Yaşam

Ali topu hâlâ Agop’a atmıyor

Yazan: Mehmet Özen

’nın İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları BirimiKonuşmaları dahilindeki raporlarına bir yenisi Yard. Doç. Dr. Kenan Çayır tarafından eklendi. Çayır Eğitim, Çatışma ve Toplumsal Barış: Türkiye’den ve Dünyadan Örnekler başlıklı yeni derleme çalışması çerçevesinde, 2005 müfredat reformu sonrası yazılan yeni ders kitaplarını değerlendirdi ve eğitimde çoğulcu bir muhayyile geliştirme konusunda karşılaşılan sorunları tartışmaya açtı. […]

’nın İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji ve Eğitim Çalışmaları BirimiKonuşmaları dahilindeki raporlarına bir yenisi Yard. Doç. Dr. Kenan Çayır tarafından eklendi. Çayır Eğitim, Çatışma ve Toplumsal Barış: Türkiye’den ve Dünyadan Örnekler başlıklı yeni derleme çalışması çerçevesinde, 2005 müfredat reformu sonrası yazılan yeni ders kitaplarını değerlendirdi ve eğitimde çoğulcu bir muhayyile geliştirme konusunda karşılaşılan sorunları tartışmaya açtı.

Ders kitaplarında milliyetçilik ve insan hakları ihlallerinin bulunduğuna dikkat çeken Çayır, “Toplum olarak bunları konuşuyoruz ancak hâlâ ders kitaplarına bu yansımadı. Hâlâ Ali topu Agop’a atmıyor.” dedi. Çayır, 2005 yılında ilk defa Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kitapların yenilendiğini ve “öğrenci çalışma kitabı ve öğretmen çalışma kitabı” çıkarıldığını söyledi. Ders kitaplarında erkeklerin daha fazla temsil edildiğini ve kadınlarla aynı haklara sahip değilmiş algısını yaratabilecek metinlerin içerdiğini ifade eden Çayır, “Son dönemde bu durumu dengelemeye çalıştılar” diyerek bir ders kitabından örnek verdi:

“1- Merhaba arkadaşlar. Benim adım Atakan. Sekiz yaşındayım. 1,42 boyundayım. Kırk iki kiloyum.
2- Merhaba ben Ayşe. Sekiz yaşında, 1,32 boyunda otuz beş kiloyum. Duygusal bir kızım. Kötü bir olay gördüğümde hemen ağlıyorum.”

Çayır, Sosyal Bilgiler dördüncü sınıf kitabında ancak bu kadar eşitlendiğini anlatırken, o yaşlardaki kız çocuklarının erkeklerden daha hızlı geliştiklerini ve bu kitapları yazanların insan anatomisi bilgisinden bile uzak olduğunu söyledi.

Ermeni olduğunu ve Ermeni okulunda sınıf öğretmenliği yaptığını söyleyen bir dinleyici “Bazen kitaplarda öyle metinler okutmak zorunda kalıyoruz ki, Türklük vurgusu yapılmış metinleri ermeni öğrencilere açıklayabilmek gerçekten çok güç oluyor. Ancak okutmak zorundayız.” şeklinde düşüncelerini söyledi.

Katılımcılardan bir lisede Edebiyat Öğretmeni olan Serkan Parlak ise müfredat değişikliğinin daha düzgün kitapların okutulmasını engellediğini dile getirdi: “Önceden alternatif olarak dokuz veya on tane kitap gelirdi önümüze. Zümre ile toplanıp bir tanesini seçerdik. Şimdi ücretsiz dağıtıldığından, Milli Eğitim Bakanlığı hangi kitabı uygun görürse her yerde o okutuluyor.”

Eğitim Reformu Girişimi kapsamında 165 öğretmeni ayrımcılıkla ilgili eğitimler verdiğini dile getiren Çayır, Türkiye Dilleri ve Edebiyatı kitabının yazılması gerektiğini söyledi.

Yorum yazın