santralistanbul

'Akademisyenlik gönüllü çilecilik'

Yazan: Merve Mehmet

“Ne Ders Olsa Veririz” kitabının yazarları Vatansever ve Gezici Yalçın'a göre akademisyen, vakıf üniversitelerinde yaşadığı maddi ve manevi tatminsizliği “her yer böyle” diyerek içselleştiriyor.

Ne Ders Olsa Veririz: Akademisyenin vasıfsız işçiye dönüşümü kitabının yazarları Yrd. Doç. Dr. Aslı Vatansever ve Yrd. Doç. Dr. Meral Gezici Yalçın, İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nün düzenlediği Çarşamba Konuşmaları'na konuk oldu.

Kitap, kar amacı gütmemesi gereken, yazarların deyişiyle “sözde” vakıf üniversitelerindeki prekarizasyon (güvencesizlik) süreçlerini ve akademisyenlerin çalışma koşullarını konu alıyor. Bu koşulların oluşmasında neoliberal süreçlerinin yadsınamaz bir etkisi olduğu, emeğin ve bilginin bu süreçte nasıl metalaştığı ele alınıyor. Akademisyenlerin, konuşma sırasında ve kitapta üzerinde en çok durduğu konu ise akademiye ilişkin mitler.

28 akademisyenle gerçekleştirilen yarı yapılandırılmış mülakatların da yer aldığı kitap analitik bir bakışla yazılmış. İki akademisyen, bireysel farklılıkları gözetmeksizin yaptıkları araştırmada konuyu iki farklı açıdan ele almış. Birbirlerinin yazılarını okumadan çıkardıkları sonuçları birleştirerek, Vatanseverin tabiriyle “Voltran”ı oluşturmuşlar.

Kitabı yazma kararını, birlikte çalıştıkları okulda sözleşmenin değişmesiyle Yalçın’ın istifa etmesi ve Vatansever’in okulla tartışması sonunda almışlar. Vatansever, süreci anlatıyor: “Tüm akademisyenler haziran ayını iyi biliriz, çok enteresan bir aydır, alacakaranlık kuşağıdır. Çünkü bu dönemde sözleşmeler yenilenir. Sözleşmemizin uzatılıp uzatılmayacağını bu ay öğreniriz. Bizim çalıştığımız Doğuş Üniversitesi de, tam bu dönemde el değiştirmişti. Sözleşmenin koşulları da değişmişti. Yenilenen sözleşmeler başlı başına bir tez konusu bence. Bu dönemde Meral istifa etti, ben okul yönetimiyle tartıştım. Böylece yaşadığımız ‘cinnet’ ‘yeter be! yapıyoruz bunu’ dedirtti ve kusarcasına yazdık.”

“Mitlere inanmak mastürbasyon yapmak gibi”

Sosyoloji doktoralı Vatansever ve sosyal psikoloji alanında doktora sahibi Yalçın, akademisyenlerin inandığı mitlerin, kişilik kırılmaları yaşamamak ve sağlıklı kalmak için anlamlandırma gereksiniminden ortaya çıktığını söylüyor; bunlar akademisyenlerin “kaçış noktaları” haline geliyor. Bu mitlere Yalçın, “bende bir sorun var herhalde”, “her yer böyle”, “gidecek başka yerim yok”, “x okuldaki akademisyenlerden durumum daha iyi” gibi örnekler veriyor. Kitabı yazarken konuştukları 28 akademisyenin de bu mitlere yöneldiğini gözlemlemişler.

Vatansever mitlere inanmayı mastürbasyon yapmaya benzetiyor. “ Mitler, gücünü kendine inananlardan alır” diyen akademisyen, bu mitlere tutunmanın, sorunları genelleştirerek yok saymanın bir meşrulaştırma olduğunu söylüyor. Akademisyenler bu “öğrenilmiş çaresizlik” ile kendilerini ikna ediyor ve bu durumun devamı sağlanmış oluyor. Akademisyenlerin, sosyolojik yetiye sahip olması gereken bir meslek grubu olarak bu duruma razı olması ve sorgulamaması Vatansever’e göre sorunlu. Çünkü ortadaki büyük resmi görmemek onları eylemsiz kılıyor ve eylemsizliğe gönüllü olarak gidiliyor.

“Adaletsizlik, manevi tatminle aşılmaya çalışılıyor”

İki akademisyene göre vakıf üniversitelerinde maaş yetersizliği kadar adaletsizlik sorunu da gözlemleniyor. “Sadece rektörün yeğeni olduğu için daha fazla maaş alan araştırma görevlisi” gibi örneklerin oldukça fazla olduğunu belirten Yalçın’a göre akademisyen, bu durumun neden olduğu olumsuzluğu “manevi tatmin” duygusuyla örtmeye, aşmaya çalışıyor. Ama bu kabulleniş, dayanışma ve birlik inşasına engel oluyor.

Vatansever, gerçeğin farkına varmak için Gramsci’nin meşhur formülasyonu  “zihin kötümserliği, iradenin iyimserliği”ni öneriyor:  Bir şeyi değiştirebilmek için iyimser olunmaması gerektiğini, ama onu değiştirebilecek inancın ve eylemliliğin de kaybedilmemesi gerektiğini düşünüyor.

Soru cevap kısmında bir Bilgi Üniversitesi doktora öğrencisi Ne Ders Olsa Veririz kitabının,  akademik mitlerle yüzleşmesinde oldukça yardımcı olduğunu söyledi. Öğrencinin, akademisyenlerin de  tıpkı “anonim alkolikler” gibi bir araya gelerek paylaşımda bulunabileceği önerisi salonda tebessümlerle karşılandı. 

Doğuş Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi’ndeki görevine devam eden Aslı Vatansever, kitap çıktıktan sonra yönetimin, onun böyle bir kitabı yazmamış gibi davrandığını söylüyor: “Bana ne yapacaklarını merakla bekliyorum.”

Yorum yazın