Genel

13 santim Türk büyükleri

Yazan: Burcu Burcu

Mesleğini seven, mümkün olduğunca dünyadaki meslektaşlarını takip eden, genç ve cesaretli bir girişimci Mahmut Kahraman. İstanbul Eminönü Mercan yokuşundaki hediyelik eşya dükkânından sık sık “dışarıya” bakıp, oyuncak piyasasının Uzakdoğu’ya teslim olduğu bugünlerde yeni ve özgün bir şeyler üretmeye çalışıyor. Kamuoyunun tanıdığı bir isim değil; tanınmayı da istemiyor zaten. Ama en az yarım milyon kişi, cismini […]

Mesleğini seven, mümkün olduğunca dünyadaki meslektaşlarını takip eden, genç ve cesaretli bir girişimci Mahmut Kahraman. İstanbul Eminönü Mercan yokuşundaki hediyelik eşya dükkânından sık sık “dışarıya” bakıp, oyuncak piyasasının Uzakdoğu’ya teslim olduğu bugünlerde yeni ve özgün bir şeyler üretmeye çalışıyor.

Kamuoyunun tanıdığı bir isim değil; tanınmayı da istemiyor zaten. Ama en az yarım milyon kişi, cismini olmasa da, ismini taşıyan markayla ürettiği “kahramanlar”ı biliyor, takip ediyor. Bu yarım milyon, altı yıl önce ticari başarıdan ziyade kişisel merakı nedeniyle piyasaya sürdüğü, Türk büyüklerine ait bibloların geçtiğimiz aylarda ulaştığı alıcı sayısı. Tek tek ya da set halinde sunulan bu biblolar hediyelik mağazalarında ve özellikle turistlerin sıkça ziyaret ettiği mekanlarda kolaylıkla bulunabiliyor. Ve yer aldığı vitrinlerde, ithal benzerleri arasında dikkat çekiyor.

Kahraman markalı biblolar Osmanlı padişahlarından, Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarına, Atatürk’ün silah arkadaşlarından Osmanlı ordusu mensuplarına geniş bir dağılım gösteriyor. 13 santimetre boyundaki bu canlandırmalar, çoğu kez sahiplerinin en bilindik, en akılda kalan görünümlerini yansıtıyor. 10 padişahın yer aldığı Osmanlı Sultanları serisinde örneğin, karakteristik burnuyla II. Abdülhamit, kırmızı kaftanı ve topuzuyla Yavuz Selim ya da yuvarlak formlu sakalıyla II. Mahmut kolaylıkla tanınıyor.

Kızılderilinin Türk olanı

Mercan Yokuşu’nun tarih meraklısı oyuncakçısı Kahraman, Türk devlet adamları ve askerlerine ait biblolar üretme düşüncesini Avrupa ve Asya takip ettiği oyuncak fuarlarında geliştirmiş. “Kızılderililerin, Fransız lejyonerlerinin, İngiliz Kraliyet askerlerinin bibloları büyük ilgi duyduğum yeniçerileri aklıma getirdi. Batılar bu tür üretimlerle sadece ticari bir başarı elde etmiyor aynı zamanda kendi tarihlerine de sahip çıkıyordu” diyor.

Mehmet Karaman’ın, parlak “tarihi ve Osmanlı’nın tesadüfî olmayan askeri başarısının anahtarı olarak gördüğü yeniçerilere sahip çıkma” düşüncesi hayata o kadar da kolay geçmez. Her şeyden önce sahibi olduğu aile şirketinin sermayesini bu “hayal” uğruna gözden çıkarmak istemez. Öğrencilerin tasarımlar yapacağı bir şirket kurarak hem istihdam sağlamayı hem de ucuza, kaliteli ürünler elde etmeyi planlar. Ancak iletişime geçtiği kişiler birkaç görüşmenin ardından konuyu ortadan kaybolur. Kahraman çıkışı, sık çıktığı Uzakdoğu yollarında arar. Çin’e gider. Bir fabrika ile görüşür. Kalıp örnekleri çıkartılır.

Sermayeyi yeniçeriye gömmek

Ama evdeki hesap çarşıya uymaz. Numunelik, sınırlı sayıda üretim yapmak isteyen Kahraman’ın amacı ilk etapta piyasanın nabzını ölçmektir. Hatır ilişkileriyle birkaç mağazaya koyacağı bibloların ne kadar rağbet göreceğini öğrenmek isteyen Kahraman’a Çinli üreticiler kötü bir haber verir. 100 bin adetin altında üretim yapmaları mümkün değildir. Bu miktar, firmasının hemen tüm sermayesine ve proje tutmaz ise, iflas etme olasılığına karşılık geliyordur.

“Bu noktadan sonra vazgeçmek olmaz” diyen Kahraman, Çinlilerin teklifini onaylar. Üretim ve giderek sıklaşan Çin seyahatleri başlar. Bir keresinde sırf bibloları renklendirecek boyaları kontrol etmek kat eder onca yolu. Elbiselerin gerçeğine uygun, figürleri süsleyen bir takımların doğru olması ve kitapçıkların hazırlanması için Türkologlardan da destek alır. İki yıl devam eder tüm bu koşturma. 2003 sonbaharında mal gelir; Taksim ve Kapalıçarşı’da kısıtlı sayıda mağazada vitrine çıkar.

Mahmut Kahraman o günleri büyük bir hayal kırıklığı ile hatırlıyor. Çünkü ilk dört beş ay kayda değer bir satış olmaz. Şirketi batıyordur. Ama çok geçmeden ürün fark edilir. Üst üste sipariş almaya başlar. Üstelik beklenenin aksine turistler kadar halkın da yoğun talebi vardır. Mart 2004’te emeğinin karşılığını almaya başlar. Bu başarı, fikir hırsızlarına da ilham verir. Lisanslı bibloların taklitleri türer çok geçmeden. Kahraman, yasal hakkını kullanır ve sahte ürünleri toplatır.

Zor yüz Atatürk

Yeniçeriler ve Osmanlı padişahlarıyla başlayan seriler, yakın tarihin önemli yüzleriyle devam etti. Başta Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşunda önemli rol oynayan 10 insanı seçti Kahraman. Doğrusu bu son seri, ilk ikisinden çok daha zordu. Çünkü çocuklar bile Mustafa Kemal’in yüzünü ezbere biliyordu. İsmet İnönü, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir ve Mehmet Akif Ersoy gibi isimlerin bibloları satışa sunuldu ve tuttu.

Mercan Yokuşu’nun ve oyuncak sektörünün oyuncularından biri, ancak sıradan bir tüccarı değil Mahmut Kahraman. Türk kültürünü Türk halkına hatırlatan, dünyaya sunan bir kültür elçisi gibi görüyor kendini. Haksız değil. Yaptığı iş hakkında konuşmayı, göz önünde olmayı sevmese de kendi yarattığı kulvarda yürüyemeye, evlerimizi, ofislerimizi bu coğrafyaya ait figürlerle renklendirmeye devam edeceğini müjdeliyor.

Yorum yazın