakemlik görevine son verdiğini dile getiren Söyle, insanların cinsel tercihleri sebebiyle ev kiralayamadıklarını veya otelde oda tutamadıklarını söyledi. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi bir dinleyici, derste bir hocalarının eşcinsellikle ilgili “bu bir sapkınlık, hastaneye gitsin bunlar” dediğini ve herkesin güldüğünü söylerken, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi bir öğrenci de bazı hocalarının alay konusu ederek eşcinselliği anlattığını söyledi.

Proje Hakkında

Çalışmayla farklı temellere dayalı gerçekleşen ayrımcılık vakalarına toplu bir bakış gerçekleştirmeyi; ayrımcılıkla mücadelede ortak stratejiler geliştirmeyi; ayrımcılığın izlenmesi, belgelenmesi ve raporlanmasına iyi örnekler sunması amaçlanıyor. Ayrımcı mevzuat ve uygulamalara dair verilerin toplanmasının, analizinin ve raporlanmasının ve bu raporların nitelikli, kapsayıcı ve güvenilir olmasının ayrımcılıkla mücadele için yürütülen savunu faaliyetleri açısından gerekliliğinden hareket edilen izleme raporlarıyla incelenen alanlarda çalışmalar yapan STK’lar ve sendikaların ayrımcılıkla mücadelede oynadıkları rolün güçlendirilmesi ve bu yolla bu temellerde ayrımcılığa uğrayan kişi gruplarının durumlarının iyileştirilmesine katkı sağlanması hedefleniyor. Proje kapsamında STK ve sendikaların yürüttüğü, ayrımcılığın izlenmesi ve belgelenmesine yönelik faaliyetlere kaynaklık edecek bir ayrımcılık yasağı eğitim rehberi de hazırlandı. Söz konusu rehber önümüzdeki günlere basılarak dağıtılacak. Proje ile ilgili ayrıntılı bilgi için: http://insanhaklarimerkezi.bilgi.edu.tr/source/221_sub5.asp?lid=tr&id=0

Yorum yazın