Yaşam

'Sen ölseydin benim de bisikletim olurdu!'

Yazan: Mahmut Can Altunel
Ertan Önsel

Facia bölgelerine bilinçsiz ve plansız yapılan yardımlar yeni toplumsal sorunların oluşmasına neden olabiliyor. Soma bunun son örneklerinden biri

Geçtiğimiz Mayıs ayında Soma’da 301 madencinin yaşamını kaybetmesiyle sonuçlanan olay sonrasında tüm Türkiye Soma’ya yardım elini uzatmıştı. Türkiye çapında gerçekleştirilen yardım kampanyalarıyla toplanan ve alınan oyuncaklar hayatını kaybeden işçilerin ailelerine iletilmiş, ayrıca ailelere maddi yardımda bulunulmuştu.

Peki bu yardımlar Soma’nın ve Somalıların yaşadıkları travmayı atlatmalarında ne kadar yardımcı oldu? İyi niyetle yapılan yardımlar gerçekten amacına ulaştı mı, yoksa Somalıların hayatında yeni sorun yumaklarının oluşmasına mı yol açtı?

Olay sonrası  pek çok kuruluş gibi Soma halkına destek için bölgeye giden sivil toplum kuruluşlarından biri de Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ydi (ÇYDD). ÇYDD’nin Soma’da halen devam eden çalışmaları kapsamında zaman zaman ilçeye giden, orada kalan ve uzun süreli gözlemler yapma olanağı bulan İstanbul Şişli Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Ersin Varlık Aşlamacı, devlet ve halk tarafından yapılan yardımların pek de amacına ulaşmadığı görüşünde.

Aşlamacı, olay sonrasında Türkiye’nin dört bir yanından insanların yardım için Soma’ya koştuğunu, ancak bilinçli bir şekilde organize edilemeyen bu çabanın psikolojik açıdan başka sorunlara neden olduğunu anlatıyor. Özellikle babasını kaybeden çocuklara oyuncaklar, bisikletler hediye ederek yaslarını unutturmanın veya erteletmenin ileride daha büyük patlamalara neden olabileceğine dikkat çekiyor.

Hayatını kaybeden madencilerin ailelerinin yaşadığı Kınık ve Soma’ya kamyonlar dolusu bisikletin ve oyuncağın getirildiğini, bir çok çocuğun iki, üç adet bisiklete sahip olduğunu aktaran Ersin Aşlamaçı, babası ölmeyen çocukların babalarına; “Sen neden ölmedin?” veya “Sen ölseydin benim de bisikletim, oyuncağım olacaktı” deme noktasına geldiklerini belirtiyor.

Fotoğraf: Ertan Önsel

Fotoğraf: Ertan Önsel

Ersin Aşlamacı’nın bir diğer gözlemi ise devletin ölem madencilerin ailelerine ödediği 156 bin liralık yardımla ilgili. Bu yardımın aile içi sorunlara dahi yol açtığını belirten Aşlamacı, yardım yapılan madenci eşlerinin ailelerinin, kızlarını yanlarına almak istediğini, bunun da oğlunu kaybeden aileyle sürtüşmeye neden olduğunu belirtiyor. Ailelerin; “Biz oğlumuzu kaybettik, siz para verildi diye gelinimizi de elimizden almak istiyorsunuz” diyerek gelinlerinin baba evine dönmesine karşı çıktıklarını söylüyor. Diğer yandan, yapılan devlet yardımının, daha yas dönemi dahi atlatılamadan yardım alan kadınlara yönelik çok sayıda evlenme teklifline neden olması da  yardımların sonuçlarıyla ilgili bir başka gözlem.

Diğer yandan hayatını kaybeden işçilerin ailelerinin ne ÇYDD ne de bir başka sivil toplum örgütünden destek almadığını anlatan Aşlamacı, bu durumu büyük ölçüde yapılan yardımın ellerinden alınma korkusuna bağlıyor.

Ersin Aşlamacı’nın bir başka gözlemi ise Türkiye’nin her yerinde yaşanan kredi sorunuyla ilgili. Soma’nın merkezinde istisnasız tüm bankaların şubesinin bulunduğunu, ayrıca TOKİ’nin de bölgede konut yaptığını anlatan Aşlamacı, insanların krediye özendirildiğini belirtiyor. Küçük ve kısıtlı gelire sahip bir bölge olsa da, kazanılan düzenli gelir, bu tür yerleri bankalar için cazip hale getiriyor. Genç ailelerin, anne ve babalarının evinden uzaklaşıp, kendi evlerine çıkmak istediklerini, bunun için kredi kullandıklarını, çocuklu ailelerin de araba sahibi olmak istediğini ifade eden Aşlamacı, borç yükü nedeniyle düzenli gelir getiren maden işçiliğinin neredeyse tek seçenek haline geldiğini vurguluyor.

Aşlamacı, bu tür travmaların yaşandığı bölgelerde sivil toplum kuruluşlarının da maddi yardımdan çok bölge halkına manevi destek sağlaması gerektiği düşünüyor. Bu desteğin de kuruluşların bir arada koordineli çalışmasıyla amacına ulaşabileceğinin altını çiziyor. 

1 Yorum

Yorum yazın