Genel

AB süreci, sürüncemesi

Yazan: [email protected]

Mine Savaş Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci yıllardır, fakat belirli dönemlerde daha yoğun olarak karşımıza çıkıyor. Sorun gündemde değilken kimileri tarafından unutuluyor, ancak gündeme geldiği anda da ciddi tartışmalara sebep oluyor. Türkiye’nin son dönemde biraz da uykuya yatırdığı AB süreci, İstanbul Bilgi Üniversitesi Santralistanbul Kampusu’nda gerçekleşen 17’nci AB – Türkiye Gazeteciler Konferansı ile yine gündeme taşındı. […]

Mine Savaş

Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci yıllardır, fakat belirli dönemlerde daha yoğun olarak karşımıza çıkıyor. Sorun gündemde değilken kimileri tarafından unutuluyor, ancak gündeme geldiği anda da ciddi tartışmalara sebep oluyor. Türkiye’nin son dönemde biraz da uykuya yatırdığı AB süreci, İstanbul Bilgi Üniversitesi Santralistanbul Kampusu’nda gerçekleşen 17’nci AB – Türkiye Gazeteciler Konferansı ile yine gündeme taşındı. 17 yıldır gerçekleşen bu konferans, aslında Türkiye’nin uzun zamandır, uzun bir yolda ilerlediğini de gösteriyor.

Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin en erken 2013’te gerçekleşmesi bekleniyor. Fakat üye olmak isteyişimizin gerçek öyküsü, 12 Eylül 1963’te İsmet İnönü’nün başbakanlık döneminde gerçekleşen Ankara Anlaşması’yla başlıyor. Böylece, Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki ilk bağ kurulmuş ya da kurulamamış oluyor. Anlaşma tam bir sene sonra yürürlüğe giriyor, fakat anlaşmanın tam da yıl dönümünde gerçekleşen 12 Eylül Darbesi ile işler değişiyor ve AET ile Türkiye arasındaki bu anlaşma donduruluyor. Anlaşmayla darbe arasında geçen 17 senede ne olup bittiği pek bilinmiyor, zira demokrasideki ciddi aksaklıklar sadece kâğıt üzerinde imzalanan süreci donduruyor.

Türkiye 1983’te çok partili döneme geçiş yapıyor. Böylece, Türkiye’nin AB ile arasındaki buzlar az da olsa eriyor, ama buzların erimesi üyeliği beraberinde getirmiyor. 14 Nisan 1987’de Turgut Özal hükümeti, tam üyelik başvurusunda bulunuyor. Beklenen tam üyelik gerçekleşmiyor, fakat 1 Ocak 1996’da Türkiye, AB ile Gümrük Birliği’ne giriyor. Bu gelişme, üç yıl sonra Bülent Ecevit hükümetini heveslendiriyor ve 1999’da ikinci başvuru gerçekleşiyor. 17 Aralık 2004’te gerçekleştirilen toplantıda Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye’nin AB’ye katılma müzakerelerinin, 3 Ekim 2005’te başlatılmasına karar veriyor. Halen katılma müzakereleri devam ediyor ve uzun bir süre de devam edeceğe benziyor.

Mehmet Ali Birand, bugüne kadar düzenlenen hemen tüm AB – Türkiye Gazeteciler Konferanslarına katılan tek gazeteci. Birand bugünkü toplantıda da kürsüdeydi ve toplantı çıkışında HaberVs muhabirine şunları söyledi: “Türkiye 45 yıldır AB’nin kapısını aşındırıyor gibi gözüküyor, ama durum hiç de öyle değil. İlk başvuru 1987’de Özal döneminde, ikinci başvuru ise 1999’da Ecevit döneminde gerçekleşti. Yani 45 değil, 22 yıldır bekleyişteyiz. Geçen sürede, AB toplantılarının yabancı gazeteciler üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu ve bunun Türkiye için önemli bir kazanım olduğu gözlemledim.”

Yorum yazın